NEVRUZ'A DAİR BİR KAÇ DÜŞÜNCE




Nevruz, güzellikleri paylaşıp çoğaltmak yerine, hasis davranıp sadece bana, sadece benim dediğimiz için baharın gelişini kutlamak yerine çatışmanın gelişi olarak algılandı hep. 

Nevruz'un kutlandığı tüm coğrafyamızı gezme, görme ve birçok farklı ülkede Nevruz'u yaşama imkanı buldum. Orta Asya'da ki Türk toplulukları kendi ifadeleri ile 4065 yıldır Nevruz'u kutluyorlar. Nevruz'un,Türklerin bir Bozkurt eşliğinde Ergenekon'dan çıktığı gün olduğuna inanıyorlar.

Bizim Kürtlerimiz için de Nevruz çok önemli bir gün. Demirci Kava isminde bir gencin, dağları delip çıktığına inanıyorlar. Her iki efsanenin ortak yönü, dağları ve demirleri eritip kapalı, kuşatılmış bir alandan, özgür ve geniş bir alana çıkış var. Bizi bozkurt, Kürtleri de Kava çıkarmış, sonuçta çıkmışız yani.

İran'da da Nevruz büyük bir coşku ile kutlanır. Hemen her konuda olduğu gibi İranlı Şii Türkler ve Farslar, bu günü de Hazreti Ali ile özdeşleştirmiş ve O'nun doğum günüdür diye kutluyorlar. Anadolu Alevi Türkmenleri arasında, "Nevruziye" diye bir şiir geleneği de var. Ama maalesef unutulmaya yüz tutmuş, yeni Nevruziyeler yazanlar yok, eskileri tekrar ediyorlar. 

Hindistan'ın ve Afrika'nın Kuzey bölgelerinde de Nevruz kutlanıyor. Hülasa bizim coğrafyamızın farklı halkları bugünü kutluyor ve bahara merhaba diyorlar. Bugün toprak çiçeğe durmuş, yeryüzü yeni elbiselerini giymeye başlamış. Bize düşen, bu günü herkes kendi bildiği şekilde, kendi gelenek ve göreneklerine uygun kutlaması.

Baharda açan çiçekler Türk'e farklı, Kürt'e farklı, Farsa farklı kokmuyor. Herkes kendi milli kimliğine sahip çıksın eyvallah. Ama en nihai tahlilde, Allah'ın kulları yemeyin birbirinizi gidip baharın tadını çıkartın.

Nevruzunuz kutlu ve mübarek olsun.