DÜNYA ALEMİ BİR GÖLGELİKTEN İBARETTİR
Hüseyin Deniz

Hüseyin Deniz

Huzur Köşesi

DÜNYA ALEMİ BİR GÖLGELİKTEN İBARETTİR

14 Ekim 2025 - 13:14

DÜNYA ÂLEMİ BİR GÖLGELİKTEN İBARETTİR

Hazreti Peygamber bir hadisinde, "Dünya ile benim ne alâkam var. Ben, dünyada bir ağaç altında gölgelenip de bırakıp giden bir yolcu gibiyim." buyurmaktadır. Elbette dünya üzerinde yaşadığımız ve ahiret azığımızı biriktirdiğimiz bir güzargahdır. Dolayısıyla dünyayı sürekli kalacağımız bir mekan olarak görmeyip, nefes aldığımız sürece hayırlı işlerle meşgul olabileceğimizi bilmeliyiz.

İbni Ömer‘in rivayet ettiği hadis şöyledir. "Dünyada garip gibi yaşa, veya bir yolcu gibi ol" Kendini ölmeden önce kabir ehlinden say".

Kimsenin hak ve hukukuna el uzatma devlet mi malını aşanları yetim hakkı yiyenleri haksızlık ve adaletsizlik yapanları Cenabı hak Kur’an-ı Kerim Kerim’de bizlere birkaç üstüne ikaz ederek uyarmaktadır bunun bir örneğini de adaleti ile meşhur Hazreti Ömer yaşamıştır. Hz. Ömer bir gün hutbeye çıkmış. “Ey cemaat beni dinler misiniz?” diye sormuş. Cemaatten birisi ayağa kalkmış. “Hayır, dinlemeyiz. Son savaştan elde edilen ganimetlerden bana düşen kumaştan bir elbise çıkmadı. Oysa sana düşen kumaştan bir elbise çıkmış. Hutbede o elbiseyi giyiyorsun ya Ömer!” demiş. Bunun üzerine Hz. Ömer utanıp sıkılarak; “Bana düşen kumaştan da elbise çıkmıyordu. Oğluma düşen kumaşla bana düşen kumaşı birleştirip bir elbise yaptık. Onu ben giyiyorum!” diye cevap vermiş ve hutbeyi okumaya başlamış. 

Cemaatten kimse o sahabeye “Koskoca müminlerin emirine nasıl konuşuyorsun!” diye o sahabeyi tartaklamaya kalkmamış. Haklı her zaman haklıdır, haksız ise her zaman haksızdır, yeter ki davamızda haklı olalım kimsenin hakkına hukukuna tecavüz etmeyelim.

Bilinmelidir ki, her insan bir yolcudur. Ruhlar âleminden başlayan yolculuğu, anne karnına, dünyaya, çocukluk dönemine, gençlik çağına, yaşlılık hengamına, kabir ve derken cennet veya cehenneme kadar devam eden bir yolculuktur. Ama acaba insan, bu yolculuğunun ne derece farkındadır? İnsan kendini kabir ehlinden saymadıktan sonra, yani eskilerin; "Ölmeden evvel ölünüz" diye anlatmaya çalıştıkları husûsu, fiil ve yaşantıya dökmedikten sonra, şeytanın hile ve desiselerinden bütünüyle korunması, kurtulması mümkün değildir. Evet, insan nefsaniyet, cismaniyet itibariyle ölmelidir ki, vicdan ve ruh itibariyle dirilmiş olsun. Zaten her şeyi cesede bağlayanlar, cesedlerinin altında kalıp ezilmiş olan zavallılar değil midir?

Yaşadığın din senin dinin olan indirilen din değil de, uydurulan dinsel ve hayatını ona göre de yaşamışsanız, sonunda cennet beklemek abesle iştigaldır. Allah sonumuzu hayırlı eylesin son nefeste imanla Kur’an nasip eylesin hesabını veremeyeceğimiz kul hakkının her türlünden bizleri uzak eylesin

Araştırmacı ve İlahiyatçı yazar Hüseyin DENİZ

Bu yazı 71 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum