SEN NEYMİŞSİN BE ABİ…
Hüseyin Deniz

Hüseyin Deniz

Huzur Köşesi

SEN NEYMİŞSİN BE ABİ…

16 Kasım 2025 - 20:49

SEN NEYMİŞSİN BE ABİ…

 Atalarımızın sözlerinden yola çıkarsak, oda aynen şu şekildedir:

“ Yere bakan masumiyetiyle yürek yakanlardan, kendileri görünüş olarak çok sakin birileri lakin..

“Sessiz atın tekmesi sert olur diye boşuna dememişler.

Dahasını da söylemek istiyorum:

“Gelen gideni aratır demişler’

demesine de,ben de buna biraz inanmış gibiyim 

Bunuda son yapılan kamuoyuna 

daklere edilmiş olan bir partinin il başkanlığı için yapılan çarşaf liste de birebir yaşadık.

 Ordu’da yaşanan bir aşk hikayesi vardır 

Buda Ordu’muza malolmuş bir türkünün ismidir.

Fakir,garip Mehmet ile zengin kızı Hacer’in birbirine olan aşkını hikaye akan bir türküdür.

“Ordu'nun Dereleri türküsü!

Bizimkisi de aynen böyledir kamu emeklisi bir memurum.

Belgelerimde geçmedi.

Aynen fakir Mehmet ile zengin Hatice’nin hikayesi gibi.

Bu devir,zengin yada yandaş devri olmuş,ağzınla kuş tutsa da inanki rağbet rağbet yok ve buna fırsat da vermiyorlar.

Özel görüşmemizde kendileri

benim dahlim olmayacak demişti.

 Ama maalesef başkent Ulubey olmuş

Aybastı‘dan hiç yok

Gelin bizler o meşhur türküyü hep beraber söyleyelim.

Ordunun Dereleri Aksa yukarı aksa 

Vermem seni ellere Ordu üstüme kalksa...

Oy Mehmed’in Mehmedim,

Sana küstüm demedim.

Beni sana geçmişler

Vallahi ben demedim!

kamu emeklisiyim, her şeyden önce eğitimliyim lakin çok ama çok üzüntülüyüm! 

 Doğru ayakkabısını giyininceye kadar yalan dünyayı dolaşırmış derler gerçekten bu doğrudur.

Peygamber efendimiz buyurdular ki ;Yalan yanlış beyanda bulunan,

Söz taşıyan dedikodu yapanlar cennete giremez"

Nemmamcılık yaparak, birisinin şerefiyle oynayanlar yuva yıkarlar asla cennete giremez.

 Biz dostumuzu da düşmanımız da çok iyi biliyoruz zamanı geldiğinde söylemesinide biliriz.

Sabreden derviş muradına erermiş derler.

Biz davasından vazgeçenlerden değiliz!

Ne diyorduk!

“Durmak yok yola devam,bu yolda elbetteki, gönül koyduklarımız oldu olmaya da devam edecektir.

“Eskiye rağbet olsaydı bit pazarına nur yağardı derler, demesine de bir bakalım,Eskisi mi, yenisi mi? 

Eskisine ne götürdü? Yenisi acaba ne getirdi veya ne  getirecektir bilinmez.

Bizde her şeyi zamana bıraktık.

Sokaklarındaki söylenenlere kulak verirlerse çok iyi olur derim.

Halkının nabzına bakılırsa, gerçek!

Bunu yaşanmış meşhur bir anıyla taşlandırmak isterim!

Günlerden bir gün babayla evlat açıkmış karınlarını doyurmak için sofraya otururlar.

Çok aç olduklarını beyan ederler.

Bu sefer evin hanımı aceleyle kaynayan çorbadan birer kase sofraya kor.

Çocuk hemen kaşığı çorbaya daldırır ve ağzına atar.

Bu sefer çorba kaynar olduğu için gözünden yaşlar akmaya başlar.

Baba evladına sorar?

Evladım neden durakladın ve neden agliyorsun ve iki gözünden neden yaşlar akıtıyorsun demesi üzerine.

Çocuk babasını yalan konuşur ve şöyle der!

Ey babacığım ölen abim aklıma geldi, keşke o da şu anda bizimle beraber bu sofrada olsalardı ne güzel olurdu ölen kardeşim için ağlıyorum der.

Baba bu sefer çok duygulanır ve o haliyle sofradaki kaynar çorbadan bir kaşık alıp ağzına atar,

Atar atmasına lakin babanın da ağzı ve dili yanar babanın da iki gözünden bu sefer onun da yaşlar dökülmeye başlar.

Çocuk babasına sorar?

Babacığım sen niye agliyorsun der?

Babası o hayırsız evladına!

Benim aslan parçası olan canım evladım öldü senin gibi  bir hayırsız evladım oldu da ona ağlıyorum der .

"Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna azmış..

Ben sizleri yüce Allah’ıma havale ediyorum!!!

Araştırmacı ve ilahiyatçı yazar Hüseyin DENİZ

 

 

 

 

 

 

Bu yazı 70 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum