Reklam

Virüsten daha hızlı yayılan bir salgın: Korku Salgını!

Peki bu ikili salgında ruh sağlığımızı nasıl koruyacağız? Sizler için bir flood hazırladım, okumaya devam edin:

Virüsten daha hızlı yayılan bir salgın: Korku Salgını!

Peki bu ikili salgında ruh sağlığımızı nasıl koruyacağız? Sizler için bir flood hazırladım, okumaya devam edin:

Virüsten daha hızlı yayılan bir salgın: Korku Salgını!
17 Mart 2020 - 10:46

Uzmanı olmadığım bir alanda size virüs ve hastalık hakkında bilgi veremem, zira bu infeksiyon hastalıkları uzmanlarının işi. Ancak bir ruh sağlığı profesyoneli olarak korku salgınıyla baş etmenin yollarından kısaca bahsetmek isterim:
#Coronavirüs tüm dünyayı esir almış durumda, ülkemizde de olgular katlanarak artmaya başladı. Sosyal medya yangını körüklüyor zira hemen her gün provokasyon maksatlı, gerçek dışı, uydurma bilgi ve haber içeren paylaşımlar yapılıyor ve korku dalga dalga yayılmaya devam ediyor.
Virüs çok kolay yayılıyor ama korku virüsten çok daha bulaşıcı! Bir de zaten yapı olarak telaşlı biriyseniz, hatta öncesinden de anksiyete bozukluğu, OKB gibi bir hastalığınız varsa muhtemelen bu korkuyu toplumdan çok daha yoğun yaşıyorsunuz.
Haberleri, dünyada ve ülkemizde olup biteni takip etmek tabi ki gayet insani, anlaşılır bir ihtiyaç. Tam tersine, sanki hiç viral salgın yokmuş gibi bir inkar duygusu içinde davranmak ve medyaya kulakları tıkamak da sağlıklı bir tutum değil. Bunun bir ortası var, 
Korku ve paniği tetikleyen başlıca unsurlardan biri belirsizliktir. Öngöremediğiniz bir düşman hemen herkes için kaygı yaratıcıdır, sadece sizin için değil.
Coronavirüs halen birçok belirsizliği beraberinde getirse de, bilim insanları her gün elde ettikleri güncel kanıtları paylaşmaya devam ediyorlar ve belirsizlik giderek azalıyor.
Bugün öngöremediklerimiz hakkında yarın bilgi sahibi olacağız; bilim insanlarına güvenin zira bu belirsizlik böyle devam edemez. Hatırlarsanız Çin’de virüsün görünmeye başladığı ilk zamanlar bugün virüs hakkında sahip olduğumuz bilgilerin çoğuna sahip değildik.
Ülkemizde virüs olgularının birçok ülkeden daha sonra görünmeye başlaması, aslında bir fırsatı da beraberinde getiriyor: onca belirsizliğin yanı sıra süreçte kazanılan tecrübeler! Bu tecrübeler ülkemizde daha hızlı önlem almak ve salgından daha iyi korunmak için altın değerinde!
Dolayısıyla, belirsizliğin ve yanlış bilgilerin yarattığı kaygıyla baş edebilmek için SADECE infeksiyon hastalıkları uzmanlarını dikkate alın; sağlık bakanlığı,tabip odası gibi kurumları takip edin. Hekim de olsalar, kriz ortamını fırsata çevirmeye çalışan şarlatanları izlemeyin!
Kendinizi tüm gün neredeyse 7/24 coronavirüs haberlerini takip ederek yormayın. Aynı haberi başka ağızlardan tekrar tekrar duymanın, okumanın ek bir faydası yok, aksine beyninizdeki alarm merkezini aynı bilgiyle sürekli uyararak korkunuzu alevliyorsunuz!
Adeta bir dedektif gibi ‘o ne demiş, bu ne söylemiş, kaç kişinin testi pozitif çıkmış, nerede kaç hasta ölmüş vs.’ soruların peşi sıra, medyayı adeta kazıp durmakla ulaşacağınız şey sadece daha fazla korku ve panik olacaktır.
Bunun yerine her gün sadece belirli/kısıtlı bir süre ve sadece doğru kaynaklardan virüs haberlerini öğrenin ve bununla yetinmeye çalışın. Olan biteni inkar etmeyin ancak bilgi alma ihtiyacınızı da dozunda doyurun, abartmayın!
Mecbur değilseniz evinizden çıkmayın, acil değilse hastanelere gitmeyin. Bunu zaten günlerdir sağlık bakanımız vurgulamaya devam ediyor. Peki evimize kapanıp kaldığımızda ruh sağlığımızı nasıl koruyacağız?
Stres, bağışıklık sisteminin baş düşmanıdır. Stresten uzak durun demek saçmadır çünkü böyle bir gündemde bu mümkün değil. Stresten uzak duramıyorsak stresi yönetmeyi öğreneceğiz!
Stresi yönetemezsek bağışıklık sistemimiz zayıflayarak bizi başta virüs salgını olmak üzere tüm infeksiyonlara karşı savunmasız bir hale getirebilir. Peki o halde, stresi nasıl yönetecek, korkumuzla başa çıkmak için başka neler yapacağız?
Öncelikle bağışıklık sisteminizi kuvvetlendirmelisiniz. Bunun için sağlıklı beslenmeli, iyi uyumalı, sigara ve alkolden uzak durmalısınız. Düzenli egzersiz yapın. Kaygınızı körüklememesi için kafein içeren kahve, çay, kakaolu yiyecek ve içecek tüketimini sınırlayın.
Böyle zamanlarda hem korkuyla başa çıkmak hem de bağışıklık sistemi üzerindeki destekleyici etkileri nedeniyle psikososyal destek son derece önemlidir.
Sevdiklerinizle bağ kurun, sohbet edin, anlatın, dinleyin. Telefonla, e-mail aracılığıyla ya da görüntülü olarak her gün düzenli olarak birbirinize destek verin.
Unutmayın ki, uzman bir psikoterapistin olmadığı bir ortamda sevilen birinin, bir dostun anlayışı, ilgisi, desteği amatör de olsa son derece değerlidir.
Sohbetleriniz sırasında korkutucu haberlerle birbirinizi daha fazla telaşlandırmak yerine farklı konulardan bahsetmek dikkatinizi dağıtacak, kaygınızla baş etmeyi kolaylaştıracaktır.
Evde geçirdiğiniz zamanlarda kendinizi bir şeylerle meşgul edin. Kitap okumak, örgü örmek, resim/boyama yapmak, ufak tefek tamiratlar vs. gibi her zamanki hobilerinizle uğraşabilir ya da daha önce fırsat bulamadığınız yeni bir şey deneyebilirsiniz.
Yabancı dilinizi geliştirici egzersizler yapabilir, hatta internetten yeni bir dil öğrenmeye başlayabilirsiniz. Mutfağa geçip daha önce denemediğiniz bir tarifi pişirebilir, zihninizi verimli bir şekilde meşgul edecek bulmacalar çözebilir, çeşitli oyunlar oynayabilirsiniz, vs.
Sürekli korku ve panik yaratan olumsuz düşüncelerle zihninizi meşgul etmektense, yukarıda saydığım şekilde bambaşka konularla oyalanmak sayesinde dikkatinizi çelebilir, daha keyifli şeylere yöneltebilirsiniz.
Unutmayın ki aynı anda dikkatinizi tek bir şeye odaklayabilirsiniz; bu da virüsle ilgili olumsuz haberler değil, hoşunuza giden ve sizi rahatlatan farklı konular olsun. Dikkat çelme, korkuyla başetmenin önemli yollarından biridir!
Ayrıca çok endişeli olduğunuzda nefes egzersizleri, kas gevşetme egzersizleri yaparak kendinizi sakinleştirebilirsiniz. Bunların nasıl yapıldığına dair Youtube 'da onlarca video var, öğrenmesi ve uygulaması çok kolay ve bir o kadar da etkili yöntemlerdir.
Sakın ha doktor tavsiyesi olmadan sakinleştirici ilaçlar kullanmayın. Anack hali hazırda tanı koyulmuş ruhsal sorunlarınız varsa ve tedavi alıyorsanız ilaçlarınızı düzenli kullanın, bir gün bile aksatmayın.
 

Bu haber 903 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum