HER ŞEHRİN KENDİNE GÖRE AYRI BİR RUHU VAR
Reklam
Ümmiye YILMAZ

Ümmiye YILMAZ

Şafak Türküsü

HER ŞEHRİN KENDİNE GÖRE AYRI BİR RUHU VAR

11 Ocak 2021 - 12:57

İnsanlar gibi şehirlerinde ruhu var. Kimisi ormanlarla sarpa sarmış bir bütünlükte gizlenirken kimisi dalgaların köpüklerinde yaşam bulmaya çalışıyor.
Heleki İstanbul'sa mevzu bahsi geçen şehir; Alımlı bir kadının gözlerindeki hüzün gibi tarih kokuyor.
Her şehir farklı bir gizemi beslerken bağrında, sokak taşlarında binlerce anıya ev sahipliği yapabiliyor.
Aslında şehirlerin ruhu insanlarınkinden çok da farklı değil hatta benzer yanları bile olabiliyor. İnsanın elif gibi dimdik durduğu zamanların da, şehrin mezarlıklarından uzanan selvi ağaçları da aynı duruşla durmaya çalışıyor.

Hıçkırarak insan ağlarken, şehirde ise kasvetli bir yağmur yağmaya başlıyor. Birbirlerine eşlik edercesine yağmur ve gözyaşı buğulu bir camda buluşabiliyor.İnsan ölümlüdür. Gün gelir yüz senelik bir ömrün bir kısmında ölünür. Şehirler ise ölüleri bağrında saklarlar.
Şehir ve insan ortak bir benzerlikte buluşamadığında bile birbirini tamamlarlar. İnsan ve şehir kavramı; aslında birbirinden ayrılmamaya yemin etmiş iki sevgiliden farklı değildir.
Ölümü, ölümsüzlüğü mesela en güzel Çanakkale anlatır. Gezdiğiniz her bir toprak parçasının altında ölümsüz yatanların ruhlarını da oraya gittiğinizde hissedersiniz.

Orada sadece şehrin ruhu değil içinde yaşayan ya da önceden yaşamış insanların ruhları da peşinizi bırakmaz.Birde mutlu insanlar gibi mutlu şehirler vardır. Ne olursa olsun onların keyfi hiç bozulmaz. Elma şehri Amasya mesela her zaman hem kendi mutludur hem de elma şekeriyle çocuklara mutluluk dağıtır.
Charls Dickens sayesinde mutlu bir şehir olan Paris'i sevmişizdir. Her şehrin kendine özgü bir hikâyesi de vardır. Bu hikâyeleri bazı yazarlar öyle güzel anlatırlar ki o şehri gidip tekrardan görmek istersiniz.

Gördüğünüz ya da yaşadığınız bir şehir ise neden daha önce bu güzelliği fark edemedim diyerek hayıflanırsınız.Ankara'yı; Ahmet Arif "Karanfil Sokağı "adlı şiirinde belki de içindeki hasret ve şehre duyduğu aşkla daha bir başka anlatır.
Halide Edip Adıvar'ın Sinekli Bakkal kitabında İstanbul bir başka manidar anlatılır. Mehmet Akif istiklal marşında Çanakkale'yi herkesten farklı ,muhteşem bir dille betimlemiştir.Haşmet Babaoğlu "Bir Şehri Sevmek" makalesinde Venedik'i anlatır. Ama öyle böyle değil o anlatırken siz sokaklarında gezdiğinizi düşünürsünüz.

Tekrardan o şehre tutulduğunuzu hissedersiniz. Hiç gitmemiş olanlar ise bu şehre karşı meraklanırlar, hep akıllarında bir gün gideceklerine dair planlar yapmaya başlamışlar.Haşmet Babaoğlu makalesinde bu güzel şehri ; "Sonra bir şey oldu! Bir çarpışma ardında haz, sonra Venedik'e tutuldum.

Çok güçlü bir duygu bu. Uzaktayken onun gündoğumlarını ve batımlarını hayal ediyorum. Bir de seslerini. Vaperottoların homurtularını, valiz tekerleklerinin tıkırtılarını, Ahşap panjurların açılırken çıkardıkları gıcırtıları ve yakındaki kafeteryadan gelen Espresso tabaklarının çınlama seslerini..." sözleriyle tasvir etmektedir.
Alman klasik ekolünün yüz akı olan bir başka şehirde periler kenti diyerek anılmaktadır.
Weimar; piyano sesi ve periler kenti olarak ünlenmiştir. Goethe uzun ömrünün tam 50 yılını geçirmek için buraya gelmiştir. 19'uncu yüzyılın büyük delisi Nietzsche ise bu şehri kendisine ölmek için seçmiştir.
Prag ise katedralleriyle ve Rönasansdan kalma yapılarıyla ismini duyurmuştur. Benim en çok merak ettiğim kentlerden biridir.

Prag'ın diğer anıldığı isimler ise "Masal Şehir", "Altın Şehir", "Doksanların Sol Bankası", "Şehirlerin Anası" ve "Avrupa'nın Kalbi" gibi isimlerle de anılır.

Bu yazı 2733 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum