BU İŞİN ŞAKASI YOK...!!
Reklam
Reklam
KEMAL VANLI

KEMAL VANLI

tokattan.com

BU İŞİN ŞAKASI YOK...!!

28 Nisan 2021 - 09:55

Geçtiğimiz gün gündeme getirdiğim, Erbaa'nın Koçak köyüne içme suyu taşıyan boru hattına yapılan sabotajla kimyasal karıştırılması olayı ile ilgili, Muhtar Nedim Hıdıroğlu ile konuştum...

 

Öncelikle bu konudaki fikrimi söyleyeyim...

Bir yerleşim yerinin içme suyuna yapılan kimyasal saldırılar, terör suçu olarak değerlendirilmeli...

Çünkü bu kitlesel bir suç...

 

Muhtar Nedim beyin anlattığına göre;

Sularına yaklaşık 3 yıl önce ilk saldırı yapıldığında durumu savcılığa intikal ettirmişler...

Konuyla ilgili bir soruşturma başlamış...

Jandarma içme suyuna kimyasal saldırı yapılan yerde inceleme yapmış...

Toprağın ıslak olmasından dolayı bir çok iz ile birlikte ... toprağı açmak için traktör kullanıldığını ve izlerini de tespit etmiş... numuneler almış...

Sonra davalı köy Esençay'da traktörler incelenmiş...

İncelenen traktörlerden birinin lastik izleri ve üzerindeki çamur ile, saldırı bölgesindeki çamur iz ve çamur numuneleri uyuşmuş...

Buna rağmen;  savcı yaklaşık 3 yıldır iddianame hazırlayıp dava açmamış...

 

Yaptıklarının yanlarına kar kalmasından cesaret alacak olmalılar ki; işte geçtiğimiz günlerde aynı alçak saldırı bir kez daha yapıldı...

Öyle geçerken; kimyasal atmak değil...

Özel planlayarak... bir işçilik yaparak toprağı kazdılar... Suyu taşıyan boru hattına ulaştılar... Boruya zarar verip, suya bir kez daha kimyasal karıştırdılar...

 

Diyelim ki; Verusa holding geldi yaylalarımıza çöktü...

Ormanlarımızı, topraklarımızı talan ederek siyanürlü altın madenciliğine başladı...

Bu türden bir saldırı da Verusa holding şantiyesine giden su borularına yapıldı...

Holding müdürü de gitti savcılığa suç duyurusunda bulundu..

Sizce ne olurdu...?

 

Soruyorum ne olurdu...?

"Saldırıyı bunlar yapmış olabilir" diye işaret edilen köyde neler yaşanırdı...?

 

Ama kimyasal madde saldırısı ile çoluna çocuğuna, sağlıklarına kastedilen godoman bir şirket değil ki..; gariban köylüler...

 

Mesela o Verusa'nın Erbaa'daki işbirlikçisi... kendisinin topraklarımızı işgale hazırlanan bu şirketle işbirliği yaptığını belgesiyle ortaya çıkarmam üzerine "ay ben zarar gördüm" diyerek savcılığa koşmuş, yaptığım gazetecilik faaliyetinden dolayı hakkımda suç duyurusunda bulunmuş, kaynağımı açıklamam istenmişti...

 

Savcılık, "gazetecilik faaliyeti suç değil... şirket ile işbirliğinizi gösteren belgeyi yayınlaması suç değil... bundan bir zarar görmeniz mümkün değil... gördüyseniz dahi, bu gazetecinin suçu değil... gazeteci kaynağını açıklamak zorunda değil" demedi...

Tak diye başlattı soruşturmayı...

 

Olsun başlatsın sorun değil de...; şu kaynağımı açıklamamı istemeleri epeyce dokundu...

Yıllardır bu memleketin en çok ses getiren gazetecisiyim... hiç mi tanımamışlar beni...

Ben en ufak bir sıkıntıda, kendimi kurtarmak için satar mıyım; bana güvenip belge bilgi verenleri... 

Veya şahsi menfaat için satar mıyım; memleketimi... insanlarımızı...

 

Ne yayınlamışım sonra; milli güvenliği ihlal eden bir belge mi...?

Ne kaynak açıklaması...?

Kaynak açıklayarak, bu saatten sonra; gazeteciliğin şerefini, namusunu ayaklar altına mı alacağım...?

Açıklamadım...

 

İşte aynı ilçenin, aynı adliyesinde iki savcılık soruşturması...; benim hakkımda dava açılacak mı merak etmeye de devam ediyorum bu arada...

 

Gerçi ülkenin içinde bulunduğu... siyasetin yargıyı bu kadar baskı altına aldığı ortamı dikkate alınca pek şaşırtmıyor bazı şeyler...

Sonuçta godamanların, şirketlerin, muktedir siyasetçilerin gazetecisi olmak ve bunun konforunu yaşamak yerine... ezilenin, mağdurun.. kısaca halkın gazetecisi olmayı tercih eden benim...

Kendi düşen ağlamaz...; katlanacağız..

 

Konuyla ilgili bir çok kişi yazdı aradı...

Erbaa kaymakamının Taşova ilçesinden olmasına dikkat çekilerek, Esençay'ın Taşova'nın bir köyü olmasından dem vuruldu...

Kaymakam beyin bu konunun üstünün örtülmesi için çaba sarf ettiğini iddia edenler oldu...

Ama ben ihtimal vermedim...

Çünkü; kaymakam bey yeni atandı.. bu mesele ise yaklaşık 3 yıllık mesele....

Asla böyle tehlikeli bir girişime de yol vereceğine de inanmıyorum...

 

Ama öte yandan; suç basit bir suç değil... kitlesel...

Aynı kitlesel suçun üçüncü kez tekrarlanmasını bekleyecek zaman değil...

Suçluların bulunup, ağır şekilde cezalandırılması...; olabilecek bu türden saldırı suçlarını caydırması açısından etkili olacaktır...

 

Bu yazı 622 defa okunmuştur .