YAŞANMIŞ HİKAYE
Reklam
Reklam
Şinasi KARA

Şinasi KARA

Ekonomi,Tarih ve Gündeme dair

YAŞANMIŞ HİKAYE

27 Ekim 2021 - 09:09



Sabah saat dokuz. Sabit telefon sürekli çalıyor. Genellikle ben açarım. Açtım. Üsküdar Emniyetinden polis memuru olarak kendini tanıtan şahıs, Birnur Hanımı arıyor. 

Ben eşiyim, söyle dedim. ''Efendim Birnur  Kara hakkına bir dosya var, numarası .... Vatan Caddesine gitmesi gerekiyor''  demez mi. Aldı beni bir merak. 

Birnur Hanım, melek gibi kadın. Herkes ile iyi geçinir. Ağzından kötü söz dahi çıkmaz.  Önce, birisi dalga geçiyor diye telefon konuşmasını Birnur Hanımdan sakladım.  Doğru, Üsküdar Polis Merkezine gittim. Arayan Polisi buldum. Meseleyi öğrendim. 

Birnur Hanım, internette bir yazı paylaşmış. Yazıyı soruşturuyorlar. Okudum. Müfettiş gözü ile inceledim.  Yazıda suç unsuru yok.  Cumhurbaşkanı hakkında eleştiri içerikli bir yazı. 

Olayı yumuşatarak Birnur Hanıma anlattım.  Vatan Caddesindeki polis merkezine gittik. Park yeri yok. Uzak bir yere, arabayı park edebildik. Yürüyoruz, ama benim sol bacak tekliyor. Bu yaşta bu muamele ile karşılaşmak gerçekten, insana zulüm geliyor. 

Onun ''Ben yalnız giderim senin gelmene gerek yok'' diye ısrarına rağmen merkeze kadar, otura kalka yürüdüm.  Birnur Hanımı yalnız bırakamam.

Tahkikatı yapan genç bir polis. Kibar. Bacağımın ağrıdığı fark etti. Sandalye getirdi. Eski bir Bakanlık Müfettişi olduğumu öğrenmiş, son derece saygılı davranıyor. Meseleyi açıklamasını istedim.
 ''Efendim,  AKP liler bir ekip kurmuşlar, internette Cumhurbaşkanı hakkında söz söyleyenleri tespit ediyor ve haklarında şikayette bulunuyorlar. Biz de soşturuyoruz, Birnur Hanıma birkaç soru soracağım''

Ananın adı, babanın adı, doğum tarihi, adresi, bilgisayar pin nosu, bu paylaşım sana mı ait....vs. sordu, kayda aldı. Çayımızı içtik. Memur ''savcılıktan size davetiye gelecek'' diyerek yolcu etti.

Yaz gelmiş Ayvalıka gideceğiz, postacı kapıda. Tanıyor. ''Şinasi Bey, Birnur Hanıma mahkemeden tebligat var, burayı imzalaması gerekiyor''  dedi. Tebligatı aldım ''AĞIR CEZA MAHKEMESİNDEN'' geliyor. Kan beynime fırladı. Müfettişlik tecrübesi  var. Ne olduğunu hemen anladım. Cumhurbaşkanına hakaretten dava açılmış. 

Tebligatı sakladım. Birnur Hanıma ''önemli değil, imzala, postacı gitsin'' dedim. Dava gününe kadar Birnur Hanıma hiç bir şey söylemedim. Konuyu, avukat ayarlaması için damada açtım. İkimizden başkası bilmiyor. 

Dava gününe kadar Birnur Hanıma söylemedik.  Avalıkta  yazım üzüntü ile geçti. Birnur Hanım üzüntümü fark ediyor. ''Bacağım'' diyorum. 

Dava gününden bir gün önce ''İşim olduğundan bahisle, İstanbula gitmemiz gerektiğine''  Birnur Hanımı ikna ettim.  Dava günü, Adliyede işimiz var diyerek, onu yanıma alıp Anadolu Adliye Sarayına gittik. Adliyenin kapısında durumu ona anlattım.  Damat, Avukatı önceden ayarlamıştı. Mahkeme kapısında buluştuk. 

Duruşmaya ben de katıldım. Kabus gibi. Birnur Hanım gibi bir melek kadın, Ağır Cezada yargılanıyor. 

Savcı ve hakimin  tutum ve söylemlerine itiraz ettim. ''BERLİNDE HAKİMLER VAR MI''  diye sordum.  Kadın Hakim. ''Ne Berlini, burası İstanbul, sen de kimsin, Kovit var,  konuşursan dışarı atarım'' diye bana çıkıştı. 

EYVAH... diye içimden geçirdim. Belli ki, Alman Kralına karşı gelen değirmencinin hikayesini okumamışlar.  

İddia makamının söylemleri esas alındı. Birnur Hanıma hapis cezasını anında verdiler. ADALET diye bağırdım. Savcı ayağa kalktı ''Bir kelime daha söylersen, seni mahkemeye hakaretten tutuklarım'' dedi. Polis memuru, yanıma geldi.  Hazır bekliyor.

Adliyeden perişan vaziyette çıkıyoruz. Avukat ''Üzülmeyin, Yargıtaya itiraz edeceğim'' diyor ama, kimin umurunda. Adalet konusunda, tüm değer yargılarımız allak bullak oldu. Ülkeye olan inancımız kökünden sarsıldı.

Fazla uzun sürmedi, Yargıtaya yapılan itirazımız kabul görmedi. Aynen onaylanıp geldi. 

50 yıllık evliliğimiz döneminde, ağzından tek bir kötü kelime çıkmayan Birnur Hanım, internette basit bir paylaşım yaptı diye ceza aldı. 

Sosyolojide bu konuyu biliyoruz. KORKU İMPARATORLUĞU  kurmak. Ancak, korku nefreti de beraberinde getiriyor. 

Makyevelli ''Nefret edilen prensin, iktidarını sürdüremeyeceğini'' söyleyeli  500 yıl oldu. Belli ki, birileri bu sosyolojik  kuralı bilmiyor.

Şinasi Kara

Bu yazı 417 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum