Hırant’ın kardeşi Ohannik Bakır ile geçtiğimiz Şubat ayında yaptığım şifahi görüşmelerden ve bana yazdığı mektubundan çıkardığım bir özeti bu vesileyle sizlerle paylaşmak istiyorum.
“….Ordu ilinin sevilen sayılan önemli simalarından Hrant Bakır 1932 yılında Ordu’da doğmuştu. Ordu halkıyla özdeşleşmiş Hrant Bakır, uzun yıllar Kabadüz ilçesine bağlı Çambaşı Yaylası’nda yaşamış bakır ustası Vartan Bakır’ın oğluydu. Hırant ustanın babası Vartan Bakır ise altı kardeşlerdi. Vartan ustanın annesi Marisa Hanım ise Ermenice ’de “fer” denilen tahtadan yapılmış bir tezgâhta yer paspası türünden kilimler örerdi. Büyük dede Ohannnes Musayan Efendi de seyyar bir çerçiydi. Ohannes Efendi kasabadan tedarik ettiği iğne iplik türünden öteberileri köylerde takas usulü yağ, peynir, yumurta, yün gibi ürünlerle değiştirip Ordu’daki esnaflara satardı.
1915 yılındaki Ermeni tehcirinden etkilenen Ohannes Musayan’ın ailesi de hasbel kader dağılıyor. Vartan Bakır Sivas’ın Gürün kazasına kadar gidiyor ve orada bir aileye evlatlık oluyor. Gürün kazasında bu ailenin yanında tam 10 sene kalan Vartan Usta 1925’de 19 yaşında doğduğu Ordu toprağına geri dönüyor ve Sivas’taki yaşantısı bitiyor.
O yıllarda kentin ileri gelen hayırseverlerinden ve Ordu’ya ilk matbaayı getiren Harut Erman’ın babası Ermeni Karnik Efendi tehcir sürecinden sonra Ordu’ya sağ salim geri dönen ailelere elinden geldiğince yardım ediyor, gençlerle ilgileniyor, mağdur insanlara kol kanat geriyordu. Vartan Bakır’ın perişan halini gören Matbaacı Karnik Efendi onu yukarıdan aşağı yeni kıyafetlerle güzelce giydiriyor, sonra cebine de harçlık olarak dişe dokunur bir para verip, bir hafta gezip dolaşıp moral bulmasını söylüyor. Karnik efendi bir hafta sonra Vartan Ustayı Harutyum Artun’un babası bakırcı Mıgırdıç Ustaya götürüyor. Vartan, bakırcılık sanatını Mıgırdıç ustanın yanında öğreniyor.
Vartan Ustanın eşi Meline Hanımefendi de Ordu’nun zamanında en ünlü semercisi olan Karnik Kapusuz’un torunu olarak Ordu’da dünyaya gelmişti.1915 yılındaki Ermeni tehciri sırasında üç buçuk yaşında iken onu Taşbaşı mahallesindeki Vali Konağında yaşayan bir Rum ailenin yanına bırakmışlardı. Zor yılların ardından anasız babasız büyüyen Meline Hanım ile kimi kimsesi olmayan Vartan usta akrabaların vasıtası ile 1932 yılında evlenirler. 1933’lerde ilk çocukları Hırant, dört sene sonra da Ohannik, daha sonra da sırayla kızlar Heranus ve Madlen Ordu dünyaya geliyor.
İlerleyen yıllarda bakırcılık mesleğinde hayli uzmanlaşan Vartan Ustanın aynı yıllarda Zaferi Milli mahallesindeki iki katlı evlerinde ut sesleri geliyordu. Çünkü Vartan ustanın eşi Meline Hanım çok güzel ut çalardı, müziğe çok yetenekliydi. Müzik aletinin tellerinden çıkan seslerle kimseden öğrenmeden kendiliğinden notayı öğrenen Meline Hanım uduyla birlikte söylediği duygusal ezgilerle bir türlü kimselere anlatamadığı mazisini sanki dile getirirdi.
Çocuklardan en büyüğü Hırant İsmet paşa İlkokulunu bitirip Ordu orta mektebine başlamıştır. Peşinden sırayla Ohannik ve diğerleri tahsil hayatlarına devam ediyorlardı. Hırant okulda okurken çok parlak bir öğrenciydi ve her sene iftiharla dolu karneyi neşe içinde babasına getirirdi. Ama Vartan Usta çocukların fazla yüksek tahsil yapmasına karşı çıkardı. “Okuyup da memur mu olacaksınız? “ diye Hırant ve Ohannik’in bakırcılık mesleğiyle yetişmeleri ve iyi birer zanaatkâr olması için yanında istihdam eden Vartan Usta Sırrı Paşa caddesinde karşılıklı iki bakırcı dükkân açmıştı. Vartan Usta ortaokuldan sonra Hırant’ı güğüm, tencere vb. bakır mamullerin satıldığı işyerinin başına koymuştu. Arkasından Ohannik’i de bakırların kesildiği, imalathaneye yerleştirmişti. Vartan usta her sene kışın peşinden bahar gelince daha durmaz, Sırrıpaşadaki iki dükkânını da kapatır, yanında çalıştırdığı usta ve çırakları alıp, Çambaşı’daki dükkânını açardı. 4-5 ay Çambaşı yaylasında kalan Bakırcı Vartan Usta ve ekibi Ordu’ya işyerlerini açmak için fındık mevsiminde geri dönerlerdi.
1940’lı 2. Dünya savaşı yıllarında Hırant Bakır dört defa Balıkesir, Adana gibi birçok yerde değişik zamanlarda farklı nedenlerle askere alınır. Hırant her askere gidişinde savaş yıllarının garip bir uygulaması olarak mavi kaputlu amele olarak nafıa hizmetlerinde yollarda çalıştırılır. 1950’li yıllarda Ordu’da Vartan usta ve oğulları Hırant ve Ohannik bakırcılığa devam ederler.
1960’lara kadar Ordu’da ikamet eden Hırant ve Ohannik daha geniş hareket alanı bulabilecekleri İstanbul’a taşınmaya karar verirler. Gelecek planlarını İstanbul’da şekillendirmeyi planlayan küçük kardeş Ohannik , Ordu’dan aldığı bir otomobili ile İstanbul’a gider v orada kendine yeni bir hayat kurar. Vartan ustayı ve onun kurduğu bakırcılık düzenini Ordu’da bırakan Ohanni’in daveti üzerine abisi Hırant da İstanbul’a gelir. Topkapı’da akrabalarının yanında kalan Hırant ve Ohannik kardeşler Taksim ile Beyazıt arasında dolmuşçuluk yapmaya başlarlar. Dolmuşçuluk mesleğinin kendilerine göre olmadığını anlayan Ohannik bir süre sonra Eti Bisküvilerinin İstanbul içinde satış işine girişir. Ohannik daha sonraları abisi Hırant’ı da Trakya bölgesine dağıtımından sorumlu olarak işin içine katar.
1965 yılında tanıştığı Zabel Hanımla da evlenen Hırant Bakır’ın Ara ve Aret adında iki erkek evladı olmuştur. İlerleyen yıllarda Besler Bisküvilerinden daha iyi şartlarda teklifi alan Ohannik ve Hırant kardeşler 20 sene civarında gıda pazarlamacılığına devam ederler. Daha sonra 1970 yılında Ohannik Bey ile Lusin Hanım İstanbul’da evlenirler, bu mutlu evlilikten Maral ve Neri adlı iki kız çocukları olur. 1980’li yıllarda iyice yaşlanan Vartan usta ve eşi Meline Hanımı da İstanbul’a yanına getiren Ohannik Merter’de Hırant’da Kurtuluş’ta birer ev alırlar.
Ordu’daki geçmiş yıllarını bir türlü unutamayan Hırant Bakır, Ordu’da kalan ailesini, Çambaşındaki çocukluk yıllarını anmak için gözyaşlarıyla her fırsatta doğduğu toprakları gelip gidip ziyaret eder. Ailenin büyükleri Melina Hanım, 73 yaşında Vartan Bakır da 79 yaşında 1985-86 yıllarında peş peşe vefat ederler.
Hrant Bakır son röportajında Ordu ile ilgili olarak “…Eşim ve gelinim Ordulu olmamasına karşın hepsinin içine Ordu sevdasını aşıladım. Oğullarım ‘nüfusumuzu İstanbul’a aldıralım’ diyorlar, fakat ben de diyorum ki ‘ben öleyim ondan sonra aldırırsınız. Ordu’yu çok seviyorum. Ben Orduluyum, memleketime canım feda olsun …” diye sevgisini dile getirmişti…”
Hrant Bakır da 2018 yılının Nisan ayında 86 yaşında İstanbul’da hayata veda etti. Küçük kardeş Ohannik Bakır’da İstanbul’da torunlarıyla birlikte hayatın son baharını yaşamaya devam ediyor. Ölenlerin toprağı bol olsun, ışıklar içinde uyusunlar. Hayatta yaşayanlara da sağlıklı ve mutlu yıllar diliyoruz.
KAYNAK: Ohannik Bakır ile yapılan şifahi görüşmeler, 21 Şubat 2020-İSTANBUL
BİR ORDU SEVDALISI OLAN HRANT BAKIR’IN HİKÂYESİ…
Bugün Hırant Bakır’ın ölüm yıldönümüdür… Hrant Bakır ve ailesi hakkında yazılı bir hayat hikâyesi ölümünden sonra ilk kez benim tarafımdan araştırılıp detaylı biçimde kaleme alınmıştır.

19 Nisan 2020 - 23:53
Bu haber 2728 defa okunmuştur.
YORUMLAR