Yöneticiliğin özü, oraya buraya koşturmak değil ! İşini takip...
Reklam
Reklam
Recep Bayraktaroğlu

Recep Bayraktaroğlu

[email protected]
  • Instagram
  • LinkedIn

Yöneticiliğin özü, oraya buraya koşturmak değil ! İşini takip etmektir...

28 Mayıs 2021 - 15:05

Eğer işinizde kurulu sistem işliyorsa, fabrikanızın bacası tütüyorsa ve size aşağıdan sorun gelmiyorsa o yöneticiye sahip çıkın ve onu ödüllendirin...

Konuyla ilgili orijinal bir iş hikayesine denk geldim. Hikaye Şöyle;
Zamanın birinde bir fabrika müdürü varmış. Oldukça başarılıymış. Ama kimse onun çok çalıştığını görmez, bu duruma şaşırırlarmış. Tabi fabrika sahipleri de haliyle bu durumdan hoşlanmazlarmış.

Her gittiklerinde müdürü odasında oturmuş sandalyesini cama doğru çevirmiş, fabrika bacasını izlerken bulurlarmış. Bu durum karşısında “bizim fabrika zaten tıkır tıkır çalışıyor bu müdüre ne gerek var?

Neden bu kadar para veriyoruz, bacayı izlesin diye mi?
” diye düşünürlermiş.

Bir gün dayanamayıp müdürün işine son vermişler. Daha az para isteyen yeni bir müdür almışlar. Yeni müdür tam istedikleri gibiymiş. Odasında oturmaz, sürekli koşturur birçok iş yapmaya çalışırmış.

Ama nedense 1 ay sonra fabrikada durumlar bozulmuş. Her şey birbirine girmeye başlamış.Ürünler hatalı çıkmaya başlamış.
Telaşla yeni müdürü kovmuş, eski müdürü işe almışlar. 1 ay sonra işler düzelmiş.

Gelip sormuşlar. “Sen tüm gün burada oturup camdan dışarı bakıyorsun. Diğer müdür hiç odasında oturmazdı. Ama sen ondan daha başarılısın. Bu nasıl oluyor? ” demişler.

Fabrika müdürü de “ ben tüm gün fabrikanın bacasına bakar dumanı izlerim. Eğer dumanda bir azalma olursa hızla aşağı iner sorunu çözerim. Duman normalse sorun da yoktur” demiş.
Bazen bir öykü çok şey anlatır. Yöneticiliğin özü burada saklı, duman takibinde…

Nedense yönetici sürekli çalışan kan ter içinde koşturan bir insan olarak görülür. Ya da işverenler böyle görmekten hoşlanıyorlar.

Yönetici çok koşturmuyorsa, çok çalışmıyor diye düşünülüyor. Ama işin aslı farklı.

Zamanın birinde bir fabrika müdürü varmış. Oldukça başarılıymış. Ama kimse onun çok çalıştığını görmez, bu duruma şaşırırlarmış. Tabi fabrika sahipleri de bu durumdan hoşlanmazlarmış.

Her gittiklerinde müdürü odasında oturmuş sandalyesini cama doğru çevirmiş, fabrika bacasını izlerken bulurlarmış. Bu durum karşısında “bizim fabrika zaten tıkır tıkır çalışıyor bu müdüre ne gerek var?

Neden bu kadar para veriyoruz, bacayı izlesin diye mi?” diye düşünürlermiş.

Bir gün dayanamayıp müdürün işine son vermişler. Daha az para isteyen yeni bir müdür almışlar. Yeni müdür tam istedikleri gibiymiş. Odasında oturmaz, sürekli koşturur birçok iş yapmaya çalışırmış.

Ama nedense 1 ay sonra fabrikada durumlar bozulmuş. Her şey birbirine girmeye başlamış.Ürünler hatalı çıkmaya başlamış.
Telaşla yeni müdürü kovmuş, eski müdürü işe almışlar. 1 ay sonra işler düzelmiş.

Gelip sormuşlar. “Sen tüm gün burada oturup camdan dışarı bakıyorsun. Diğer müdür hiç odasında oturmazdı. Ama sen ondan daha başarılısın. Bu nasıl oluyor? ” demişler.

Fabrika müdürü de “ ben tüm gün fabrikanın bacasına bakar dumanı izlerim. Eğer dumanda bir azalma olursa hızla aşağı iner sorunu çözerim. Duman normalse sorun da yoktur” demiş.
Bazen bir öykü çok şey anlatır. Yöneticiliğin özü burada saklı, duman takibinde…

Nedense yönetici sürekli çalışan kan ter içinde koşturan bir insan olarak görülür. Ya da işverenler böyle görmekten hoşlanıyorlar.

Yönetici çok koşturmuyorsa, çok çalışmıyor diye düşünülüyor. Ama işin aslı hikayede de görüldüğü gibi hiç de öyle değil...


Hikaye için teşekkürler
Mustafa Akpınar

Bu yazı 1135 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Son Yazılar