Gıda takviyelerine nasıl bakmalıyız ?
Reklam
Reklam
Fikri Türkel

Fikri Türkel

Fikri Turkel

Gıda takviyelerine nasıl bakmalıyız ?

04 Şubat 2021 - 10:33

Fikri Türkel

Gıda takviyeleri, her ne kadar COVID19 aşısı kadar prim yapmasa da, yılın en çok ilgi çeken ürünü oldu. Herkesin evine kapandığı dönemde, en koruyucu kalkan, vücudun bağışıklık sistemini düzenleyen gıdalar oldu.

COVID’den korunmak için zeytin yaprağı çayını mı tercih edersiniz, yoksa kekik yağını mı? Benim tercihim propolisten yana… Herkesin elinde bir liste var ve çoğu da referans noktasının sağlam olduğunu düşünüyor. Çok şükür, tıbbi ve aromatik bitkiler yönünden zengin bir coğrafyada yaşıyoruz. Ve her gün yeni bir bitkisel ürün veya gıda takviyesi piyasaya çıkıyor.

Etrafımdaki çoğu kişi pandemiden şu dersi aldığını söylüyor: “Beslenme ilaçtan önemlidir”. Kesinlikle öyle… Umarım orta ve uzun vadede, tek düze beslenme alışkanlıklarımızı bu vesileyle daha dengeli beslenme durumuna getiririz.

Avrupa’nın önde gelen gıda inovasyonu girişimi EIT Food’un 10 Avrupa ülkesinde yaptığı araştırma, pandemi döneminde sokağa çıkma yasağının gıda satın alımı ve tüketimi üzerinde derin bir etkisi olduğunu ortaya koydu. Tüketicilerin neredeyse yarısı (yüzde 49) pandeminin bir sonucu olarak sağlıklarını korumanın daha önemli olduğunu belirtirken, üçte biri (yüzde 35) daha fazla yerel ürün satın aldığını söyledi ve neredeyse 10 kişiden dokuzu ( yüzde 87) gelecekte de böyle yapmaya devam edeceğini belirtti.

omega 3 gıda takviyesiYılın en çok ilgi çeken ürünü; gıda takviyeleri

Gıda takviyeleri, her ne kadar COVID19 aşısı kadar prim yapmasa da, yılın en çok ilgi çeken ürünü oldu. Herkesin evine kapandığı dönemde, en koruyucu kalkan, vücudun bağışıklık sistemini düzenleyen gıdalar oldu.

Bir tarafta tıbbi ve aromatik bitkiler yönünden zengin olan ülkemizdeki potansiyelin değerlendirilmesi, diğer taraftan suiistimale çok açık olan ve ilaç gibi sunulan gıda takviyeleri… Pek çok belirsizlik var… Sağlığımız belirsizliğe bırakılmayacak kadar değerlidir.

Gıda takviyeleri alanında bilinmeyenler!

Şahsen, bu alana yönelik getireceğim eleştiriler var, sistemin işleyişine dair sorular dolaşıyor zihnimde ve ekonomik değerine dair de yeni bilgiler bulmam gerekiyor. Gıda takviye ve vitamin üreticisi olan Argivit markası ve Hekim İlaç Kurucusu Dr. Murat Doğan ile görüşüp, hem yaptıklarını hem de sektörde neler olduğunu konuşmak istedim.

Malum, pandemi yasakları var. Nerede buluşacağız ve nereye oturup konuyu etraflıca değerlendireceğiz? Sonunda Belgrad Ormanları’nda yürüyüş yaparken konuşmaya karar verdik.

İyi de oldu, güneşli bir kış günü, ağaçların yaprakları sonbaharın güzelliğini gösterdiği bir ortamda, sosyal mesafeli bir görüşme gerçekleştirdik.

Pazarın öncüsü açık ara Kuzey Amerika!

Sohbetimizin girmeden önce, Türkiye ve dünyada tıbbi ve aromatik bitki sektörü ile gıda takviyeleri alanına bir göz atalım.

Gıda takviyesi pazarının açık ara öncüsü Kuzey Amerika’dır. Amerika’da, kronik hastalıkların ve obezite sorununun artması ile tüketici, gıda takviye pazarına yöneliyor ve sağlıklı gıdaları tercih ediyor.

Çin ve Hindistan’da da kronik hastalıklar hızla artıyor, bu da bu bölgede gıda takviyelerine talebin artmasına neden oluyor.  ABD dışında dünyanın diğer taraflarına göre, Asya Pasifik bölgesinde gıda takviye pazarı daha hızlı büyüyor.

FAO ve WHO’nun gıda takviyelerine bakışı

Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO), az gelişmiş ülkelerde gıda zenginleşmesini yaygınlaştırmak ve yetersiz beslenmeyi azaltmak için gıda takviyelerini temel stratejilerden biri olarak kabul ediyor.

Küresel gıda takviyeleri pazar büyüklüğü 2018’de 45,75 milyar dolar olarak tahmin ediliyordu, pazarın büyüklüğü 2026’ya kadar 74,14 milyar dolara ulaşması öngörülüyor.  2019-2026 arasında yıllık yüzde 6,34’lük bir büyüme yaşanması bekleniyor.

Grand View Research tarafından hazırlanan bir rapora göre de, 2027 yılına kadar gıda takviyesi pazarının 230 milyar doları aşması bekleniyor. Yani yılda yüzde 8,2 oranında bir büyüme bekleniyor. Bu tahminler, COVID19 pandemisi öncesinde yapılmıştı. Bu yıl yaşanan katlanarak büyümenin uzun vadede sonuçlarını siz tahmin edin.

Türkiye’nin baharat pazarındaki payı

Baharat önemli bir gıda takviye hammaddesi. Bir araştırmaya göre, Avrupa Birliği ülkeleri, her yıl 14 milyar doları aşan, 380 bin ton baharat ithalatı yapıyor. Baharat yönünden zengin olan Türkiye, bu pazardan sadece 150 milyon dolarlık bir pay alıyor. En büyük pay da kekikte. Kekikteki başarımızı diğer baharatla artırabiliriz.

Gıda Takviyesi ve Beslenme Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Samet Serttaş, Küresel Gıda Takviyesiyle vitamin pazarının büyüklüğünün 110 Milyar Dolar olduğunu, bu oranın Türkiye’de ise 200 Milyon Dolar düzeyinde olduğunu belirtti. Serttaş, ülkemizde bu miktarın gelecek on yılda 5 kat artacağını da ifade ediyor.

Dr. Murat Doğan, piyasaya arz ile nihai tüketicinin satın alması arasında doğrudan bir ilişki olmadığı düşüncesinde. Satış noktaları gereğinden fazla ürün çekti ama bunun aynı oranda tüketicilerin alımına yansımadığı görüşünde. Yani eczane ve marketlerin elinde gereğinden fazla gıda takviyesi ve vitamin stoku bulunuyor.

IADSA nedir?İlaç değil ama ilaç muamelesi görüyor!

Gıda takviyeleri ilaç değildir. Adı üstünde “gıda” ve “takviye”. Ama halk nezdinde de, idari otoriteler nezdinde de ilaç muamelesi görüyor. Risklerden biri de budur.  Diyet takviyeleri için Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi (FDA), bu ürünlerin bir sağlık uzmanına danıştıktan sonra tüketilmesi gerektiğini öneriyor.

ABD, Çin ve İtalya gibi büyük pazarlarda kalori azaltımı ve kilo kaybına yönelik artan farkındalığın, sağlık ve sağlıklı yaşam segmentinin uygulanmasını teşvik etmesi ve dolayısıyla sektör üzerinde önemli bir etkisi olması bekleniyor. Ayrıca, Amway ve Pfizer gibi şirketlerin marka tanıtımlarına yönelik yeni reklam kampanyalarının uygulanması nedeniyle, Çin ve Hindistan’ın gelişmekte olan pazarlarında protein alımının artan öneminin tahmin süresi boyunca itici bir güç olarak kalması bekleniyor.

Vitamin, mineral karışımları, karotenoidler ve omega-3 içeren diyet takviyesi bileşenleri de yetişkinlerde ve bebeklerde yetersiz beslenme riskini azaltmak için kullanılır. Yüksek doğum oranı, artan geriatrik nüfus ve erken doğum sayısında artış ve yetersiz beslenme için tedavi gören hasta sayısındaki artış, tahmin süresi boyunca klinik beslenme ürünlerinin kullanımını teşvik etmelidir.

Diyet takviyeleri pazarı

Kuzey Amerika, 2019 yılında en büyük diyet takviyeleri pazarı olarak ortaya çıktı. Makro düzeyde, bölgedeki besinsel zenginleşmeye ilişkin artan farkındalığın, önümüzdeki yıllarda ürüne olan talebi artabilir. Ayrıca, ABD, Rusya, Çin ve Japonya gibi büyük pazarlarda eğitim sistemlerinde akademik bir müfredat etkinliği olarak artan spor talebinin önümüzdeki yıllarda çocuklar arasında diyet takviyelerinin uygulanmasını teşvik etmesi bekleniyor.

Pharmetic Girişimci Eczacılar Derneği Başkan Yardımcısı Ecz. Kazım Aykanat, “İlaç, en basit tanımla etki mekanizması ile hastalığı iyileştiren, semptomları azaltan veya hastalıktan koruyan doğal, yarı sentetik veya sentetik bileşimlerdir. Gıda takviyesi dediğimiz ürünler de; aynı amaçla satılmak istenilen tablet, kapsül, ampul gibi farmasötik tüm formlar da ilaçtır.” diyerek, etken madde içeren tüm ürünlerin eczanede satılması gerektiğini savunuyor.

Gıda takviyeleri eczanelerde satılmalı!

Yine Aykanat’a göre, eczane dışında satılan ilaç ve benzeri ürünler merdiven altında, sağlıksız koşullarda üretilmiş sahte ilaçlardır. İlaçlar için istenildiği kadar ‘bitkiseldir, doğaldır, zararsızdır, gıda takviyesidir denilsin, ilaç kimyasal bir maddedir. Yasal olarak ilaç sadece eczanede satılabilir.

Dr. Murat Doğan da,  vitaminler ve gıda takviyelerinin tıpkı ilaçlar gibi eczaneden alınması gerektiğini ve Türkiye‘de bu sağlık ürünlerinin markette satılacak koşulların ve denetim mekanizmalarının olduğunu düşünmediğini belirtiyor. Bunun denetlenmesi için de Sağlık Bakanlığı ile Tarım Bakanlığının ortak bir komisyon kurması gerektiği görüşünü belirtiyor.

“Eczane” diye diretmek anlamsız!

Ben farklı düşünüyorum. Dünyanın en büyük pazarlama şirketi Amazon, reçeteli ilacı internetten satmaya başladı. Yakın dönemde İngiltere’de de internet üzerinden satışlara başlayacak. Sürecin bu noktaya geldiği bir ortamda, “illa eczane” diye diretmenin anlamsız olduğuna inanıyorum. Karekod kullanılarak, daha yaygın bir denetim ve anlık kontroller yapılabilir.

Sağlık Bakanlığı’nın pandemi sürecinde başlattığı HES Kodu ve Aşıla uygulamaları genişletilerek ilaç için de değerlendirilebilir.

Piyasada ilaç dışında sağlık amaçlı satılan ve tıbbi ürünler pazarı olarak nitelendirdiğimiz ürünler iki otoriteden izin alıyor.

Sağlık Bakanlığı’ının izin verdikleri: Biyosidal ürünler (canlı olarak kabul edilen bakteri, virüs ve mantar gibi canlıları öldüren ürünler), farmasötik formdaki bazı tıbbi cihazlar, enteral beslenme ve tıbbi amaçlı gıdalar, kozmetik ve dermokozmetik ürünleri…

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın izin verdikleri: Vitaminler, gıda takviyeleri ve mamalar…

Tıbbi ve aromatik bitkiler pazarı

Bu kategorilerdeki tüm ürünlerin 2017 ilk 6 ayındaki toplam satış değeri, 2016 yılının aynı dönemine göre yüzde 21 oranında arttı ve 861 milyon TL seviyesinde gerçekleşti. Haliyle bu rakamlar, izinli olarak piyasaya sürülen ve fatura kesilenlerin verisidir. Sektörde aktarlar, pazar yerlerindeki satışlar ve kayıt dışı verilerin büyüklüğü bunun bir kaç katı olduğu söyleniyor.

Bir de bu ürünlerin hammaddesi niteliğindeki tıbbi ve aromatik bitkiler pazarı var.

1990 sonrası bütün dünyada daha yaygın hale gelen ve tabiattan yabani olarak toplanılan bu bitkilerin artık kültürleri yapılıyor ve çok yaygın olarak üretilip, tüketiliyor. Coronavirus pandemisi ile birlikte tıbbi bitkilerin talebi katlanarak artmaya devam ediyor. Türkiye pazarının 3 milyar dolar olduğu tıbbi ve aromatik bitkilerin dünya pazarının da, 100 milyar doları aştığı öngörülüyor.

En çok kullanılan tıbbi ve aromatik bitkiler

Türkiye’de geleneksel tıpta en fazla kullanılan tıbbi ve aromatik bitkilerle ilgili bir hatırlatmada bulunayım: Kekik, adaçayı, defne, biberiye, kimyon, çörekotu, kişniş, rezene, çemen, kebere, defne, oğulotu, kırmızı biber, çöven ile resmi kanallarla önceden belirlenmiş miktarlar dahilinde olmak kaydıyla gölsoğanı (Leucojum aestivum), kandilkökü (Cyclamen hederifolium) ve kardelen (Galanthus elwesii) gibi yumrulu ve soğanlı bitkilerdir.

Gül, kekik, adaçayı ve turunçgillerin işlenmiş yada yarı-işlenmiş uçucu yağları ile morfin, oleoresin, reçine, absolü ve zamklar gibi ekstraktlar, ihracat listesinde yer alan tıbbi ve aromatik bitki ürünleridir.

Türkiye’de yetişen tıbbi ve aromatik bitkilerin yaklaşık 200 türünün dünyada pazar potansiyeli olmasına karşılık sadece 70-100 kadarı ihraç edilmektedir. Buna karşılık yurt içinde alım ve satımı yapılan tıbbi ve aromatik bitki çeşidi 350’yi bulmaktadır.

Gıda takviyelerinin etken maddeleri

Bu doğal ürünler, tarım sektörü ve kırsal kalkınma için büyük potansiyel sunuyor. Ancak, konu gıda takviyesi ve izinlere gelince, farmakolojik sorun çıkıyor: Her vadinin, her bölgenin ürünlerinin aktif ve etken madde oranları aynı değildir. Bu yönüyle hem hazırlanması hem sunulması ciddi sorunlara neden olabilir. Bir de, gıda takviyelerinde kullanılan etken maddelerin ithali de başka bir sorun oluşturabilir. Çünkü, bu etken maddelerin çoğu gıda kodeksinde tanımlanmamıştır. Aldığınız bir Çin propolisinin propolis olma ihtimali, yüzde 5’den fazla olmayabilir.

Böyle kapsamlı ve karmaşık bir ortamda, hangi gıda takviyesini kullanacağımız konusunda insanlar tereddütte kalabiliyor. Güvenilirlik konusu sadece takviyelerle de sınırlı değil, her türlü gıda ve pek çok gıda dışı ürün için de aynı kaygı taşınıyor.

Merdiven altı üretimlere dikkat!

Gıda takviyelerinin genelde kimyasal içeriği yoğun olduğunu belirten Murat Doğan, bir etken madde nitelenirken pek çok hammadde kullanılabildiğine dikkat çekiyor. Fiyat ucuz olsun diye halk sağlığını riske sokacak merdiven altı üretimler genelde bu riski taşıyorlar.

Güvenilirliğin önemli bir unsur olduğuna dikkat çeken Doğan, Türk Eczacılar Birliği bünyesinde bulunan ve iç denetimlerini kendilerinin yaptığı ürünler üreten Novagenix’in güvenilir gıda takviyesi üreticisi olduğunu hatırlatıyor. Üretici ve tüketicilere bu kurumsal adresi tavsiye ediyor.

Vitaminler doktor gözetiminde alınmalı!

Son dönemde vitamin kullanımı yaygınlaşıyor. Vitamin ihtiyacı için mutlaka bir hekime danışmayı tavsiye eden Doğan, tanıda eksikliği tespit edilen vitaminleri ve dozajları konusunda uyarıyor. Ona göre, bazen bir mandalina ve bir portakal yemek, C vitamini içeren bir takviye almaktan iyi olabileceğini ve bunu da bir doktorun belirlemesi gerektiğini vurguluyor.

Vitaminlerin bir çeşit kimyasal madde olduğunu hatırlatan Doğan, şunu da hatırlatıyor: Vücutta her vitamin farklı görev üstleniyor. Yüksek dozlar vücut organlarına ve işlevlerine zarar verebilir. İlaç kullanırsak etkileşim yapıp ilacın etkisini azaltabilir veya tersine etkisini artırıp olumsuz yan etkilere sebep olabilir.

Sahte mi, gerçek mi?

Son dönemde en çok karşılaştığım sorular, hangi gıda takviyesinin doğru, hangilerinin sahte olduğudur. Murat Doğan, konuyla ilgili şu bilgileri verdi:

İçerik ve etken madde güvenliği özellikle bitmiş, ürün üretilirken ve satışa sunulurken yapılan standart dışı uygulamalarda olabilir. İlaç etken maddeleri eklenip gıda takviyesi gibi satılabilmektedir. Genelde kutu üzerinde etken madde kısımlarında yazan ile şişe içerisine veya tablet içerisine aynı etken bulunmayabilir. Genelde dozlar arasında uyumsuzluk görülür. Son kullanım tarihi geçmiş ürünlerin etiketleri değiştirilerek, yeniden kutulama yapıldığını bile duyuyoruz.

Sahte vitamin takviyelerini gözle anlamak mümkün değildir. Fakat bazı ipuçları bize kuşku verebilir. Bu ipuçları; piyasada olacak ederinin çok altında satılması, internette satılırken eczanelerde bulunmaması, doktorlar tarafından önerilmemesi veya üretici adresi ile araştırıldığında üreticiye ulaşılamaması vb. Bazı ürünlerde üreticilerinin yeri de bulunamaz, resmi internet siteleri de yoktur.

COVID19 süreci, bize pek çok sosyal gerçeğin yanı sıra, sağlığımıza dikkat etmeyi öğretirken dengeli beslenmenin de yolunu öğretiyor. Gıda takviyeleri artık hayatımızın bir parçası olarak kalacak. Umarım en kısa zamanda gıda takviye standartları belirlenir de daha iç rahatlığı içinde tüketme imkanı buluruz.

Gıda takviyelerinin sadece sağlığımızla ilgili değil, Türkiye tarımının ve gıdasının da zenginliği olduğu unutulmamalıdır.

Bu yazı 3358 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum