Reklam

YERLEŞİM ALANLARININ BELİRLENMESİ.... VE BELİRLEYENLERİN SORUMLULUKLARI....

Sn. Turan Ateş Bey'in "YERLEŞİM ALANLARININ BELİRLENMESİ.... VE BELİRLEYENLERİN SORUMLULUKLARI...." başlıklı makalelerini siz değerli okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.

YERLEŞİM ALANLARININ BELİRLENMESİ.... VE BELİRLEYENLERİN SORUMLULUKLARI....

Sn. Turan Ateş Bey'in "YERLEŞİM ALANLARININ BELİRLENMESİ.... VE BELİRLEYENLERİN SORUMLULUKLARI...." başlıklı makalelerini siz değerli okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.

YERLEŞİM ALANLARININ BELİRLENMESİ.... VE BELİRLEYENLERİN SORUMLULUKLARI....
11 Şubat 2023 - 20:38

KAMUOYUNA....                                                                                      

                     YERLEŞİM  ALANLARININ  BELİRLENMESİ....

                                   VE  BELİRLEYENLERİN  SORUMLULUKLARI....

        Ülkemizde; Eski Yerleşim yerlerine göz attığımızda;  SERT Zeminli  Alanlar...Genel olarak; Tarıma elverişli olmayan ve toprak altı taş- kaya  olan yerlerdir.
      Dağ Yamaçlarıdır....
     Eski Tarihi Harabelere bakalım...Hepsi de ; Tarım Yapılmaya uygun olmayan alanlardır. Akdeniz Bölgesinin Narenciye ve Pamuk Tarlarına Konutlar yapılarak; Yerleşim alanları kurulmamıştır.
      Anadolu'nun  eski Tarihi Kentlerine bakalım....Dağ yamaçları...Taşlık-Kayalık Tarım yapılamayan yerler....
     Tarihi HARABELERİN bulunduğu bölgeler; Tarıma uygun olmayan yerlerdir.
      Çünkü; SERT Zeminler zorunlu olarak tercih edilmiştir.
      17 Ağustos 1999 Depreminde; Bir TOPLU KONUT KOOPERATİFİ; Sakarya' da iki değişik Bölgeye Üyeleri için TOPLU Konutlar yapmıştır.
       Konutların bir grubu; SAKARYA Nehri havzasında....DEPREM ile YERLE BİR olmuştur....
       Diğer Grubunki ise; Sakarya Üniversitesi Güzergahında Kısmen Dağ Yamacı....Deprem de sıvaları dahi bozulmamıştır.
     Aynı Toplu konut Kooperatifi ....Aynı malzeme...Aynı Müteahhit ve İş yapan teknik ekip.... Ama ...ZEMİN.....
      Yerle bir Olan Konutların Zemini; yoğurt gibi....Manda Yoğurdu da değil...İnek yoğurdu gibi zemin üstüne yapılmış konutlar.... Ayakta kalan bina kalmamış....
       DÜZCE-SAKARYA- Kısmen KOCAELİ.....Mısır, patates ve pancar tarlaları....Sakarya nehri havzası....Yani Tarım Arazisi...Doğa, İnsanlara; " BENİ, yapıma özgü olarak tasarruf et..." diyor...
     17. Ağustos 1999 Depreminde en çok  sıkıntıları SAKARYA Halkı yaşadı. Çünkü; Şehir Kurulmaması gereken alan...
     Yalnız; TOYOTO Fabrikası....Ziraat Bankası Binaları hiç bir zarar görmedi.
    Çünkü; JAPONLAR, TOYOTO Fabrikasına Teknolojiyi kullandılar...
    Ziraat Bankası; Radyal temel ve çelikasyon sistemi kullandı...
     İŞ Bankası binası yer ile bir oldu... Çünkü; Kiriş-kolon keserek; binanın sistemi ile oynadılar....
      Çarşı içinde Tespitler yapıyorum....İŞ Bankası binası yakında bir 4 katlı eski İş Hanı ayakta...Mahalli bilen Yaşlı Kişi; "  Bu Binanın temelinde 100 tane AHŞAP Kazık çakılı...Kazık üzerindedir..." dedi.
    Eskiden RUMLAR Yapmış....Kızak tabir ediliyor...Bataklık içinde...Kazıkların üzerine Bina oturtulmuş....
       Sakarya 'da OVA Kapsamında kalan tüm yeni  yapılar  yer ile bir olmuşlar...Zemin...Tarım alanı...
       İşte; Yerleşim AŞANLARINI Belirleme bir BİLİMSELLİĞİ gerektirir...ZEMİN ETÜTLERİ....Yapılmayan alanlar....Temel hiç atılmıyor....Duvarların etrafı dolgu ile dolduruluyor....
       Burada; BÜYÜK HATA ve İHMAL; Mahalli İdareler olan BELEDİYELERİNDİR...
      Sakarya'da 17 Ağustos DEPREMİ sonrası ; SAKARYA BELEDİYESİ MECLİS ÜYELERİNİ Meslekleri açısından irdeledim. Hepsine de  Haziran-1999 Yerel Yönetim Seçimlerinde SEÇİM HAKİMİ olarak da MAZBATALARINI Ben verdim...
       40 tane Belediye Meclis Üyesinin 30 tanesi; İNŞAAT SEKTÖRÜNDE görevli...Mütaahid ve Yakınları...Yanında Çalışanlar... Emlakçı, Yap-satçı, İnşaat Şirketinde Mühendis.... İnşaat Ustabaşısı...
      İMAR-İNŞAAT KOMİSYONLARI bu kişilerden....
      Ne yazık ki; BELEDİYE Meclislerinin bu kadroları; C. savcıları8nın Sorgulamalarından geçmez, değil; Soruşturma için gelinmez. İdari Safhada çözüm bulunur...
         xxxxxxx
    İnsanlarımıza acı veren ve büyük ekonomik  kayıplar yanında; İnsanları yaşamdan alan veya  sağlıklı yaşamını engelleyen  DOĞA Olayına ı; DEPREM - ZELZELE denir.
      Deprem kelimesinin sözlük anlamı ise; YER KABUĞUNUN DERİN KATMANLARININ  KIRILIP  YER DEĞİŞTİRMESİ ve YANARDAĞLARIN PÜSKÜRTME  Durumuna geçmesi nedeni ile oluşan SARSINTIDIR. Bu DOĞA Olayını inceleyen de SİSMOLOJİ denen bilim dalıdır.
      Dünyamız bir GEZEĞENDİR. Bu Gezeğen tahmini olarak;4-5 milyar yaşındadır ve Soğuma sürecini de tamamlayamamıştır. Dünya henüz tam soğumamıştır. Dünyanın dışında soğuyan  KATMAN Bir Kabuk bulunmaktadır. Soğuyan ve sertleşen KABUK; 100 Km. kalınlığındadır. Dünyanın büyüklüğü ile kıyaslandığında bu kabuk küçük kalır. Ve Dünyanın çapına göre de incedir.
      Soğuyan ince kabuk ile SIVI olan alttaki -MARİNO- tabakası üzerinde yüzer gibi  durmaktadır. SOĞUMA sırasından merkezden dışarıya KAÇAK ISI,  DIŞ KABUKTA Basınç  oluşturmaktadır. Bu durumda ısı akımının  HOMOJEN olarak dağılmaması nedeni ile  YER KABUĞU Farklı gerilimlere uğrar. Bu safhada da Kırılarak, parçalanarak bölünür. Uzun asırlarca  sürede   devam eden bu parçalanma sonucunda; YER KABUĞUNU farklı  farklı büyüklüklerde  veya parçalara benzeteceğimiz  TEKTONİK LEVHALARA Ayrılmaktadır. Birbiri ile ilişki halinde olan bu levhaların üzerinde KITALAR ve OKYANUSLAR  bulunmaktadır.
       Bu TEKTONİK Levhalar ISI farklılığından dolayı birbirlerini sürekli İTİP-ÇEKERLER ve SIKIŞMALAR oluşur. Bu Levhaların hareketi de çok yavaştır. Bir yılda; ancak milimetre  ebadındadır. Birbirleriyle olan göreceli hareketleri nedeni ile  LEVHA sınırlarında oluşan gerilimler  PERİYODİK olarak da artar.
       Sonunda;  LEVHA Sınırlarında oluşan gerilimlerde yavaş yavaş artmaktadır. Böylece LEVHA Sınırlarında FAY  HATLARI olarak adlandırılan daha zayıf kenarlarda  Ani KIRILMALAR ve Yırtılmalar- DEPREMDİR....    
      Depremin kaynağında  açığa ÇIKAN ENERJİNİN  bir ÖLÇÜSÜ ve ŞİDDETİ ise; Depremin Yapılar ve insanlar üzerindeki etkilenmesi de bir ölçüdür. FAY üzerindeki kırılma noktasının  genişlemesi, bölgedeki kayalar üzerindeki  BASINÇ Durumuna göre değişiklik gösterir. Gerçekten kırılma evresi , çatlak  kayaların yeterince  basınç görmediği  bir bölge ile karşılaştığında  sona erer.  FAY Düzlemi üzerindeki kayma sırasında bir kırılma  boyunca kayaların sürtünmesinden ve ufalanmasından  bir ENERJİ yayılır. Bu anda da SİSMİK Dalgalar harekete geçer. BÜYÜK BİR DEEPREM TEK BAŞINA OLUŞUR.  Çoğu kez de kısa uzantılarla devam eder. Şiddetli bir darbenin ardından yeniden oynatılmış, parçalanmış tabakalar, dengeye ancak , ŞİDDETİNİ Git gide  Kaybeden sarsıntılardan sonra kavuşabilir.
      Merkezi yüzeyde olan Depremler, en çok zarara neden  olanlardır.  SARSINTI le Ortaya çıkan toplam ENERJİNİN ; büyük çoğunluğu; dünyaya yayılır.
       ARTÇI DEPREM; Ana Depremi izleyen  daha KÜÇÜK olan sarsıntılar dizisidir. Bunun belirli bir süresi yoktur. Ana Depremden sonra;  Artçı Depremler bir ay- iki ay gibi sürer.
                    xxxxx
     17 AĞUSTOS 1999 Marmara Depremi  büyük acılar bırakmış idi; bu Deprem daha büyük ACILAR bırakacaktır.
      Ben; 17 AĞUSTOS MARMARA DEPREMİ; mal ve can kayıplarına neden olurken ; İnsanlarımıza da büyük DENEYİMLER kazandırırken bazı şeyleri de öğretti ve deneyimleri de kazandırdığı düşüncesindeydim.
      Yanılmışım!....Deprem Bölgesindeki MAL-CAN kayıpları da gösteriyor ki; DEPREME KARŞI HAZIRLIKLI ve  bilinçli BİR toplum OLMADIĞIMIZ ORTAYA ÇIKTI.
       GEÇMİŞTEKİ 17 AĞUSTOS Depremi, insanlara; alınması gereken önlemlerin neler olduğunu da öğretemedi.
         Ülkemiz bir DEPREM Ülkesidir .Depremle beraber yaşayacağız. Beraber yaşamayı ve doğanın getirdiği kuralları da öğreneceğiz. Bunu da; Günlük Yaşamımıza  dönüştüreceğiz.
  
    Ülkeler  toprakları üzerinde yerleşim alanlarını  kendileri belirler.
Ancak bu BELİRLEME işlemi; Bilimsel Veriler ölçü alınarak belirlenir.

Bu haber 384 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum