EMPERYALİZM TARIMSAL ÜRETİMİ SEVER
Reklam
Reklam
Şinasi KARA

Şinasi KARA

Ekonomi,Tarih ve Gündeme dair

EMPERYALİZM TARIMSAL ÜRETİMİ SEVER

21 Kasım 2021 - 18:34


Bir yıl içerisinde üretilen mal ve hizmetlerin parasal değeri, milli geliri oluşturur. Milli gelir içerisinde üç önemli sektörel üretim vardır. Üretim;  tarım, sanayi  ve hizmetler sektöründe gerçekleşir. 

İleri sanayi toplumlarında, sanayi üretimi ulusal hasılanın yüzde 40 ına kadar ulaşıyor. Hizmetler sektörü yüzde 65 leri buluyor. Tarım ise, yüzde 3 ler civarında. Amerika dünyaya mısır, soya ve biftek satar, tarımsal üretimin Amerikan ulusal hasılası içerisindeki yeri yüzde 3 leri geçmez. 

Türkiyenin ulusal hasılası içerisinde tarımsal üretimin yeri yüzde 5 civarındadır. Gerisi, hizmet ve sanayi sektöründe gerçekleşiyor.

-Türkiyede, tarımsal üretimi  2 misline çıkarsanız, ekonomik büyümeye katkısı; 0,05 x 2 x 0,05 =   0,05 i geçmez. İşin özeti, tarımsal üretimdeki artış ile ekonominizi büyütmeniz imkansıza yakındır. 

-Tarımsal ürün ile sanayi ürünleri ticareti yapıldığı zaman, ticaret hadleri aleyhinize işler. Basit bir anlatımla, bir cep telefonu için  bir tır buğday vermeniz gerekiyor.

-Tarımsal üretimin üçüncü bir çıkmazı daha var. Tarımsal üretimde çok üretmek, daha çok gelir anlamına gelmez. Zira, tarımsal üretim arttığı zaman, fiyatı düşüyor ve fakat satılan miktar fazla değişmiyor.

Tarımsal ürünün uluslararası ticarette getirisi yok mertebesinde, fazla üretmenin getirisi yok mertebesinde, ekonomik büyümeye katkısı çok düşük.  Buna rağmen, tarımsal üretim savunuluyor. Savunma gerekçesi GEREKLİLİKTEN kaynaklanıyor. Tarımsal üretim gereklidir. 

Bu gereklilik, ülkenin tüketeceği tarımsal  ürün ile sınırlıdır.  Yurt dışına satmak amacıyla, tarımsal üretim yapmak tam anlamıyla, emperyalistlerin işine yarıyor. 

Emperyalistler sömürgelerinde  plantasyon kurdular ve tarımsal üretimi oralarda yapıyorlar. Hollandanın ulusal hasılası tarımsal üretim ağırlıklı. Tarımla gelişti diye savunulur ama, sömürgelerde üretilen muz, kahve, çay ve kakaonun Amsterdamdan dünyaya satıldığı göz ardı edilir.

Emperyalistler, sömürge ülkeleri ile yetinmiyor. Bizim gibi,  ülkelerde tarımsal üretimi destekleyerek, ürünü bedavaya  kapatıyor.  Fındıkta bunu yaşıyoruz.  Ferrero şirketi  Mühendisler istihdam etmiş, fındık üretimini artırmaya çalışıyor. Zira, fındık üretimi arttığı zaman, fiyatı düşüyor.  

Ordu'da yılda 150 bin ton fındık üretilir. Şu anda, 2,2 dolara kilosu satılıyor. Ordunun fındıktan geliri 330 milyon dolar.  Ordunun nüfusu 750 bin civarında. Fert başına Orduda fındık geliri  440 dolar. Sömürge ülkelerinden daha düşük. Ordulu birey, 440 dolar ile  bir yıl geçinmesi imkansız. Başka gelirleri sayesinde Ordulu  hayatını idame ettiriyor.  Fındık  üretimi tam anlamıyla, Batının sömürge ülkelerindeki gibi,  plantasyon üretimine dönüştü. Ordulu farkında, göç ediyor. 

Yurt dışına satılacak, narenciye-zeytin yağı-kuru üzüm- kuru incir-tütün üretiminde de farklı bir durum yok. Yurt dışına satmak amacıyla yapılan tarımsal üretim, ülkenin aleyhine işliyor. Kaynak israfından başka bir işe yaramıyor.

Yurt dışına satış yapmak üzere tarımsal ürün üretiminden vaz geçmemiz şart oldu.  Zira, tarımsal üretime ayırdığımız emek-sermaye ve toprak tamamen  zayi oluyor. Tarımsal üretimi, ülke tüketimine eşitleyecek şekilde, tarımı yeniden organize etmemiz  gerekiyor.  Tarımsal üretim gerekli ve fakat  zenginlik getirmiyor.

Kaynaklarımız sınırlı. Emperyalistler sınırlı kaynaklarımızı, boş yere tarımsal üretime harcatmayı beceriyor. Keban barajına harcanan para ile,  dünyanın en büyük uçak fabrikası  ve otomotiv sanayi kurulurdu. Türkiye dünyaya uçak satardı.  

Türkiye   başarılı olmak istiyorsa, uçak üretmeli.  Milli otomobil üretmeli. Bilgisayar üretmeli. Cep telefonu üretmeli. Savunma sanayi ürünleri üretmeli. Çip  üretmeli. İlaç ve  Tıbbi malzeme üretmeli. Yazılım sektörünü desteklemelidir. Saydığım sektörlere yönelik eğitimi yeniden dizayn etmelidir.   Kaynaklarını, boşa harcama lüksü yoktur. 

Ancak, emperyalizm ve uşakları boş durmuyor. Kaynakları getirisi olmayan tarımsal kesime aktarmayı başarıyor.  Farkına varmadan, bazı kişiler bu oyuna alet oluyor.

Alet olanlar gereklilik ile ekonomik verimlilik arasındaki farkı ayırt edemiyor.

Şinasi Kara

Bu yazı 352 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum