Açlık Grevleri Son bulmalı!
Reklam
Reklam
Abdulbaki ERDOĞMUŞ

Abdulbaki ERDOĞMUŞ

Abdulbaki ERDOĞMUŞ

Açlık Grevleri Son bulmalı!

28 Nisan 2019 - 22:02


PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle HDP Hakkâri milletvekili Leyla Güven'in başlattığı açlık grevi, binlerce tutuklunun katılımıyla devam ediyor. İktidarın, eylemleri görmezden gelmesi veya sonuçları itibariyle neden olacağı muhtemel gerginlikleri bir fırsat olarak değerlendirme niyetinde görünmesi bizi daha çok kaygılandırmaktadır.
Altını çizerek ifade etmeliyim ki, açlık grevindeki insanların iradesine saygı duyuyorum, kendi tercihleridir ve tek bir insanın da ölmesini istemiyorum ancak devam eden açlık grevlerini desteklemiyorum, doğru da bulmuyorum. Hele hele bir milletvekilinin tecrid gerekçesiyle açlık grevlerine öncülük ederek binlerce insanı ölüme sürüklemesini ve partisi tarafından desteklenmesini de yadırgıyorum.
Hangi gerekçeyle olursa olsun, cezaevlerinde çürümeye mahkûm edilen binlerce Kürt gencinin, mahiyetini dahi bilmedikleri İmralı’daki tecrid için açlık grevlerine destek vermek, bu uğurda ölümü yücelterek teşvik etmek, insan vicdanının kabul edemeyeceği bir vebal olarak tarihe geçecektir.!
Ayrıca Tecrid gerekçesiyle başlatılan açlık grevlerinin, özellikle eyleme katılan milletvekillerinin HDP'nin siyaset alanını sınırladığını, daralttığını, 31 Mart yerel seçimlerdeki stratejisiyle kazandığı prestiji gölgelediğini düşünüyorum. Açlık grevlerinin peşinden sürüklenen HDP’nin, seçimlerde kazandığı başarıyı heba ettiği çok açıktır.
Bilindiği gibi Açlık Grevi, şiddet içermeyen bir siyasal direniş yöntemidir. Muhatabı doğrudan yönetimler ve devletin kendisidir. Geçmiş tecrübelerimizden yola çıkarak, devletin bu eylemler karşısında hak ihlalleri yaptığını ve hukuk tanımadığını biliyoruz. Benzer bir durumun yaşanmaması için, vicdani sorumluluk taşıyan herkesin bir gayret ve çaba içinde olması gerektiğine inanıyorum.
İktidarın art niyetli yaklaşımı, bizleri vicdani ve insani açıdan daha çok sorumluluk almaya, duyarlı davranmaya zorlamaktadır. Hukuksuzluğun ve keyfiliğin hüküm sürdüğü ülkemizde, özellikle de tutuklu hukukunun hiçe sayıldığı bu dönemde, iktidarın sicilinin temiz olmadığını biliyoruz. OHAL ve KHK mağdurlarının maruz kaldığı hak ihlalleri dikkate alındığında, olayların vahameti çok daha kolay anlaşılacaktır. Çünkü bu süreç içerisinde hayatına son veren insanların sayısı dahi tespit edilememektedir.
Kuşkusuz Hak ihlallerinin ve hukuksuzluğun sorumlusu ve muhatabı iktidardır. İktidar, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeleri ve yürürlükteki yasaları açıkça ihlal etmektedir. Oysa tutuklular arasında ayırım yapmadan herkese hukuka uygun davranmak, keyfi tutukluluğa son vermek, adil yargılamak devletin olmazsa olmaz yükümlülüğüdür. Hukukun olmadığı bir yerde devletin meşruiyeti de olmaz.
Bu bağlamda, devletin hukuku tesis etmek gibi bir zorunluluğu vardır.  Siyasal iktidarın da yaşanan sorunları yasalara uygun olarak çözmek gibi bir sorumluluğu vardır. Bu nedenle, şiddete başvurmadan sorunun çözümü için vakit geçirmeden bir adım atmasın bekliyoruz!
Bize düşen; hak-hukuk, adalet arayan herkesesin sesi olmaktır. Mağdurların, mazlumların çığlığını duymaktır. Çığlık atanın kimliği, politik tercihi “sağır ve dilsiz” bir tutum almamıza gerekçe olmamalıdır. Yeni trajedilerin yaşanmasını istemiyorsak vicdani, ahlaki ve hukuki çözüm için sivil-siyası bir duruş ortaya koymak durumundayız.
İnsani ve vicdani boyutuyla değerlendirdiğim açlık grevlerinin, muhtemel trajik ölümlere, müessif olaylara neden olmasına seyirci kalamayız, görmezden gelerek sırtımızı dönemeyiz, annelerin feryat ve figanlarına sağır ve dilsiz kalamayız, 
İnsanlığımızın zorunlu bir gereği olarak, insan yaşamını önemsemek durumundayız.! Kutsal olan yaşamdır, ölüm değil. İnsan hayatı bu kadar değersiz olamaz, bizler de bu kadar duyarsız olamayız.! 
Ağır bir vebal yüklenmek istemiyorsak, Açlık grevleri konusunda iktidar ve muhalefetiyle bütün siyaset kurumları, parti ve kitle örgütleri, aydınlar, sanatçılar, yazarlar bir bütün olarak çözüm için devreye girmelyiz.
Açlık grevlerine destek veren başta HDP olmak üzere sivil ve siyasi kuruluşların, açlık grevinin son bulması için eylemcilere çağrıda bulunmaları, ölüme giden süreci durdurmaları için çaba sarf etmeleri gerekir. Bu noktadan sonra açlık grevlerine verilecek destek, hak taleplerine hizmet etmeyecek tersine geri döndürülemez kayıplara neden olacaktır. Hatırlatmak isterim ki, ölümlerin vebali çok büyük, yükü ise taşınamayacak kadar ağırdır.

Abdulbaki Erdoğmuş

Bu yazı 2472 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 3 Yorum
  • Mahir erdoğan
    4 yıl önce
    Kürtler için tek seçenek bırakılmıl, oda ölmek.
  • Nakşi sayar
    4 yıl önce
    Çok değerli buluyorum tamamen katıldığımı ifade ederek selam ve saygılarımı sunuyorum
  • Remzi Durmaz
    4 yıl önce
    Evet hocam vijdani sorumlulukların gereğini umarım herkes yerine getir