Din sosyolojinin konusuna girer. Sosyoloji, sosyal bilimlerin anasıdır. İnsan ve toplum davranışlarını inceler. Konuları geniştir. Hukukun sosyolojisi vardır. Ekonominin sosyolojisi vardır. Siyasetin sosyolojisi vardır. Din sosyolojisi vardır.
Din sosyolojisi, DİNİ anlayışın ortak yönlerini aşağıdaki gibi açıklıyor.
1. Her dinde mutlaka bir TAPILAN vardır. Türkler Tengri diyor. Araplar Allah diyor, Yahudiler Rab diyor, Kızılderililer Ulu Manitou diyor……
2. Her dinde tapınak vardır. Kilise, Sinagog, Mabed gibi. İslam dininde tapınak kavramı yoktur. Cami, cemden gelir. Toplanma yeri anlamınadır. Ancak sosyoloji, camiyi tapınağa dönüştürmüştür.
3. Her dinde İBADET ETME usulü ve esası vardır. Zerdüşler namaz kılar. Hristiyan teslis yapmadan ibadete başlayamaz. Müslüman namazdan önde abdest almak zorundadır. İbadet için Hristiyanın yıkanması dahi gerekmez. Yahudi ise temiz olmak zorundadır. Yahudi yemek yemeden önce dahi, elini yıkamak zorundadır.
4. Her dinde, aracı-ruhban bir sınıf vardır. İslam böyle bir sınıfı kabul etmez. Ancak sosyolojinin bu kuralı islamı etkilemiş ve kendine özgü din adamları sınıfını oluşturmuştur. Şıhlar, şeyhler, tarikat liderleri, maaşlı imamlar, mollalar ve Ayetullahlar gibi.
5. Her dinde, mükafat ve cezalandırma kuralı vardır. Yahudi, rabbın emirlerine uyacak, rab da ona içinde bal ve süt akan bir memleketi verecek. Müslüman KURAN hükümlerine uyar ise cennet ile mükafatlandırılacak. Hristiyan baştan cenneti hak etmiş. Hristiyanın günahlarını Hz İsa çarmıha gerilerek ödemiş…..
6. Her dinde mucizler vardır. Hz Musa asası ile denizi yarmış, Hz İsa ölüyü canlandırmış, Hz Muhammed burak ile miraça çıkmış..
7. Her dinde kutsal mekan kavramı vardır. Süleyman mabedi, yahudi için kutsaldır. Hristiyan Kiliseyi tanrının evi olarak görür. İslamiyette kutsal mekan yoktur. Allaha mekan tayin edilemez. Ancak sosyolojinin kuralından İslamiyet kendini kurtaramadı. Sıradan müslüman, Kabeyi Allahın evi olarak tanımlıyor. Camiyi kutsallaştırıyor.
8. Her dinde kutsal zaman vardır. Kutsal zamanlar, bayram olarak kutlanıyor. Toplumsal dayanışmanın artamsını ve sosyal ilişkilerin tazelenmesini olanaklı kılıyor. İslamiyette kadir gecesi dışında kutsal zaman yok. Ancak sosyolojinin etkisiyle kandiller oluştu. Kandil günlerinde insanlar birbirleri ile dayanışmaya giriyor.
9.Her din “insanın kendi kendini kontrol etmesine” olanaklı kılıyor. Günah der öldürmez. Günah der çalmaz, rüşvet almaz, teraziyi düzgün tartar. Günah der yalan yere şehadet etmez….
10. Din ile toplumu idare etmek kolaydır. Babil Kralı Hammurabi, aynı zamanda baş rahiptir. Firavun aynı zamanda tanrının yer yüzündeki temsilcisidir. Papa, tanrıyı temsil eder. Halife, din devletinin başıdır.
11. Her dinde toplumsal kurallar vardır. Bunlar, insanın eylem alanını toplum yararına sınırlıyor. Toplu yaşamak için düzen kuruyor. Yaşam biçimini belirliyor.
12. Her din kendinden olmayanları dışlar ve aşağılar. Bu nedenle, dinler kendilerinden olanlar için birleştirirci, olmayanlar için ayrıştırıcıdır. Bu kural sadece dinler için değil, aynı dinin mezhepleri arasında da geçerlidir.
13. Dinler birbirinin etkisinde kalmıştır. Dünyada egemen üç dinin kökeni Hz. İbrahime dayanır. Hz İbrahim ise Sümerli bir rahibin oğludur. Bu nedenle, semavi dinlerin kökeni SÜMER Medeniyetine dayanıyor. Önce SÜMER din anlayışı var. Onu Yahudilik takip ediyor. Hristiyanlığın kurucusu Hz İsa yahudi andan doğmuş bir yahudi idi. Yahudi Halkına özgü Yahudiliği tüm insanlığa yaymanın bedelini çarmıha gerilerek ödedi. Hristiyanlıktan 612 yıl sonra gelen İslamiyetin, yüzde 90 oranında Tevrat şeriatını içerdiği görülüyor.
14. Din ile bilim çatışır. Nedeni, din kurllarının değişmez oluşundan kaynaklanıyor. Halbuki değişim genel kuraldır. Her şey değişir. Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir. Bilim değişimlerdeki sonucu matematiğe bağlar. Bu nedenle, din adamları matematikten nefret eder. Bilim ilerledikçe din geriler.
15. Din ile toplumun gelişmesi çatışır. Toplum geliştikçe, din kuralları işlerliğini kaybediyor. Din kurallarının egemenliği tarımsal üretim aşamasına özgüdür. Toplum sanayi üretim aşamasına geçince, din kuralları ile idare edilemiyor. Önce doğal hukuk, dini şeriattan ayrılıyor. Devlet idaresinde LAİK anlayış egemen oluyor.
Şinasi KARA
YORUMLAR