Cemîl Coşkun yazdı: " Kalk oğlum, uyumak zenginlerin...
Reklam
Konuk Yazar

Konuk Yazar

Gündemin İçinden

Cemîl Coşkun yazdı: " Kalk oğlum, uyumak zenginlerin işi..."

25 Eylül 2024 - 18:25

Uyumak Zenginlerin İşi

           Hamide Coşkun, Anadolu'da bir kadın. Kadınlardan bir tanesi, benim annem. Rengini topraktan almış, toprak renkli kadın. Yedi çocuk doğurup, büyüten kadın. Doğum acısını, eline diken batmışların acısı kadar küçümseyen, evlat acısından başka acıyı önemsemeyen kadın.

          Yedi çocuklu kadın, bir kızını bebekken kaybetmiş. Üçü kız, üçü erkek altı çocuğu ve eşi ile meşe palamutu kadar inatla yaşama tutunmayı bir görev olarak algılamıştı. Bu özellikliğini eşine ve çocuklarına da bulaştırmıştı. Ancak , çalışma konusunda hiç kimse annemle yarışamazdı. Evde, her zaman en az üç inek ve yavruları beslenirdi. İnekler sağılacak, sütlerden yoğurt yapılacak, yoğurtlar yayıkta yayılacak,mısır tarlası ekilecek, biçilecek. Fındıklar, ilaçlanıp, budanıp, toplanacak. Evde yemek yapılıp, çamaşırlar elde yıkanacak. Annem için hiç de zor değildi. 'Zor' sözcüğü henüz annemin sözlüğüne girmemişti. Çalışırken  ve ibadet yaparken yüzünde aynı mutluluk vardı. Gözlerimle gördüm bunu.  Ev temizliği, odun toplama, soba yakma gibi küçük işleri saymıyorum. Bize kalan bu küçük işlerdi. Babam, karayolu işçsi olduğu için evde çok bulunmazdı. Sadece arada bir izne gelirdi o kadar. Gerçi izin günlerinde de tarla işleri yapardı, annemin elinden kurtulmak ne mümkün!
          Annemin bizi sabah erken kaldırmasına alışıktık. Bizim evde güneşle beraber uyanmak mecburi bir durumdu. Bu durumdan şikayet hakkımızı çoktan kaybetmiştik. Bir gece yarısı annem beni uyandırmaya gelmişti. 
          - Kalk, oğlum ay ışığı çıktı. Allah, bize yardım ediyor.
          Uykumun derinliği içinde anneme kızarak: 
          - Anne, gece ay ışığı çıkar, Allah geceyi uyumak için yapmış.
          - Oğlum, Allah yüzümüze güldü, kalk. Uyumak zenginlerin işi.
          Annemin, inadı karşısında hangi kanat kırılmamıştı ki? İstemeyerek de olsa kalktım. Ablalarım ve abilerim hep birlikte mısırlığa gittik, mısırları biçip, öbek yaptık. Bu sırada zaten sabah olmuştu. Hep birlikte aynı tabaktan sabah çorbasını içtik ve herkes kendisine düşen işlerin peşinde güne başladı. Ben inekleri otlatmak için yola çıkmıştım. Akşamlara kadar aklımda annemin cümlesi asılı duruyordu: 'Uyumak, zenginlerin işi.'

                                        Cemil COŞKUN

Bu yazı 287 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Son Yazılar