Reklam

"Tuz ekmek hakkı "

Sn. Süreyya Özcanım Hanım 'ın “Tuz ekmek hakkı “ başlıklı yazısını siz değerli okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.

"Tuz ekmek hakkı "

Sn. Süreyya Özcanım Hanım 'ın “Tuz ekmek hakkı “ başlıklı yazısını siz değerli okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.

07 Ocak 2022 - 17:45



Ne oldu da  atalarımızın nimet olarak gördükleri ekmekle  eş değer tutukları kutsallaştırdıkları  tuz, her yerde kötülenir oldu .Uzmanlar sofradan tuzu kaldırın diyor . Tuz gerçekten bu kadar zararlı mı  ?

Bunu öğrenmek adına tuzun tarihine uzun bir  yolculuk yaptım .
Ve gördüm ki ,
tuz kelimesi farklı farklı  anlamlarda kullanılmış olsada o kadar  geniş  bir yelpazeye sahip ki .  Her bir anlamı atalarımızın  tuza  ne kadar çok önem verdiklerini gösteriyor . Buna en güzel örnek, ekmeği tuza banıp yemeleri için misafir  geldiğinde  misafire ilk tuzla ekmek ikram edilirmiş , …tuz olan evler  zengin, olmayan evler ise fakir ev olarak değerlendirilmiş . Tuzun  değerini gösteren bu tür uygulamaları anlatsam sayfalar  yetmez. Ama bir kaçını sizinle paylaşmak istiyorum …

Tuzu  ilk bulan kişinin Türklerin atası olan  Türk han olduğunu gösteren yazılı  belgeler var .

Kutsal kitabımız da  tuz ,kılıç ve ekmekle birlikte üzerine yemin edilecek derecede kutsal sayılmış . Hatta peygamberimiz “Yemeğe tuz ile başlanıp  , sonunda da yine tuz ile bitirmenin  , ölüm hariç, yetmiş derde devadır!” diye buyurmuş …

Geçmişte  çeşitli topluluklar arasında tuz savaşları yapılmış .. Dikkat ederseniz eski yerleşim yerlerinin birçoğu tuz ocaklarına yakındır.
Eski Yunan kültüründe esirler tuz ile değiş tokuş ediliyormuş .Romalı askerler eskiden maaşlarını tuz halinde alıyorlarmış.
Tuz dünyanın bazı bölgelerinde o kadar kıymetliymiş ki Avrupalı kaşifler, keşifleri sırasında bir fincan tuz almak için 1 fincan altın tozu verirlermiş. Size biraz abartılmış gelebilir ama tuz, kıt bulunduğu yörelerde altın kadar kıymetli imiş, hatta tuza beyaz altın diyorlarmış.Şimdide üç zehirden biri …

Tuz 
Anadolu insanının batıl ve büyüsel inançlarında , hastalıkların tedavisinde, gelenek  göreneklerinde etkin rol oynamış.  Ateşe atılan tuzun oluşturduğu alevlere bakılarak yapılan “tuz bakısı”nazara karşı “tuz patlatma” ve “tuz çevirme” bunlardan bir kaçı 
 …
Tuz aynı zamanda ,
asker uğurlamadan, kız istemeye; hamile kadınların çocuğunun erkek olmasından, evlilik çağında kısmeti öğrenmeye; yılan ve akrep sokmalarının tedavisine kadar çok sayıda farklı amaçlarla kullanılmış.

Bunlar  sadece bir kaçı , görünen o ki ,tuz günümüze kadar geldiği  yolculuğunda sadece bizim kültürümüzde değil tüm dünya kültüründe ; destanlarda  , mitolojik hikayelerde , atasözlerinde , bir çok ünlü ozan, şair ve yazarların  eserlerinde , gelenek ve görenekler de  güzel  duygular uyandırmak için  sıkça kullanılmış .

Peki 
günümüze  gelirsek …

Yakın zamana kadar tuza gereken önem veriliyormuş  aslında …tuzla ilgili bir çok gelenek , görenek ve uygulamalar hep yapılıyormuş  ,bu uygulamalara  şahitlik etmesem de   anamın anlattığın kadarıyla  biliyorum  bende…

“Tuzlayayım da  kokmasın “
İşte ben doğduğumda anam  da   kokmayayım diye beni tuzlamış..

 
“Hastane mastane  bilmezdik biz . Doğumlar hep evde ebelerle olurdu Doğumdan hemen sonra  bebeklerin ağızlarında pamukçuk olmasın diye hazırlanan tuzlu suyla ağzı silinir , aynı suyla koltuk altı , ayak tabanları kısaca her yerini  silerdik. Büyüklerimiz    “Artık teri  kokmaz  , mantar da  oluşmaz “derlerdi   . Göbek  bağı düştüğünde de bir beze tuz döker göbeğe sarardık…  kısa sürede  kurur iyileşirdi   Bir de  bebek sarılık olmasın, nazar  değmesin  diye  odasına da  tuz koyardık…
Biz öyle gördük , öyle uyguladık bir zararını da  görmedik 
Şimdi hepsine cahil inanışı diyorlar… 

Evet anam çok haklıydı . Tarih boyunca atalarından gördükleri ,  yavrularını  , peynirini , salçasını,  turşusunu,  ekmeğini,     kabuk bağlamamış yarasini  hep tuz ile korumuşlar , bir zararınıda görmemişler…hatta her bir uygulamadan şifa bulmuşlar .Fakat zamanla  bu uygulamalar ve kaya tuzun kullanımı  rafa kaldırılmış . Kaya tuzu yerini rafine tuzuna  bırakmış .

Kaya tuzu bilinen en iyi iyot kaynaklarından biridir .İyot vücudumuz için en gerekli minerallerin başında gelir . Yapılan araştırmalara göre   en yaygın sağlık sorunları  iyot eksikliğinden kaynaklanıyormuş .Onun içinde  şimdilerde  vücudumuzda %50 azalan iyot miktarı bir çok hastalığın sebebi olarak gösteriliyor. Çünkü ne tuzumuz da ne toprağımızda nede besinlerimizde iyot kalmadı .Olsada , kullanılan tüm  kimyasallarla ve sigara  gibi  alışkanlıklarla yok olup gidiyor ,

Böyle oluncada ,
Vücudumuzdaki  virüs, bakteri, parazitler ve mantarlar iltihaplanmalara sebep oluyor ve millet olarak kokuşuyoruz, çeşit  çeşit hastalıklar türüyor.  Tabi  bunun akabinde de  çeşit çeşit ilaçlar ,antibiyotikler ve aşılar  de devreye  giriyor ,
Artık bu durum kimlerin işine yarıyor hepimiz için tartışmasız bir konu …

Peki 
Böyle giderse gelecekte bizi  hangi  sağlık senaryoları  bekliyor… 

Gebelikte ve bebeklik döneminde yetersiz iyot alımı, beyin hasarı ve zeka geriliğine ,bipolar bozukluklara ve depresyona  sebep oluyor 

Troid bezinde  iyot olmayınca ,
guatr, yani tiroid bezi büyümesine 
Troid çalışmayınca da ,  hipofiz bezi   , böbrek üstü bezleri,  yumurtalar , pankeas  bozuluyor. 

Mide de bağırsakta zararlı bakteri ve mantarları yok eden iyot olmayınca  ,savaşacak olan bağışıklık  sistemi  çöküyor  ve tüm hastalıklara kapı açıyor.  Ve   bu durum ilk başta  bazı semptomlara  neden oluyor .

Kilo verme güçlüğü
Cilt kuruluğu
Baş ağrısı
Yorgunluk
Unutkanlık
Adetle ilgili sorunlar
Hiperlipidemi (kan yağları yüksekliği)
Tekrarlayan enfeksiyonlar
Soğuğa karşı duyarlılık
El ve ayakların soğuk olması
Zihin bulanıklığı
Saçlarda incelme
Kabızlık
Nefes darlığı
Böbrek işlevlerinde azalma
Kas güçsüzlüğü, eklem katılığı  kısacası hepimizde mevcut olan  belirtiler .

Siz hatırlıyor musunuz ?
Eskiden var mıydı bu hastalıklar .Atalarımız da belli  başlı 3 5 hastalık olurdu .şimdi hepsi ya şeker hastası ya tansıyon . 
Tuz tansiyonu yükseltiyor deniyor. Peki hangi tuz . Canan karatay  bas  bas bağırıyor,  kaya tuzu  tansiyon yapmaz diye …

Hiç düşündünüz
Neden?
Turşularda  da  , uzun süreli gıda hazırlıklarında ,zeytin yapımında  rafine tuz değilde , kaya  tuzu kullanıyoruz . Çünkü rafine tuz çürütüp eritiyor .  Kaya tuzu  bu besinlerin bozulmasına sebep  olacak zararlıların oluşmasına izin vermiyor…  

Evet çocukluğumda tuzla ilgili  uygulamalara şahitlik etmedim ama kaya tuzunun faydasın öğrendikten sonra uyguladığım  bir çok yöntemin de faydasını gördüm … 

İbni Sinan’ın mizaca göre sağlıklı kalma yöntemlerine göre her organın bir mizacı vardır  der . Midenin mizacı soğuktur , tuzun mizacı ise sıcaktır .  Zıt mizaçlar birbirine şifadır . Balgamı uzaklaştırır Tuz  kanı sulandırır ...kan basıncını düşürür.  
 
Kaya tuzu kullanmak eklem arasında ki balgamı iltihabı  temizler , idrar ile atılımını sağlar..

Deniz suyunun rahatlattığına hepimiz şahit olmuşuzdur . Deniz suyundaki iyot  gözenekleri açarak derinin daha rahat nefes almasını sağlar . Nefes alan deri tuzla birlikte bakteri oluşumuna izin vermez…
 
Ayakları tuzlu suya koyduğunuzda  , tüm akupunktur tedavi noktalarına nüfuz,ederek  dolaşımı rahatlatır  , mantarı  öldürür..mantar nemli ortamı sever , tuz nemi kurutur,  tekrar oluşmasına müsaade etmez…

Tansiyonunuz varsa ılık bir suya  kaya tuzu koyup içine ayaklarınızı koyun . Bir deneyin ne kaybedersiniz …bu benim babamda sonuç aldığım bir uygulama …

Sabah kalktığınızda bir bardak sole denilen kristal tuz ve su karışımını içtiğinizde ,
ağızdan mideye kadar tüm zararlı mikrop ve parazitleri  temizleyip  bağırsaklara yolluyor  ..

Gece yatarken aynı şekilde içeceğiniz bir bardak sole su 
bağırsak da ki  mikrop ve parazitleri  öldürür  ve dışkı  ile atılımını sağlar…
Peki  ne yapmalıyız  şimdi ?
Atalarımızın bu kadar kutsallaştırdığı   kaya tuzunu kullanmalı mıyız?
Yoksa 
Modern tıbbın  kara listeye aldığı zararlı dediği  kaya tuzundan uzak mı durmalıyız?

Artık  bu size kalmış …
Belkide her şeyin fazlası zarar azı karardır .

Ama şunuda unutmayalım  lütfen !!!

Bu önerdiğim her şey  kaynaklı bilgi dahilinde olsada,sizin kullanımınıza uygun olup olmadığını mutlaka araştırın..

Sağlıkla kalın
Süreyya Özcanım
 

Bu haber 2073 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum