EMPERYALİZMİN BEŞ METODU




Emperyalistler, bir ülkeyi ele geçirdikleri zaman, beş metodu uygular. Emperyalistin, Fransız, İngiliz ya da Amerikan olması sonucu değiştirmiyor. Sömürge ülkesinin zorla ele geçirilmesi, ya da kendi isteği ile emperyalisti davet etmesi de sonucu değiştirmiyor. 

1. Emperyalist, bir ülkeye geldiği zaman, yapacağı ilk iş EĞİTİM SİSTEMİNİ ele geçirmektir. Eğitim sistemi yoluyla, ülkenin  tarihi karartılıyor. Toplum geçmişinden koparılıyor. Dili, tahrip ediliyor.  Kültürü  dejenere ediliyor. Topluma ''Öğretilmiş Çaresizlik Sendromu'' enjekte ediliyor. 

En kötüsü de sonuncudur.  Hindistanda denendi ve başarıya ulaştı. Hindistanda, İngilizlere tanrısal sıfat veriliyordu. Nitekim, Hindistanlı ünlü Lider Mahatma Gandi ''Mustafa Kemal İngilizleri yenene  kadar, ingilizleri tanrı sanıyordum'' diye yazıyor.

1846 yılında Türkiyeye gelen Amerikalılar ''eğitim sistemiini ele geçirmekle'' işe başladı.  Türk eğitim sistemi 1949 yılında Fullbright anlaşması ile Milli Eğitim Kuruluna bırakıldı. Kurulun 8 üyesi var. 4'ü Türk, 4'ü Amerikalı. Başkan Amerikalı. Başkanın 2 oyu var.  Başarılı oldular. Türk Eğitim Sistemi, tarihini bilmeyen,  çarpım tablosu bilmeyen, okuduğunu anlamayan, mesleksiz ve okumuş cahiller yetiştiriyor.

2. Eperyalist, sömürgenin silah üretmesini istemez. Silah üreten ülke, emperyalizmin pençesinden kolay kurtuluyor. Kurulu silah sanayini bir şekilde yok eder. Parayı kullanır, siyasi iradeyi kullanır. Yetmez ise şiddet ile karşı koyanları yok eder.

1946 da Türkiyeye gelen Amerikalılar, 3 yıl içerisinde Türk Silah Sanayini  adeta yok ettiler.  Uçak ve silah fabrikalarını kapattırdılar. . En acısı KİLLİGİL PAŞANIN  Haliçteki silah fabrikası olmuştur. 

3. Emperyalist, katma değeri yüksek mal ve hizmet üreten yatırım yapılmasını istemez. Çünkü, zenginleşen ülkeyi kontrol altında tutmak zorlaşıyor. Bunun için, tasarruf yoluyla biriken kaynakları, verimsiz yatırımlara kanalize eder. Bu amaca yönelik kredi verir ve verimsiz yatırımı meşrulaştırır.

Ülkemizde, GAP projesi ile kaynaklar verimsiz yatırımlara kanalize edilmiştir. Ülkenin 30 yıllık tasarrufları  çar-çur edilmiştir. Kaynak yetersizliği nedeniyle, ülke  teknolojik yatırımlar yapamamış. Katma değeri düşük, emek yoğun endüstirde ihtisalaşarak, emperyalistin tedarikçisi durumuna düşmüştür. 

4. Teknolojik yatırmların önünü kesmek.   Bunların başında motor üretimi gelir. Motor üretmek, teknik ve ekonomik bakımdan gelişmeyi hızlandırıyor.  

Otomobil motoru üreten, kamyon motoru üretir. Tank motoru üretir. Uçak motoru üretir. Füze motoru üretir. Silah sanayinde öne geçer.

Otomotiv sanayinde başarılı olan bir  ülke katma değerli mal üretir ve ihraç eder. Cari  açık sorunu yaşamaz. Cari açık sorunu yaşamadığı zaman, emperyalistin parasına ihtiyaç duymaz. Finans kesimi yoluyla emperyalizm işlerliğini kaybeder.

Türkiye, 1961 yılında DEVRİM adındaki otomobili üretti. Seri üretimine geçilemedi.  Eğer Türkiye, 1961 yılında  otomobil üretseydi, motor üretecek ve katma değerli mal satışı sayesinde, cari açık vermeyecekti. Halen zorluk çektiği, tank motoru  üretme sorunu yaşamayacaktı.

5. Emperyalistlerin hedefinde merkez bankaları vardır. Merkez bankaları, bankaların bankası olup, para basar, repo yoluyla bankaları ve  tüm ekonomiyi denetiminde tutar. Bankacılık sektörü kanalıyla, ekonomik istihbaratı da kolaylıkla yapar.

Türkiye, merkez bankasını Rahmetli  Süleyman Demirel sayesinde 1970 yılında millileştirdi. Ancak, Rahmetli Demirel şapkasını bir kaç kere aldı gitti ve geldi. Bununla da yetinmediler. 1977 yılında, Türkiyeyi 25 sent borç para bulamaz hale getirdiler. 

Şinasi Kara