ÜLKEM İÇİN ENDİŞELİYİM
Reklam
Necdet TOPÇUOĞLU

Necdet TOPÇUOĞLU

ŞİMAL YILDIZI

ÜLKEM İÇİN ENDİŞELİYİM

20 Kasım 2021 - 00:00



 
 
Necdet Topçuoğlu
 
 
Ben her yeni yaşımı yeni umutlarla bekleyen fanilerden birisiyim. Yetmiş yaşına merdiven dayamış bir yurttaş olarak ülkem adına derin endişeler duymaya başladım. Yetmiş yaş yaklaşık olarak 25.550 gün demektir. Aklım erdiğinden bu yana yaşadığım her günde nelerle karşılaştığımı hatırlıyorum. Genellikle kendimle barışık yaşayan bir insanım. Ancak hayatımın hiçbir döneminde böyle bir rehin alınma görmedim. Ülkenin bütün insanları bir şekilde rehin alınmış durumdadır. Herkes durumun çok kötüye gittiğini görüyor ancak sesini çıkartamıyor.
 
 
Kötüye gidişin Cumhurbaşkanlığı Hükümet modeliyle başladığını bilmeyen yoktur. Hiç gündemde olmadığı bir dönemde bu modeli ülkenin gündemine Sayın Bahçeli getirmiştir. Birisi ben dindarım, diğeri ben milliyetçiyim diyen iki lider ülkenin yönetimini halkın oyları ile ele geçirmişlerdir. Alınan yanlış kararlarda hiçbir uyarıya aldırmadan inatçı bir tutum içinde yollarına devam etmektedirler. Devletin ne kadar kurumu varsa sadece adı kalmış, görev anlamında içi boşaltılmıştır. Kötüye gidişi önleyecek hiçbir devlet kurumu kalmamıştır. İnsanın aklı almıyor arkadaş, bu nasıl dindarlık, bu nasıl milliyetçiliktir.
 
 
Cumhuriyet Merkez Bankası’nın bağımsızlığı kalmamıştır. Banka Başkanının değiştirilme süresini takip edebilmek mümkün değildir. Ekonomi faiz döviz kıskacına sıkışmıştır. Müdahaleler sebebiyle kur ve politika faiz oranları arasında bir denge sağlanamamıştır. Politika faizi düşürüldükçe döviz kurları yükselmektedir. Bu durum adeta bir kazanç kapısı haline gelmiştir. Manipülasyon söylentileri her yerde konuşulmaktadır. En son alınan kararla politika faizi %15’e inmiştir. Ancak uzmanlar reel faiz oranının %-3’e düştüğünü ifade etmektedirler. Buna rağmen ekonomiye güven duyulmadığı için kimsenin yatırım yapmadığı görülmektedir. İzlenmekte olan bu ekonomik politika fakiri daha fakir, zengini daha zengin yaparak sosyal dengeleri alt üst etmiştir. Hatta etmeye devam etmektedir.
 
 
Kötüye gidişi görmek için kahin olmaya gerek yoktur. Hiçbir bilimsel altyapısı olmayan ‘’faiz sebep, enflasyon sonuçtur’’ iddiasını ispat etmeye çalışırcasına deneysel ekonomi politikası izlenmektedir. Sonuçlar olumsuz olmasına rağmen bu tutumdan vaz geçilmeyeceği açıkça ifade edilmektedir. Sistemden beslenen sözde ekonomistler ve kiralık kalemler ise, bu uygulamanın doğru olduğunu savunmaktadırlar. Durumdan rahatsızlığını satır arası sözlerle ifade eden görevliler ise ağır eleştirilere tabi tutularak, dışlanmakla tehdit edilmektedir. Nas ortadayken size, bana ne oluyor denilerek kararlara dini boyut kazandırılmaya çalışılmaktadır. Nas dinde geçerlidir. Halbuki ekonomi bir din değildir. Ekonominin kurallarını piyasalar belirlemektedir. İçinde yaşadığımız dünyanın kararlarından bağımsız davranarak sonuç alınması imkansızdır.
 
 
Söz konusu hatalı politikaların kısa ve uzun vadeli sonuçları kaçınılmazdır. Kısa vadeli olanların olumsuz etkilerini günlük hayatımızda, ödediğimiz faturalarda görmeye başladık. Uzun vadeli olan olumsuz etkiler henüz piyasalara yansımamıştır. Başka bir ifadeyle turpun büyüğü heybededir. Gıda güvenliği bir ülkenin beka sorunudur. Bilindiği gibi tarım uzun vadeli bir sektördür. Tarımsal girdilerden tohum, mazot, ilaç ve gübre ithalata dayalıdır. Döviz kurlarına bağlı olarak bu girdilerin fiyatları 5-6 kat yükselmiştir. Bu durumda çiftçinin üretim yapması mümkün değildir. Bunun sonuçları üretim sezonunun sonunda piyasalara yansıyacaktır. Hayvancılık işletmelerinden birçoğu ya üretimi durdurmakta, ya da işletmesini kapatmaktadır. İnsanlar yaşamak için zorunlu olan gıda maddelerine ulaşamazlarsa, esas tehlike bu noktada başlayacaktır.
 
 
Rahmetli Sakıp Sabancı’nın bir sözü vardı. Teşbihte hata olmaz. ‘’aç it fırın duvarı deler’’, ‘’aç insanların mideleri patlamaya hazır bir bombanın pimi gibidir’’ derdi. Ben, tarım sektöründe uzun yıllar hizmet vermiş bir bürokrat olarak bu tehlikeye dikkat çekmek istiyorum. Bunu ben söylemeyeceksem kim söyleyecek. Hükumet, yarından tezi yok tarım konusunda acil eylem planı hazırlamalı ve uygulamaya koymalıdır. Tarımsal üretime ait bütün girdiler %75 oranında desteklenmelidir. Oy toplama amacıyla yapılan bütün sosyal harcamalar, tarımsal girdilerin desteklenmesine yönlendirilmelidir. Odun, kömür olmadan hayatta kalmak mümkündür ama aç ve susuz yaşamı sürdürmek mümkün değildir.
 
 
Sorunlar görmezden gelinerek veya inkar edilerek ortadan kalkmaz. Tam aksine önlenemeyecek şekilde kronikleşir. Kimse Venezuela’da meydana gelen hiper enflasyonun yol açtığı açlık sebebiyle meydana gelen göçleri unutmamalıdır. Cumhuriyet tarihimizin en büyük ekonomik darboğazından, milletçe sağlayacağımız birlik ve beraberlik içinde çıkabiliriz. Bu konuda yönetenlerin komplekse girmesine veya muhalefetin fırsatçılık yapmasına gerek yoktur. Ülke yoksa sizlerin iktidarlarınız zaten yoktur. Önce elbirliği ile iktidar mücadelesi yapacağınız ülkeyi düzlüğe çıkarmak zorundasınız. Bu satırlar ne benim tatmin olma aracımdır, nede insanların hoşuna gitsin diye yazılmıştır. Bu satırlar okunduğunda uykularımız kaçmıyorsa, uyanık bile olsak uyumaya devam ediyoruz demektir. Çaresiz değiliz, çünkü çare biziz.
 
 


 
 



 

Bu yazı 444 defa okunmuştur .