Reklam
Reklam

Sosyal medya paylaşımları nedeniyle Trabzonspor disiplin kuruluna verilen Serdar İsaoğlu' nun ders niteliğindeki savunması...

Sosyal medya paylaşımları nedeniyle Trabzonspor disiplin kuruluna verilen Serdar İsaoğlu' nun ders niteliğindeki savunması...

Sosyal medya paylaşımları nedeniyle Trabzonspor disiplin kuruluna verilen Serdar İsaoğlu' nun ders niteliğindeki savunması...

Sosyal medya paylaşımları nedeniyle Trabzonspor disiplin kuruluna verilen Serdar İsaoğlu' nun ders niteliğindeki savunması...

Sosyal medya paylaşımları nedeniyle Trabzonspor disiplin kuruluna verilen Serdar İsaoğlu' nun ders niteliğindeki savunması...
09 Eylül 2020 - 22:44



Giriş

Trabzonspor Kulübü, Disiplin Kurulu Başkanlığı’nca bana gönderilen, 2020/2 sayılı ve 25.08.2020 tarihli yazıda belirtilen aşağıdaki hususlar çerçevesinde, savunmam talep edilmiştir.

● “Trabzonspor Kulübü Derneği Yönetim Kurulu kararında “Twitter hesabında paylaştığı, Yönetim Kurulumuzu küçük düşürücü ve hakaret içeren paylaşımından dolayı tüzüğün 62/D-1 maddesi gereğince soruşturma ve kovuşturma yapılması için Kulübümüzün 8811 nolu üyesi Serdar İsaoğlu’nun Disiplin Kurulu’na sevkine karar verilmiştir.” denilmektedir. Disiplin Kurulumuzun 20.07.2020 tarih ve 2020/8 sayılı kararıyla savunmanızın alınmasına karar verilmiştir.”

Öncelikle belirtmek isterim ki; ben, aşağıdaki satırlarda savunma yapmayacağım; beyanda bulunacağım, açıklama yapacağım. Bunun iki sebebi mevcuttur: İlk sebep, savunma yapmamı gerektirecek herhangi bir sözüm bulunmamasıdır. İkinci sebep ise, savunmamı talep eden Disiplin Kurulu’nun, bu talebinin hukuka uygun, meşru ve kabul edilebilir bir gerekçeye dayanmamasıdır. Her iki başlığa ilişkin ayrıntılı değerlendirmelerimi aşağıda sunuyorum.

1. Yönetemeyen Yöneticilerin Vaziyeti ve Trabzonspor:

Trabzonspor’un makamları, itibar kazanma aracı olarak kullanılmamalıdır. Trabzonspor’un makamlarında bulunan yöneticiler, itibarlı kişiler olmalıdır. İtibar ise; emek ve ahlakla kazanılır. Sosyal medyada atılan mesajlara şu ya da bu şekilde soruşturma açarak itibar kazanamazsınız. Fikirden, ifadeden ve özgür düşünceden korkan ve disiplin işlemleriyle konuşanı cezalandırmaya çalışan bir zihniyetin Trabzonspor’un koltuklarını işgal etmesi, Kulübümüz adına talihsizliktir. 

Kendisi 40 yaşından sonra Trabzon’un yolunu öğrenenlerin, Trabzon şehrinin binlerce yıllık ağırlığını anlaması mümkün değildir. Şehrini ve camiasını anlamayan, Trabzon’u “biraz hamsi, bolca pide, bazen kemençe ve biraz da yeni ergen asabiyeti”nden ibaret sananların; Kulübümüz’ün layık olduğu vakarı sergileyememeleri de şaşırtıcı olmamıştır.

Aslında, şahsımla ilgili soruşturma, bir süredir devam eden bir mücadeleyi de ortaya çıkarmaktadır. Atasından beri Kulüp makamlarında oturan, oraların doğrudan ve dolaylı rantını toplamaya alışmış ve bu konumu kaybetmek istemeyen “beyaz Trabzonlular”ın; bizim gibi şike sürecinde eylem yapmaktan güneş altında kararmış “zenci Trabzonlular”ı Külüpten uzaklaştırma girişimidir bu soruşturma. 

Trabzon ağırlığı olan bir şehirdir. Trabzonspor da ağırlığı olan bir camiadır. Hafif davranışları kaldırmaz. Hiçbir kişi ya da kurum, Trabzonspor’a saygınlık da kazandıramaz. Zira Trabzonspor zaten saygındır; saygınlığını kuruluş felsefesinden alır ve onunla beslenir. Bu nedenle, Trabzonspor’un makamlarında oturanlar, kendi şahsiyetine değil, Trabzonspor’un duruşuna, saygınlığına ve şahsiyetine uygun davranmaya mecburdur. Koltukta oturanların olmayabilir, ama Trabzonspor’un bir duruşu ve asaleti vardır. 

Şike sürecinde, şike yapan kulüplerle ilgili olarak birçok faaliyet organize ettik, sosyal medyadan birçok tepki mesajı attık ve muhtelif müsabakalarda stada pankartlar astık. Şike yapan ahlaksız şahıslar, bizi savcılığa şikâyet etmişti. Bu nedenle savcılıkta birçok kez ifade verdim. Şimdi de kendi Kulübümün yöneticileri, bana karşı benzer bir yol izliyor. 

Trabzonspor taraftarları, adaletsizliğe karşı bayrak açmış, hatta kendi canına kıymış bir taraftar kitlesidir. Fakat Kulübümüz’ün yöneticileri, şike sürecinde TFF’nin avukatlığını yaparak Trabzonspor’un hakkını gasp edene vekâlet vermiş ve para ödemiştir, ödemektedir. Kulübümüz’ün yöneticilerinin, şike yapanları ve onların maaşlı elemanlarını dost; bizleri ise hasım olarak görmesini Trabzonsporluluk ile bağdaşmamaktadır.

Bir futbol yorumcusu için televizyonda şarkı-türkü söylemek, gençlerle şakalaşıp ellerini öpmek, şikeyi aklayıp Trabzonspor’un haklarını gasp eden bir Federasyon ya da kulüp başkanıyla samimi pozlar vermek normal olabilir. Fakat Trabzonspor başkanı bunları yapamaz, yapmaya hakkı yoktur! 

Ben, Trabzonspor yöneticilerinin, Trabzonspor’un hakkını gasp edenlerle, el-ele kol-kola pozlar vermesini kabul etmiyorum. Trabzonspor başkanı Ahmet Ağaoğlu’nun, Trabzonspor’u mağdur eden Ali Koç’un kolunun altında fotoğraf çektirmesini kabul etmiyorum. Kendi kulübünü iflas ettiren, Türk futbolunu rezil eden, şikeyi aklayıp bir de teşekkür bekleyen Yıldırım Demirören’in yanında, gülümseyerek poz veren Trabzonspor başkanı Ahmet Ağaoğlu’nun görüntüsünü kabul etmiyorum. Tekrar yazayım: Ben bu pozları kabul de etmiyorum, saygı da duymuyorum. Bu bakışım her ne olursa olsun değişmeyecektir.

BİZ; KONUŞMA VE ELEŞTİRME HAKKIMIZI, BİRKAÇ YÖNETİCİDEN, SİYASETÇİDEN YA DA GÜÇ ODAĞINDAN DEĞİL; HUKUKTAN ALIYORUZ. BİZİM HER ŞART VE DURUMDA, SİZE VE İCRAATLARINIZA MUHALİF OLMA HAKKIMIZ VARDIR. KENDİSİ GÜCE TAPARAK MENFAAT ELDE EDENLER, BİZİ ANLAYAMAZ, BİZİ YARGILAYAMAZ, BİZE HESAP SORAMAZ. UNUTTURAMAZSINIZ, SUSTURAMAZSINIZ, YILDIRAMAZSINIZ…


2. Disiplin Soruşturması Nedir?

Yönetim Kurulu’nun talebi ve Disiplin Kurulu Başkanı imzasıyla Disiplin Kurulu’na sevk edildim. Peki benzer durumdaki kişilere ne uygulama yapıldı? 
● Trabzonspor-Bursaspor maçından sonra “Bu leke temizlenmez” beyanıyla, Trabzonspor’un şike yaptığını ima eden Divan Kurulu Başkanı Ali Sürmen’i de Disiplin Kurulu’na sevkettiniz mi?

● Sayın Mehmet Yiğit Alp, özgeçmişinde, Trabzonspor tarihinde eşi olmayan ve başkasına kısmet olmayan bir başarıyı (!) taşımaktadır. Trabzonspor’un basketbol kulübü, Mehmet Yiğit Alp başkanlığında küme düşmüştür. Kulübümüz’ün tarihinde, başka hiçbir yönetici, Kulübümüz’ü küme düşürememiştir. Yine, Mehmet Yiğit Alp’in içinde olduğu yönetimler, Kulübümüz’ün borcunu yaklaşık 450 milyon Türk Lirası artırmıştır. Bu eşsiz ve tarihi başarılara (!) imza atan Mehmet Yiğit Alp’i Disiplin Kurulu’na sevkettiniz mi?

● Tüzüğün 62/D-12 maddesi uyarınca kesin çıkarma cezası alması gereken ve başkanlığı hukuken düşen Ahmet Ağaoğlu’nu Disiplin Kurulu’na sevkettiniz mi? 

● Kemençeciyle birlikte televizyonda şarkı-türkü söyleyerek, futbolcuların elini öperek, havaalanlarında yatarken fotoğraf çektirerek, takımımız gol attığında şeref tribününde koluyla ahlaka aykırı hareket yaparak Kulübü küçük düşüren Ahmet Ağaoğlu’nu Disiplin Kurulu’na sevkettiniz mi?

● “Sivasspor şike yapmadı, Trabzonspor da mağdur olmadı” yazıp, altını imzalayan Yusuf Reha Alp’i Disiplin Kurulu’na sevkettiniz mi? Trabzonspor avukatları şikeye karşı mücadele verirken, arkalarından, onlarla ilgili olarak Kulübe şikâyet yazıları gönderen, ayaklarını kaydırmaya çalışan Yusuf Reha Alp’i Disiplin Kurulu’na sevkettiniz mi?

● Trabzonspor’a 1 katrilyon borç bırakıp yönetimi devredenleri Disiplin Kurulu’na sevkettiniz mi?

● Haziran ayında UEFA’dan verilen ceza, Kulübümüz’e milyonlarca Avro kaybettirdi. UEFA cezasına sebep olanları Disiplin Kurulu’na sevkettiniz mi?

● Şikeyle uğraşan Kulüp avukatlarıyla ilgili yalan haber yazanları ve yazdıranları Disiplin Kurulu’na sevkettiniz mi?

İşte bu sevklerin hiçbiri yapılmadığına göre; disiplin süreçleri ciddi ve tarafsız görüntü vermemektedir. Kişiye göre, duruma göre ve konuma göre işlem yapılmaktadır.
Disiplin Kurulu, bir konuda soruşturma açıp açmamakta serbesttir. Diğer bir ifadeyle, Trabzonspor Kulübü Disiplin Kurulu, Yönetim Kurulu’nun talebiyle bağlı değildir, kendi değerlendirmesini yapar. Yönetim Kurulu talebiyle otomatik işleyen bir cezalandırma mekanizması mevcut değildir. Bilhassa benimle ilgili isnatlarda olduğu gibi, hukuka aykırı olmadığı aşikar olan ve müeyyide tatbiki mümkün olmayan durumlarda, Disiplin Kurulu’nun soruşturma açması da, ayrı bir hukuka aykırılık teşkil eder. Bu konuda tüm yasal haklarımı saklı tutuyorum.

3. Hukuki Değerlendirme:

Bana ulaştırılan yazıda Tüzüğün 62/D-1 maddesi gereğince soruşturma yapılacağı belirtilmiştir. Tüzüğün m. 62/D başlığı “kesin çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller”dir. Başlığın altındaki “1” numaralı paragrafta ise şunlar yazılıdır: “Derneğin, bağlı kuruluşların, organlar ve kurulların, Başkan ve yöneticilerine, teknik heyet ve sporcularına Türk Ceza Kanunu’nda tarif edilen şekilde hakaret etmek ya da fiili saldırıda bulunmak.”

Oysa, Disiplin Kurulu tarafından bana iletilen yazıda, “Yönetim Kurulumuzu küçük düşürücü ve hakaret içeren paylaşım”dan bahsedilmektedir. Fakat, atıf yapılan Tüzük maddesinde görüldüğü üzere, “küçük düşürmek” herhangi bir şekilde madde metninde yer almamaktadır. Bu nedenle, “küçük düşürmek”ten bahisle, hakkımda bir disiplin yaptırımı uygulanması, hukuka uyarlı olmayacaktır. Yönetim Kurulumuz’un, Kulübümüz’ün Tüzük maddelerine atıfta bulunurken, mevcut olmayan ibareyi mevcutmuş kabul etmesi ve bu şekilde işlem yapma ihtirası sergilemesi, sağlıklı bir yaklaşım olmaktan uzaktır.

Dolayısı ile, hakkımda soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesi anlamında hakaret etmiş olmam gereklidir. TCK m. 125 ifadesiyle, hakaret suçunun tekemmülü için, “bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran” bir hareket ya da ifade olmalıdır. 

Somut olayda, sosyal medya hesabımda kullandığım ifadede, TCK m.125’de belirtilen unsurların mevcut olmadığı görülmektedir.  Bir kere, şikâyet konusu beyanların somut bir fiil veya olgu isnadı içermediği açıktır. Sövülmediği de ortadadır. Ayrıca, her halükarda; onur, şeref ve saygınlığı rencide eden bir kelime de kullanılmamıştır. Yalnızca; Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nce korunan ifade özgürlüğünü kullanılmıştır.

Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulaması da, görüşümüzü destekler niteliktedir. Yargıtay, yakın tarihli bir kararında, borçluya yönelik olarak “Dansöz gibi kıvırma, yeter borcunu öde” şeklindeki mesaj içeriğinin, sert eleştiri olduğunu, hakaret olmadığını belirtmiştir. (Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2013/1460 E. 2014/9900 K. 31.03.2014 T.)

● Kırıcı bir ifade kullanılmış olsaydı dahi, şikâyet konusu beyanları ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmek gerekirdi. Zira AİHS, Anayasa Mahkemesi ve AİHM içtihatları uyarınca tanınmış bir kişiye yönelik eleştiriler; “kırıcı, şok edici, rahatsız edici” de olabilir. 

Örneğin AİHM’nin Oberschlick – Avusturya kararında şu tespit mevcuttur: “57. Paragraf: Madde 10 paragraf 1 ile güvence altına alınan ifade özgürlüğü, demokratik toplumun esas temellerinden birini teşkil eder ve ilerlemesi ve her bireyin kendini gerçekleştirmesi için de temel şartlardan biridir. Paragraf 2 (Madde 5-2) uyarınca, ifade özgürlüğü yalnızca lehte olan veya incitici olmayan veya alakasız şekilde ifade edilen veya algılanan “bilgi” ve “görüşlere” değil; fakat aynı zamanda kırıcı, şok edici veya rahatsız edici olanlara da uygulanır; bunlar çoğulculuk, tolerans ve açık fikirliliğin de gereğidir ki bunlar olmadan “demokratik toplumun” var olamaz. (…)”

Anayasa Mahkemesi kararları da aynı yöndedir: Anayasa Mahkemesi 2013/8598E. , 2/7/2017 K.: “Paragraf 42: Buradan çıkan sonuca göre demokratik toplumun temellerinden olan ifade özgürlüğünün sadece lehte olduğu kabul edilen veya zararsız veya ilgilenmeye değmez görülen ifadeler için değil, devletin veya toplumun bir bölümünü eleştiren, onlara çarpıcı gelen, onları rahatsız eden ifadeler için de geçerli olduğu kuşkusuzdur. (…) Paragraf 54: İfade özgürlüğü, büyük ölçüde eleştiri özgürlüğünün güvence altına alınmasını hedeflemektedir ve düşüncelerin açıklanması ve yayılması sırasında kullanılan ifadelerin sert olması doğal karşılanmalıdır. (…)”

Yargıtay ve AİHM kararları uyarınca, tanınmış kişilerin, eleştiriye katlanma mecburiyetleri vardır. Trabzonspor Kulübü yöneticileri de bu kapsamda değerlendirilir. Tanınmış kişilere yönelik aşağıdaki açıklamalar, Yargıtay tarafından hukuka uygun bulunmuştur.:

● Baskıcı, Yasakçı, İşkenceci, Zamcı Katil (Yargıtay 4. CD, 2012/23020 E., 2012/17867 K., 20.09.2012)
● Pişkin, Cahil, Seviyesiz, İhanet Eden (Yargıtay 4. HD 2010/3785E, 2011/2856K, 17.3.2011T.)
● Boyundan Posundan Utansın, Allah Boy Vermiş Akıl Vermemiş, Onur Vermemiş (Yargıtay 4. HD 2009/7412E, 2010/3325K, 24.3.2010T.)
● Bölücü, Alçak, Ahlaksız (Yargıtay 4. HD 2009/7741E, 2010/3497K, 29.3.2010T.)
● Sadist, Mazoşist (Yargıtay HGK 2008/4-295E, 2008/270K, 26.3.2008T.)
● Adam Ol Adam, Hiç Kimse Senin Kadar Basit ve Ucuz Değildi (Yargıtay HGK 2011/4-278E., 2011/376K., 1.6.2011T.)

İşte bu nedenlerle, sosyal medyadaki beyanlarım, Tüzüğümüz’ün 62/D-1 maddesi çerçevesinde soruşturma ve kovuşturma gerekçesi olamaz. Tüzük’teki başka bir maddeye dayanılarak, hakkımda disiplin işlemi tesis edilmesi de, şu aşamada hukuka uygun değildir. Zira, böyle bir işlem için, öncelikle isnad ve ilgili madde tarafıma bildirilmeli ve beyanlarım alınmalıdır.

4. Netice ve Talep:

Ben, Serdar İsaoğlu; aile büyüklerimin 60 sene önce kurduğu Trabzon Meydan’daki ticarethanemizde, tıpkı benden öncekiler gibi başı dik ve gururlu bir Trabzonsporlu olarak oturacağım. Şüphesiz ki çocuklarım da bu bayrağı onurla taşıyacaklardır. Fakat, Kulübümün hakkını gasp edenlerle el ele, kol kola pozlar verenler ve onların emriyle bizleri disipline sevk edenler, bu kadim şehrin sokaklarını, yüzleri kızarmadan adımlayamayacaklardır. 

Canımdan çok sevdiğim Trabzonspor Kulübü manevi şahsiyetine en derin saygılarımla.



Ad-Soyad
Tarih
İmza

Bu haber 1677 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum