Reklam

Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı nasıl/kim olmalı? Cem Toker yazdı...

Bu seçimde aday Necdet Sezer mi olmalıdır, yoksa Süleyman Demirel veya Turgut Özal mı? Erdoğan karşısında hangi tipte adayın seçilme şansı daha yüksek olur? LDP Eski Genel Başkanı Cem Toker yazdı:

Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı nasıl/kim olmalı? Cem Toker yazdı...

Bu seçimde aday Necdet Sezer mi olmalıdır, yoksa Süleyman Demirel veya Turgut Özal mı? Erdoğan karşısında hangi tipte adayın seçilme şansı daha yüksek olur? LDP Eski Genel Başkanı Cem Toker yazdı:

Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı nasıl/kim olmalı? Cem Toker yazdı...
17 Ocak 2022 - 12:47

Cem Toker
 

 

AKP’nin iktidara geldiği 2002 sonrası yapılan her seçim, yüzü hür dünya değerlerine dönük, tam üyelik olmasa bile AB kriterlerini yakalamaya çalışan, Türkiye’nin gidişatından endişe duyan kesimlerce “Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimi” olarak nitelendirildi.

Bazı kesimler ise, ilk 10 yıl kadar, “iktidar olmuş ama muktedir olamamış” görüntüsü veren AKP iktidarının rejime bir tehlike yaratmadığı fikrini savundular.

Yasama ve yürütmede mutlak kontrol sağlamış olan iktidarın önündeki son engel olan yargı da 12 Eylül 2010 referandumunda, tarihte hiç olmadığı kadar yürütme erkine bağlanınca, laik demokrasi ve hukuk devleti yandaşlarının endişe ve paniği artış gösterdi. Haksız da değillerdi.

Nitekim “yargı bizim için ayak bağıdır” diyen Erdoğan söylemi, daha sonra “yargının gücü yetiyorsasarayın inşaatını durdursun” veya “yargıya gerekli talimatları verdik, onlar da gereğini yapacaklar” gibi tamamen antidemokratik söylem ve eylemlere geçiş gösterdi.

Seçim vaktinde 2023’te de yapılsa, 2022’de erken de yapılsa, AKP ve Erdoğan’ın bu seçimlere, düzelmesini kesinlikle beklemediğim ekonomik krizden dolayı tarihindeki en düşük onay ve beğeni oranıyla gireceği kesindir.

16 Nisan 2017 günü, mühürsüz 2,5 milyon pusulanın geçerli sayıldığı ve Olağanüstü Hal ortamında yapılan şaibeli referandum sonrası ülkenin rejimi değiştirilip, her kararın tamamen tek bir adamın iki dudağından çıkacağı sözlere bağlanmasıyla, Türkiye’nin dönüşü olmayacak bir yola girdiğini düşünen kişi sayısı da haklı olarak arttı.

Bu çerçevede, hukuk ve Anayasa gereği aday olup olamama konusunu bir kenara bırakırsak, son dönemde ivme kazanmış Millet İttifakı’nın önümüzdeki seçimlerde Cumhurbaşkanı adayı veya adaylarının kimler olacağı tartışması gündemde oldukça yer almaktadır.

Seçim vaktinde 2023’te de yapılsa, 2022’de erken de yapılsa, AKP ve Erdoğan’ın bu seçimlere, düzelmesini kesinlikle beklemediğim ekonomik krizden dolayı tarihindeki en düşük onay ve beğeni oranıyla gireceği kesindir. Bu nedenle, normal demokratik, hür, adil ve şeffaf bir seçimde Erdoğan’ın kaybetme olasılığı çok yüksektir. Yeter ki muhalefet 2014’te düştüğü Ekmeleddin İhsanoğlu hatasına tekrar düşmesin. 

ERDOĞAN’IN KARŞISINDA KİM OLMALI?

Beğenelim, beğenmeyelim, sevelim, sevmeyelim Erdoğan, son dönemlerin miting meydanlarına inip, halka halk ağzıyla hitabeti, halkı ikna kabiliyeti, kitleleri motive etme yeteneği en güçlü siyasetçidir.

Millet İttifakı çatı veya 2. tur adayının belirlenmesinde ise yanıtlanması gereken çok sayıda sorular vardır.

  • İçinde resmi olarak, sosyal demokrat, milliyetçi muhafazakâr, merkez sağcı, siyasi İslamcı diyebileceğimiz farklı ideolojilere sahip 5-6 partiyi barındıran Millet İttifakı’nın ortak bir çatı adayda uzlaşı sağlayabileceğini beklemek ne kadar gerçekçidir?
  • Farz edelim ki, ortak bir çatı aday isminde partiler anlaştılar. Parti tabanlarının bu adayı kayıtsız şartsız destekleyeceği garanti midir?
  • İttifak partilerinin ortak bir aday yerine, ilk turda her partinin kendi adayını çıkartması avantaj sağlar mı, sağlarsa ne tür bir avantaj sağlar?
  • Her partinin kendi adayını çıkartması, çok daha fazla seçmeni sandığa çekerek, Erdoğan’ın seçilmesini ilk turda imkânsızlaştırır mı?
  • tura kalacak Millet İttifakı adayı, ittifakın diğer partilerinin desteğini 2. turda da alabilir mi?

Bu unsurların dışında, Millet İttifakı paydaşları, aday belirlerlerken bence yanıtlamaları gereken esas hayati önemde 2 soru ise şu olmalıdır.

Çatı adayımız veya 2. tura kalacak partili adayı;

  1. Mükemmel, temsil yeteneği yüksek bir hukukçu, akademisyen, bürokrat gibi bir Cumhurbaşkanı adayı mı olmalıdır, yoksa
  2. Erdoğan ile miting meydanlarında dişe diş, başa baş tartışacak, halka hitabeti ve ikna gücü kuvvetli, miting, meydan tecrübesine sahip bir aday mı olmalıdır?

Zira benim açımdan ikisi çok farklı nitelik ve kriterlerdir.

Örnekle anlatalım: Bu seçimde aday bir Necdet Sezer mi olmalıdır, yoksa Süleyman Demirel veya Turgut Özal mı?

Erdoğan karşısında hangi tipte adayın seçilme şansı daha yüksektir?

Öte yandan kanaatimce, Millet İttifakı’nın çatı adayı veya 2. tura kalacak adayı, Türkiye’nin seçmen yapısının geleneksel olarak %65-70 sağ eğilimli olduğunu göz önüne alırsak, sağdan oy alabilecek sol kökenli bir aday değil, sağdan oy alabilecek sağ kökenli bir aday olmalıdır.

CHP’nin, Ankara ve İstanbul’u bu kritere uyan adaylarla kazandığı unutulmamalıdır.

İttifakta, İstanbul ve Ankara belediye başkanlarının yanı sıra bu niteliklere uyan diğer isimler de fazlasıyla mevcuttur.

Ancak o seçim gününe kadar, gün Türkiye’yi çok partili dönemde eşi emsali görülmemiş bir otoriter ve totaliter dayatmacı kafayla yöneten zihniyetten kurtarma günüdür.

Millet İttifakı’nın, tüm ideolojik farklılıklarını arka plana çekerek, demokratik ilkeler çerçevesinde bugüne kadar sergiledikleri dayanışma ve birliktelik örneği, çok partili sistemimizde eşine çok nadiren rastlanan niteliktedir. Takdire şayandır.

Dileğimiz, bu uzlaşı kültürünün seçim döneminde de sorumlulukla devam ederek, bireysel kaprislerden uzak durarak, kendilerine umut bağlamış kitlelerin hayallerini boşa çıkartmamalarıdır.

İktidar ve rejim değişikliği sonrası, partiler ideolojik farklılıkları çerçevesinde siyasi rekabetlerine devam ederler.

Ancak o seçim gününe kadar, gün Türkiye’yi çok partili dönemde eşi emsali görülmemiş bir otoriter ve totaliter dayatmacı kafayla yöneten zihniyetten kurtarma günüdür.


Cem Toker
Liberal Demokrat Parti Eski Genel Başkanı İstanbul doğumlu. Orta öğrenimini İstanbul İngiliz Lisesinde, yüksek öğrenimini Arizona Eyalet Üniversitesi Ekonomi bölümünde tamamladı. ABD’de finans sektöründe çalıştı. Siyasi yaşamına Liberal Demokrat Parti’de başladı. Çeşitli kademelerinde görev aldıktan sonra, 2005-2017 yılları arasında Genel Başkanlık görevinde bulundu. Aktif siyaseti bıraktıktan sonra çıkartabildiği kadar emekliliğin tadını çıkartmaktadır.

Bu haber 500 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum