Reklam
Reklam

ÜLKEDEKİ SIKINTILAR...

Sn. Turan Ateş Bey'in "ÜLKEDEKİ SIKNTILAR...... " başlıklı makalelerini siz değerli okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.

ÜLKEDEKİ SIKINTILAR...

Sn. Turan Ateş Bey'in "ÜLKEDEKİ SIKNTILAR...... " başlıklı makalelerini siz değerli okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.

ÜLKEDEKİ SIKINTILAR...
28 Kasım 2021 - 16:21

 

          -DÖVİZİN  BEKLENMEYEN BÜYÜK ORANDA  ARTIİŞI....
          - YARGININ  ve YARGI MENSUPLARININ ÜZERİNDEKİ SİYASAL RÜZGARLARIN  EROZYONU......
                                                       
          Bir  izleyicim soruyor......
      "Üstat....ERKEN SEÇİM Olur mu?...."
     Futbol karşılaşmasında ; Hakem çok yanlış bir karar verir, Takımlardan birisinin Aleyhine...
        Bu KARAR Sonrası da SEYİRCİ SAHAYA İNMEK için UĞRAŞ Veriyor.
       Ancak bu sahaya inmek uğraşıları ; Kişiye mi?.....                      
         Yoksa DEMOKRASİYE  Mİ ZARAR VEREİR?....Bunu iyi ve sağ duyulu olarak; Seyircilerin Öncülerinin değerlendirmesi .....Ve 
 taşkınlıkları da önlemesi gerekir...
      XXXXX
      Dövizin yükselişi ve inişi EKONOMİK bir sorundur....Bu sıkıntılar zaman  içinde atlatılabilinir...                                                       
          Ancak ; Ülkedeki sorun SİSTEM Sorunudur.                                                                                      
       Yani DEMOKRASİNİN KURUMLARI ve KURALLARI....
       Kurumları; Halkın seçimle belirlediği KURUMLAR...TBMM....
       TBMM.nin belirlediği  CUMHURBAŞKANI ....Ve  Cumhurbaşkanın  belirlediği TBMM.nin denetiminde olan  bir BAKANLAR KURULU....
      Ve bu KURUMLARI; HUKUK SINIRLARI   içinde kalması için  DENETLEYEN GÜÇLÜ BİR YARGI ERKİ....
     1-TBMM; ÜYELERİNİ -MİLLETVEKİLLLERİNİ- Seçmen olan HALK Seçmiyor...Siyasi Partilerin Genel Başkanları ve Merkez Yönetimi belirliyor... SEÇMEN olan HALKA TASDİK Ettiriliyor....
      2- YARGI ERKİ'ne gelince; VASIFSIZ  Hukuk Fakülteleri...Ve bu FAKÜLTELERDEKİ yetersiz ÖĞRETİM ÜYELERİ...
     Doğu İllerimizin birisine Dava Duruşmasına  gidiyorum... Gece geç  bir zaman Uçaktayım....Elimde  kaleme aldığım; " HAKİMLERİN DENETİMİ, CEZAİ ve HUKUKİ SORUMLULUKLARI " adlı kitabıma göz atıyorum... 
      Yanımda oturan Kapalı kıyafetli bir Bayan... Kitabı sordu. Kendimin kaleme aldığımı söyledim...Merak etti ve kitaba göz attı...
      HUKUK FAKÜLTESİNDE Anayasa Hukuku Öğretim Üyesi Doç. miş...Sohbet ettik ama....Çok yetersiz...Evet bu tür Öğretim Üyelerinin yetiştirdiği Hukuk Öğrencileri...
     Ve bu öğrencilerden oluşturulan HAKİM-SAVCILAR....
    YARGI ORGANLARINDA bu Durum büyük bir sorun....
    Başarılı ve Vasıflı Arkadaşlarımız var...Ama çok sınırlı sayıda....
    ADLİ YARGIDAN; en büyük sorun ise HAKİMLER- SAVCILAR KURULU...
    Çünkü; bu İKİ MESLEK MENSUOLARI olan HAKİMLER ve SAVCILAR KURULU Bir arada olamaz....Bu iki KUEUL Ayrı ayrı olması gerekir.
     1961 Anayasası;                                                                   
     YÜKSEK HAKİMLER KURULU Müessesini getirmiştir. Mensuplarını Yüksek Mahkeme olan YARGITAY Kendi Üyeleri arasında seçiyordu...
     YÜKSEK SAVCILAR KURULU ise; ADALET BAKANI, MÜSTEŞARI, YARGITAY BAŞSAVCISI ve YARGITAY CEZA GENEL KURULUNUN CEZA DAİRELERİ ÜYELERİ ARASINDA SEÇTİĞİ 3 ÜYE den oluşuyordu...
      1976 Yılı... Merhum Süleyman DEMİREL Başbakan....Yeğeni Yahya  Demirel, Zonguldak-EREĞLİ Sulh Ceza Hakimince HAYALI Mobilya Ticaretinden TUTUKLANDI....
     DEMİREL...."Benim adım; SÜLEYMAN..." dedi.
    TUTUKLAMA Kararına karşı; Av.ları ASLİYE CEZA Mahkemesine İTİRAZ ETTİLER ve Tahliye talep ettiler....
     Karar; " TAHLİYE TALEBİNİN DELİL DURUMU Nedeni ile REDDİNE..."
     Bende o sıralarda Yüksek Hakimler Kuruluna  arkadaşımın yanına uğradım....Bu Hakimlere bir baskı-telkin oldu mu ?" diye sordum.... "Asla " dediler...
     Böyle bir KURUL NE OLDU? 
    12 Eylül 1981  Ağustos ayı... İHTİLALİN LİDERİ Kenan EVREN ; 
    " NETEKİMMMMM...." diyerek YHK.nu kaldırdı.
      Adalet Bakanının Başkanı olduğu; Müşteşar, Personel Genel Müdürü ve  üç Yargıtay ve 2 Danıştay Üyesinin -seçimle gelen- Üyelerinın oluşturduğu Hakimler-Savcılar Yüksek Kurulu bu görevi üstlendi...Bir ANAYASA DEĞİŞİMİ dahi beklenmedi...
      Daha sonraları oluşan KURULLAR; EVREN Döneminin Kurulunu da arattı...
      xxxxx
    Sonra C.SAVCILARI ...Hakimlere Emir ve talimatlara başladılar... Hakimleri organik olarak kendilerine bağlı gördüler...Halende böyle görmekteler...
     Hakim; kimseden emir ve talimat almaz....Kimse de Hakime emir-talimat veremez...
     Bugün; YARGI ve Yargı Mensupları  üzerinde dolaşan iki sıkıntı var...Birisi; Yetersiz olmaları....Yani İstanbul ve benzeri Kent Adliyelerinde Görev almaları...Bu Bölgelere gelebilmek içi; en az da;20 yıllık bir Hakimlik deneyimi olması gerekir. Yani daha işi az olan alt Bölgelerden geçerek, bu bölgelere gelmeleri gerekir.
     Bu durum FETO OLAYI nedeni ile bir boşluk yaratıldı ve bu boşluk da böyle dolduruldu...
    1980 öncesi dönemlerde; Hakim-Savcı olmak isteyen bir Hukukçunun hiç bir Siyasi Parti yöneticisi veya Üyesi olmaması gerekirdi. Emniyet araştırmalarında da bu durum ortaya çıkardı.
   Şimdi ise; bu konumda olanlar TERCİH Nedeni olmaktadır.
   İktidar ve İktidara yakın  Siyasi Parti  Üyeleri ve Yöneticileri Hakim-Savcı oldular....
     Bunun Yanında bazı Cemaat ve Vakıf Üyeleri hep Hakim-Savcılık mesleğine kabül edildi...
    Yazılı Sınavlarda çok yüksek Puan alan Adayların sözlü sınavda elendiğini duyuyor ve hatta da  medyadan haber olmaktadır.
    Bunu üzüntü ile karşılıyoruz...
      xxxx 
       Anayasa Mahkemesine seçilen diyemeyeceğim, ATANAN Yüksek Hakimler....Yargıdan Görev yapmadan bu konuma getirilmektedir. Ve Atamalarını da  Siyasi Yönetimler yapmaktadır.
      İlk derece Yargı Mensuplarınca Yüksek Mahkeme Kararları ve AİHM.si Kararları tanınmamakta ve göz ardı edilmektedir.
     Bazen Ağır Ceza Mahkemelerindeki SİYASİ KİŞİLERİN Duruşmalarını izliyorum....Kürsüde bulunan Hakimler çekingen ve endişeli....Vereceğimiz bir Karardan sonra  konumumuz ve  yerimizden  olabilir miyiz?
    Ne yazık ki; bunun örnekleri de yaşandı ve yaşanmaktadır.
     O zaman ne yapmalıyız?....
    YARGIYI ve YARGI mensuplarını ve özellikle de HAKİMLERİ; SİYASİ OTORİTENİN ATAMA ve DENETİMİNDEN uzak tutmalıyız...
     Ben uzun süreli  Hakimlik Süreci Yaşamımda; 2010 öncesi ciddi bir Siyası sıkıntı yaşamadım...Bu dönemden sonra gelen Siyasetçi ve yerel  yönetim siyasetçisi; ADALET BAKANININ Şahsıma özel selamını getirirler...
     Bir kaçına da kapıyı göstererek;" Ben Bakanı yakınen  tanımam... O da beni fizikmen tanımaz..." diyerek  kovmak zorunda kaldım...
      Hukuk Tüzel Kişileri ; Yargı Mensuplarından son derece huzursuzlar...Bunun yanında AVUKATLAR ve BAROLARDA  huzursuz. Çünkü Hakimlerin genç ve deneyimsiz olmaları ; iki taraf içinde sıkıntılıdır.
     İstanbul Adliyesinde iş takibi yapan tüm Avukatlar  huzursuz...
     AİLE  MAHKEMELERİNDE ; MAL REJİMLERİNİN TASFİYESİ ile ilgili olarak; sağlıklı hiç bir KARAR göremedim...
    AİLE HAKİMLERİ Bu İŞLERİ BİLİRKİŞİLERE bırakıyor.... Bilirkişilerimizde Avukatlar... Muhasebeci, Mali Müşavir....Bu BİLİRKİŞİLER Gereksiz. EŞLERİN Araçları varsa; Makina Mühendisi, Taşınmazları Emlakçı ve İnşaat Mühendisleri BOŞANMA Kararının Kesinleştiği tarih itibarı ile belirlerler....
     Yasa gereği bölüşüm ile ilgili Rapor HUKUKÇU Bilirkişiye aittir.
   Hukukçu Bilirkişi; Boşanan Eşlerin Evlilik öncesi ve 2002 yılı öncesi Mal Varlıkları Kişisel Mal olduğundan dolayı  ayrık tutarak; EVLİLİK Sürecinde Kazançları ile elde ettikleri Malları...Kişisel Malların Gelirlerini...Kişisel Mallardan EDİNİLMİŞ Mallara giden Değerleri...Edinilmiş Mallardan Eşlerin Kişisel Mallarına giden Değerleri...Eşlerin Kişisel Mallarından, birbirlerinin KİŞİSEL Mallarına giden Değerleri...Eşlerin Kişisel Mallarının ve Edinilmiş Malların Borçlarını belirlenmesi gerekir... 1/2 Katılma ALACAĞI; Eşlerden birisinin ZİNASI ve Cana Kast  nedeni ile Boşanmadan dolayı bu oranın düşürülebilceği yanında tamamen kaldırılabileceği....
  İlkeleri vardır.... Aile Konutu....Ölüm Nedeni ile Malların Tasfiyesi ve Mirasçılar yanında sağ eşin konumu ve değerlendirilmesi....
    Hukukçu Bilirkişinin bu belirlemesinin-RAPORUNUN- Taraflar ve nihayet Mahkeme Hakimince İNCELENEREK; doğruluğunun ve geçerliliğinin  belirlenmesi de Hakime aittir.
    Bu şekilde Yasanın getirdiği Düzenleme doğrultusunda  bir Bilirkişi Raporu ve Mahkeme Kararı da göremiyorum...
    Sayın HSK ve Adalet Bakanlığı bu konuda Aile Hakimlerini sık sık Seminere almalıdır....
      Ceza Davaları....Tamamen  Siyasi Otoritelerce sahiplenilmekte ve tartışmalara neden olunmaktadır.
    Bu güne kadar Olağanüstü dönemlerdeki SIKIYÖNETİM Mahkemelerinin yaptığı Duruşmalar ve verilen Kararlar Haklı olarak tartışılıyordu, Kamuoyunda....
    İstisnaların dışında; olağan dönemlerde Mahkeme Kararları tartışılmamıştır.
     Ama, bu gün ise Olağan dönemdeki verilen Mahkeme Kararları da tartışılıyor...
     Bu tartışmaları Hukukçu olmayan kişilerde yapıyor...1980 öncesi olağan dönemlerde Mahkeme Kararları olumsuz ve ağır bir dille tartışılmazdı...
     Evet Ülkemizin, bugün en büyük sorunu.....YARGIDIR....Öncelikle Yargı ve Yargı Mensuplarının Sorunu giderilmelidir....
      " ADALETE  DAYANMAYAN DEVLET VARLIĞINI.....HAKİMLERİNE GÜVENMEYEN ve SAYGI DUYMAYAN MİLLET; BİRLİĞİNİ ve DİRLĞİNİ KAYBEDER..."                                                                                     
        düşüncesini  taşıyalım....
     " TÜRKİYE' de HAKİMLER VARDIR...HER ZAMAN OLMUŞTUR... HER ZAMANDA OLACAKTIR..."                                                                                                                    
         bunun tersi bir endişeyi de taşımayalım ve  kimseye de taşıtmayalım...
      Saygı ile...

Bu haber 519 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum