KANAYAN YARA, KÖYLER BOŞALIYOR
Reklam
Necdet TOPÇUOĞLU

Necdet TOPÇUOĞLU

ŞİMAL YILDIZI

KANAYAN YARA, KÖYLER BOŞALIYOR

17 Mayıs 2020 - 00:04

Doğu Karadeniz Bölgesi kırsal kesiminin en talihsiz özelliği dağınık yerleşimin hakim olmasıdır. İnsanlar genellikle toplu yaşamı arzu etmektedir. Bu bir sosyolojik davranış biçimidir. Köy sosyolojisini ve köy insanının psikolojisini bilmeden sorunun çözülmesi mümkün değildir. Köylerin boşaltılması planı daha taşımalı eğitime geçilmesi ile başlamıştır. Eskiden köyde yaşayan insanlar, yaz mevsiminde köyde çalışırlar, köy işleri tamamlandıktan sonra çocuklarının eğitimi için şehre taşınırlardı.
 
Son yıllarda özellikle gençler köyde kalmak istemiyorlar. Köylerdeki sosyal yaşamın kendilerini mutlu etmediğini düşünmektedirler. Bu durum Türkiye’nin yanlış kentleşme politikasından kaynaklanmaktadır. İnsanlar ne istiyorsa kent merkezinde toplar ve orada bir çekim merkezi oluşturursanız, onların kente göç etmesini durduramazsınız. İnsanların ne istediğine bakalım. Okul istiyor, hastane istiyor, gençlere hitap eden kafeler istiyor. Her şeyden önce para kazanacağı güvenilir bir iş istiyor.
 
Halen izlenmekte olan sosyal politikalar üretimi olumsuz yönde etkilemiştir. Türkiye genelinde yaklaşık 22 milyon insan hiç üretmeden, sosyal yardım almaktadır. Bu sebeple tarım ve hayvancılık yapılmamaktadır. Sosyal yardımların üretime verilmesi gerekir. Ayrıca, tarımsal desteklerin tapuya değil, üretime verilmesi zorunludur. Uygulanmakta olan yanlış politikalar çiftçiyi üretimden caydırmıştır. Üretim girdilerinin fiyatları dövize bağlı olarak yükselmiştir. Girdilerin çoğu ithal ürünü olduğundan, döviz fiyatlarının aşırı yükselmesi başta mazot ve gübre olmak üzere bütün girdi fiyatlarını olumsuz yönde etkilemiştir. Çiftçinin ürünü üzerinde beş kalem girdi, tek kalem de gelir bulunmaktadır. Bu gelirin de üzerinde üç çeşit vergi vardır. Bu şartlar altında vatandaş haklı olarak üretimden kaçınmaktadır.
 
Hayvancılık konusunu da aynı şekilde değerlendirmek mümkündür. Köy yaşamı sona yaklaştıkça aile hayvancılığı da azalmaktadır. Yem fiyatları oldukça yüksektir. Ot sorunu hal olmadan et sorunu halledilemez. Damızlık temini konusunda ciddi sıkıntılar bulunmaktadır. Öyle bir mantık var ki, olmayanı ithal edelim mantığı ülkenin tarım ve hayvancılığını bitme noktasına getirmiştir. Halbuki bu ithal politikası ile başka ülkelerin çiftçileri desteklenmektedir. Maliyetler yüksek bile olsa üretimin her çeşidi ülkemizde istihdama katkı sağlamaktadır.
 
Buraya kadar sorunları dile getirmeye çalıştık. Bundan sonra sorunların nasıl çözeceğini söylemek gerekir. Özellikle Kara Deniz Bölgesinde planlı ve projeli olarak, dağınık yaşamdan merkezi köy yaşamına geçmelidir. Elbette bu geçişin bir anda olması beklenemez. Merkez köyler kurulup, insanların aradığı, uğruna kente göç ettiği her türlü sosyal imkanlar bu merkez köylerde hizmete sunulmalıdır. Merkez köylerde yaşamak şehirlerde yaşamaktan daha cazip olduğu takdirde, insanlar zaten kentler de yaşamayı tercih etmezler. Merkez köylerin kente ulaşımlarını modern yollarla sağlamak gerekir. Köyde üretilen sebze meyve ve hayvancılık ürünlerinin pazarlanması yine bu köylerde yapılmalıdır. Hiçbir yurttaş küçük üretimini kente satabilmek için üretim yapmaz. Ancak büyük ölçekli üretimlerin pazarlanması için kent merkezine gidilmektedir.
 
Merkez köylerde istihdam sağlayacak yatırımlar yapılmalı ve bu yatırımlara devlet desteği verilmelidir. Öyle bir açmaz içine girdi ki Türkiye, Merkez Köylere geri dönüş arttıkça bu defa kentler boşalacaktır. Bu politikaların uygulanması bir eğitim meselesidir. Türkiye bu konuda yetişmiş insan sıkıntısı çekmektedir. En kötüsü bu sorunların akşamdan sabaha çözüleceğini sanmaktır. Bu bir dönüşüm hareketi olmalı ve sabırla takip edilmelidir.
 
Türkiye son 15 yılda inanılmaz miktarda AVM yapılmasına ve açılmasına izin vermiştir. Bu durum, perakendeci sistemin tekelleşmesine yol açmıştır. Yaşadığımız pahalılıkların temel sebeplerinden birisi de budur. Şimdi bunu TANSAŞ’lar açarak düzene sokmaya çalışmak mümkün değildir.
 
Sistem hesapsız bir şekilde değiştirilmiştir. Gelinen bu aşamada işletilemediği görülmektedir. Türkiye sıradan vatandaşların anlayamayacağı kadar derinlikte bir sorunun içine savrulmuştur. Son günlerde Korona virüs sebebiyle köylerine kaçan birçok insan yapılan yanlışlıkları anlamaya çalışmaktadır. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak söyleminin arkasında yaşam biçiminin yeniden yapılanması bulunmaktadır. İnsanlar lüks tüketim ve israftan kaçınmak zorunda kalacaklardır. Tasarruflu yaşamak ve yerli malı kullanmak yeniden yaşam felsefesi haline gelecektir.
 

Bu yazı 1108 defa okunmuştur .