KURAN’Î VE İSLÂM’Î BİR HAYAT YAŞAYAMIYORUZ.
Kur’an ‘ a inanıyoruz ama ilişki kuramıyoruz
Malik bin Dinar:
“Ey Kuran ehli, Kuran kalblerinize ne ekti?..
Yağmur yeryüzünün baharı olduğu gibi, Kur’an da kalblerinizin baharıdır...”
Biz, Kur'ân-ı Azîmüşşan'ın kalbimizin baharı olduğunu, evvela Resûl-i Ekrem Nebiyy-i Muhterem (sav) Efendimizin bir duasından öğreniyoruz:
“Ya Rabbi, senin kulunum, hayatım senin elindedir, hükmün bende geçeridir. Hakkımdaki takdirin, lütfun, ihsanın ta kendisidir. Katında gizli saklı isimlerin, kendisi ile dua edildiği zaman asla geri çevirmediğin isimlerin hürmetine Kur'ân-ı Azîmüşşan'ı derdimin zehabı, gönlümün baharı eyle…”
Tüm dertlerin sıkıntıların çaresinin Kur'an olduğunu, bizi yenileyeceğini dirilteceğini iyileştireceğini bize öğretmiş oluyor.
Öyle bir kitap ki, dertlerin gidericisi ve gönlümüzün baharı. Düşünürsek aslında zaten emri ile ölüyor, hitabı ile diriliyoruz.
Tıpkı aynı mezarda ölülerin günü geldiğinde bir sedası ile dirilip kalkacağı gibi burada da hitaba mazhar olmak, dertlerimizi gideriyor ve ölü kalblerimizi diriltiyor. Yüzyıllarca toprak altında dönüşüp toprak olmuş bedenler, emri sedası ve seslenişi ile dirilip yeniden hayat buluyor.
Mesele intibak ve intikal edebilmek.
Malik bin Dinar’ın “Kur'an kalblerinize ne ekti?” sorusunu İbn Arabi’nin şu mısraı ile düşünmek gerek belki de:
“Kitabım benim zatımdan başka değil, anlayın,O’nun benzeri yok!..
Yayın bu bilgiyi gizlemeyin...”
Soru “Ey Kur'an ehli” diye başlayınca..
Kur'an'ı bilen okuyan anlayan tanıyan insanlar akla gelse de ben geniş anlamda kitaba iman eden, onu okumasa bilmese tanımasa da bir ön kabul ile onu baş tacı etmiş Müslüman kesimin daha geniş bölümüyle, bugünkü ortalama müminler için cevap aramaya çalışıyorum.
En iyi ihtimalle cumadan cumaya Yasin, Ramazan’dan Ramazan’a manasından habersiz mukabele okuyan ortalama müminlerden bahsediyorum.
Bu da bize toplumsal ya da ferdî hayatlarımıza baktığımızda, Kur'an'ı Kerim’le doğru ilişkiyi, olması gereken ortalama irtibatı kuramadığımız görülüyor.
İnanç ve itikat konumunda Kur’an başımızın üstünde olabilir ama, kapte olmadığı zaman bir anlam ifade etmez.
Her gün okunsa bile Kur'an’ı Kerim’le buluşamıyor, irtibat kuramıyor, hayatın merkezine koyamıyoruz. Neticede ya namaz kılmayan ya da Kur’an okumayan, okusa bile manasından habersiz kalabalıklar oluşuyor.
Kur'an'ı Kerim’den hepten habersiz olanlar bir yana, okuyup da manasından bihaber güruha bakınca insan ister istemez yoksa ilim bizden çekildi mi endişesine kapılıyor.
Her okuduğumda bir zaman kalakaldığım
Resulü Ekrem bir gün sahabesi ile birlikteyken, gözünü semaya çevirip:
“Bir zaman gelecek ki, ilim sizden alınır” buyuruyor.
Ensardan Zeyd İbn Lebid ra hayretler içerisinde:
“Ya Resulallah! Kur’an’ı Kerim elimizdeyken, biz onu çocuklarımıza öğretirken, ilim bizden alınır mı?” diye soruyor. Efendimiz Aleyhisselam:
“Yahudiler ve Hristiyanları görmez misin, onlar da Tevrat ve İncili güya okumuyorlar mı? Okuyorlar, lakin ondan hiç istifade etmiyorlar, onunla amel etmiyorlar.” buyurdu.
Düşünsenize okuduğumuz Kur'an, hayatımızın ve yaşamınızın içinde olmadığı zaman bir etkisi olabilir ilim ve hikmet’ten bahsedilebilir mi
Bana İmam Şafi’nin “Bir saatlik ilmi mütalaanın gideremeyeceği keder yoktur.” sözünü hatırlatıyor. Bugün bırakın sıradan vatandaşı, medrese hocalarının,hafızların, maalesef psikiyatristlerin kapısında kuyruk olduğunu görüyoruz.
Kur'an'ı Kerim’den yüz çevirmek, gerektiği kadar muhabbet ve mesai harcamamak dünyada ve ahirette mağlub ve muzdarib olmak için yeterlidir.
Kur’an buna şöyle cevap veriyor:
“Tarafımızdan sana bir zikir verdik. Kim ondan yüz çevirirse, şüphesiz ki kıyamet gününde o, ağır bir günah yükünü yüklenecektir. (Taha,104)Rivayet edildiğine göre “Öyle bir zaman gelecek ki, Kur’an’ı Kerim’in tesirinden, etkisinden uzak düşmenin sonucu insanların kalbleri harabeye dönecek, eskiyen dökülen elbiselere benzeyecekler. Bir daha ondan ne tat alabilecekler ne zevk…
Bu musibetten hangimiz beriyiz.
Cenab’ı hak Şûrâ Suresi 30’da şöyle buyurmaktadır: “Başınıza her ne musibet gelirse, kendi yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de çoğunu affeder.
Rabbim inandım deyipte inandığı yaşamayan azgın,sapkın,hattı aşanlar kişilerden eylemesin
Araştırmacı ve ilahiyatçı yazar Hüseyin DENİZ

YORUMLAR