CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKUMET MODELİNİN EKSİKLİKLERİ...
Reklam
Necdet TOPÇUOĞLU

Necdet TOPÇUOĞLU

ŞİMAL YILDIZI

CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKUMET MODELİNİN EKSİKLİKLERİ GİDERİLMELİDİR

01 Haziran 2020 - 00:20

Başkanlık sistemi karşı olduğum bir model değildir. Ancak cumhurbaşkanının parti genel başkanı olduğu sistemin işlemeyeceği denenerek anlaşılmıştır. Daha bu sistem tartışılırken denge ve denetim mekanizmasının bulunmadığı, sistemin yürümeyeceği hususundaki görüşlerimi açıkça aktarmıştım. Hatta bu haliyle önümüze gelirse oy vermeyeceğimi de ifade etmiştim.
Artık bu sistemin bir yılı geride kaldığı için üzerinde konuşmak mümkündür. Denendi ve görüldü ki aksaklıklar uygulamadan kaynaklanmamaktadır. Aksamalar, sistemin mevcut Anayasa ile uyumsuzluğu ile kendi iç çelişkilerinden kaynaklanmaktadır. Bu sistem ile yola devam edilecekse milli mutabakat sağlanarak eksikliklerinin giderilmesi zorunlu görülmektedir.
 
Sistemin kurgusunda üç temel eksiklik dikkati çekmektedir. Bunlardan birincisi cumhurbaşkanı partili olmalı ama, parti genel başkanı olmamalıdır. Parti genel başkanı olduğu takdirde partisinin milletvekili listesini sıralamaya koyacağı için meclisin oluşmasında da belirleyici bir rol üstlenmektedir. Ayrıca bütün siyasi partilerin liderlerinin partilerinin milletvekili aday listesi üzerindeki belirleyici rolünün ortadan kaldırılması gerekmektedir.
 
Halen Dünyada mükemmel bir seçim sistemi bulunmuş değildir. Ancak, TBMM’nin ayrı bir kuvvet olabilmesi için, seçim sisteminin ‘’Dar Bölge Seçim Sistemi’’ olarak tercih edilmesinde fayda görülmektedir. Buna katılmayanlar, hatta aksini savunanlar olabilir. Onların da görüşlerine saygı duyarım. Bu seçim sisteminde Türkiye, çıkaracağı Milletvekili sayısı kadar bölgeye ayrılır. Her bölgeden partilerin adayları adaylıklarını koyarlar ve halkın seçtiği vekiller Meclise girmeye hak kazanır. Böylece doğrudan halk tarafında seçilen milletvekillerinin oluşturacağı Meclis, ayrı bir kuvvet olma imkanına kavuşmuş olacaktır. Bu sistemin, gücün liderlerin elinden, halkın eline geçmesi için bir yol olabileceği düşünülmektedir.
 
Türkiye’de her seçim öncesinde seçim sistemi ile oynanmaktadır. Bu çok sakıncalı bir yaklaşımdır. Bu sistemler seçim sistemi olmaktan çok, parti liderlerinin istedikleri kişileri sıraya koyarak, halka seçtirmeleri olayından başka bir şey değildir. Ayrıca iktidarda bulunanlar, hangi sistemin yönetimde kalmalarının devamını sağlayacaksa o sistemi getirmektedirler. Bu demokrasi açısından tehlikeli bir durumdur.
 
Üçüncü olarak yargı ayrı bir güç olmalıdır. Bunun sağlanabilmesi için, yargının kendi seçimini kendi içinde yapmalı ve dışarıdan bir müdahale olmamalıdır. Hukukun üstünlüğü ve adaletin sağlanması ancak bu şekilde mümkündür. Cumhurbaşkanı Yüksek Yargı mensuplarının atanmasında tek seçici olmamalıdır. Olduğu zaman yargının siyasallaşması kaçınılmaz hale gelir. Böyle bir sistem ile ülkeyi yönetmek imkansızdır. Sistemde denge ve denetim mekanizmasının olması için kuvvetler ayrılığı ilkesinin olması zorunludur. Yürütme, yasama ve yargı ayrı kuvvetler olarak yeniden yapılandırılmalıdır.
 
Bu üç temel sorun düzeltilmedikçe bu sistemin yürütülmesi mümkün görülmemektedir. Hükumet yürütme organı olarak icradan sorumlu olmalı ve milli iradenin temsilcisi olan TBMM tarafından denetlenmelidir. İcra organı olan hükümet meclise hesap vermelidir. Yargı ise tamamen bağımsız olmalıdır. Yeni Cumhurbaşkanlığı Hükumet Modelinde bunlar ortadan kalkmıştır. Halen uygulanmakta olan sistem getirilmeye çalışılırken devletin kuruluş ayarları bozulmuştur. Bir rehabilitasyon dönemi zorunlu görülmektedir.
 
Sorunun çözülebilmesi için ya belirtilen bu eksiklikler giderilmeli, yada güçlendirilmiş demokratik parlamenter sisteme geçilmelidir. Aksi takdirde gün geçtikçe devlet yapısı onarılamaz şekilde tahrip olmaktadır. Hukukun dışına çıkan, hukuk kurallarını uygulamayan, tam aksine fıkıh kurallarının uygulanmasını önceleyen yönetim biçimi, Türkiye’yi medeni dünyadan tamamen uzaklaştırır.
 
 

Bu yazı 942 defa okunmuştur .