BERLİN'DE HAKİMLER VAR
Reklam
Necdet TOPÇUOĞLU

Necdet TOPÇUOĞLU

ŞİMAL YILDIZI

BERLİN'DE HAKİMLER VAR

20 Haziran 2020 - 00:47

Hukuk fakültelerinde ders konusu olan bu meşhur söz, 1750 yılında söylenmiştir. Almanya Prusya Kralı İkinci Frederick, Berlin yakınlarındaki Potsdam ormanlarında gezinirken, bir yel değirmeninin bulunduğu alçak bir tepe üzerinde durur. Adamlarına, burayı çok beğendim. Havadar ve güzel bir iklimi var. Yazlık sarayımın buraya yapılmasını istiyorum demiştir.
 
Kralın adamları, beğenilen alanda gerekli incelemeleri yapmışlar. Orada yaşlı bir değirmencinin işlettiği değirmen olduğunu görmüşler. Değirmenciye, Kral hazretleri buradan geçerken çevreyi çok beğendi. Buraya yazlık saray yaptırmak istiyor. Bu sebeple biz burayı değerinden fazla para vererek satın almak istiyoruz demişler. Değirmenci, burası benim mülküm satmıyorum. Kimse benden zorla burayı alamaz diye karşı çıkmış.
 
Kralın adamları huzura çıkıp, Krala bilgi vermişler. Efendim orada yaşlı bir değirmencinin işlettiği yel değirmeni var. Durumu izah ettik, değerinden fazla ödeyerek o araziyi satın almak istediğimizi söyledik. Ancak adamı ikna edemedik diye bilgi verirler. Kral sinirlenir, alın getirin şu adamı diye emir verir.
 
Değirmenci Kral’ın huzuruna getirilir. Kral, beyefendi siz yanlış anladınız galiba, ben orayı satın almak istiyorum der. Değirmenci, hayır efendim yanlış anlamadım. Ben adamlarınıza da orayı satmak istemediğimi söyledim diye cevap verir. Kral beyefendi inat etmeyin değerinden fazlasını vereceğim der. Değirmenci direnir.
 
Sen koca Kralsın, paran çok. Almanya’nın istediğin yerinden arazi satın alıp, sarayını kurabilirsin. Burası bana babamdan kaldı. Ona da babasından kalmış. Bende çocuğuma bırakmak istiyorum. Değirmen bahçesinde babamın, dedemin mezarları var. Bende ölünce onların yanına gömülmek istiyorum. Burası bizim aile ocağımız diye iddiasını sürdürür.
 
Kral sinirlenir ve ayağa kalkar. Sen benim Prusya Kralı olduğumu bilmiyormusun yoksa diye çıkışır. Ben sizin Prusya kralı olduğunuzu biliyorum. Ancak bende bu değirmenin sahibi Sans-souci’yim diye yanıtlar. Kral öfkeden deliye döner. Mademki benim kim olduğumu biliyorsun, o halde zorla alabileceğimi de biliyor olmalısın, bakalım o zaman ne yapacaksın diye uyarır.
 
Değirmenci hiç telaşa kapılmaz ve tarihe geçecek Düyanın her yerinde Hukuk ve Adaletin sloganı olacak ünlü sözünü söyler. ‘’Sen Kralsın ama, Berlin’de de Hakimler var.’’der. Kral adamlarına dönerek, halk artık bu adalet sistemine çok güveniyor, o mahkemelere artık kralın bile sözünün geçmeyeceğine inanmış. O da adamlarına tarihe geçecek şu sözünü söylemiştir. ‘’ Hiçbir güç, hiçbir siyaset, hiçbir iktidar, kral bile olsa adaletten üstün değildir. Hiç kimse adaletin üstüne çıkamaz.’’ Kral ikinci Frederich bu yel değirmeninin Prusya Krallığı durdukça korunmasını istemiştir.
 
Daha sonra Kral, sarayını değirmenin biraz aşağısında bir yere kurdurur. Saraya da değirmencinin isimi olan ‘’Sans-Souci Sarayı’’ adını verir. Günümüzde saray ve o yel değirmeni Adalet simgesi olarak, arka arkaya durmaktadır. Ne güzel bir adalet ki Kral ile değirmenciyi komşu ve dost yapmıştır.
 
Frederich Sarayın arka bahçesine çıktığında, değirmenci ona sıcak ekmek pişirdim göndereyim mi diye seslenir. Kralın da, Adalet her sabah bana, taze ve sıcak ekmek kokusuyla gelirdi, dediği söylenir. Gerçek adalet, güçlünün hukukunun değil, haklının hukukunun geçerli olmasıdır.
 
Yıllar sonra genç bir Osmanlı subayı olan Mustafa Kemal, Berlin’de bir davete katılır. Sohbet sırasında arkadaşlarına ‘’Berlin’de Hakimler var’’ sözünün hikayesini anlatır. Davetin sonuna doğru, arkadaşlarından ayrılarak bu adalet anıtını ziyaret etmeye gider. Adaleti öylesine içselleştirmiştir ki, genç Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda mahkemelerde, hakimlerin arkasına ‘’Adalet Mülkün Temelidir’’ yazısı yazılmıştır.
 
Belki bizim nesiller görmez ama, Cumhurbaşkanı ile bir değirmencinin komşu olabildiği, kamu gücü olan yasama, yürütme ve yargının kuvvetler ayrılığı prensibi çerçevesinde yeniden yapılandığı, demokratik hukuk devletini gelecek nesillerin görmesi en içten dileğimdir.
 
Bir gün devletin en üst makamının yaptığı hukuksuzluğa karşı, hiç telaşlanmadan büyük bir öz güvenle ‘’Ankara’da Hakimler var’’ var diyecek yurttaşların olması halinde, Türkiye’de adalete güven yeniden tesis edilmiş olacaktır. Bu konuda kan dolaşımı için kalp taşıyan değil, haksızlığa karşı durabilmek için yürek taşıyan hukukçulara ihtiyacımız vardır. Var olduklarına inanıyorum, bekleyip göreceğiz.
 

Bu yazı 1927 defa okunmuştur .