Reklam

Çömçeli Gelin Efsanesi

Bizim çocukluğumuzda çiftçiler, ekin mevsimi geldiğinde önce gökyüzüne bakarlardı. Her ne kadar radyolarda hava durumunu dinlemişler ise de öngörüde bulunurlardı, tohumu toprağa vermeden evvel. Beklenirdi, yağmurun toprağı ıslatıp tav haline getirmesi için.

Çömçeli Gelin Efsanesi

Bizim çocukluğumuzda çiftçiler, ekin mevsimi geldiğinde önce gökyüzüne bakarlardı. Her ne kadar radyolarda hava durumunu dinlemişler ise de öngörüde bulunurlardı, tohumu toprağa vermeden evvel. Beklenirdi, yağmurun toprağı ıslatıp tav haline getirmesi için.

Çömçeli Gelin Efsanesi
07 Nisan 2021 - 09:27



Günlerce endişeli bekleyişler başlardı. Tarla tohum atmaya hazırlanırdı. “Aah! Bir de yağmur yağsa” derdi çiftçiler.
İşte öyle kurak günlerde biz köy çocukları devreye girer, “Çömçeli Gelin”le yağmur duasına çıkardık. Çünkü masum çocukların yaptığı duaların kabul olacağına inanılırdı. En çok da çocuklar temizdi yeryüzünde...
Annelerimizin kocaman ahşaptan çömleklerini alır, onlara birde basmadan çocuk fistanı giydirilirlerdi. Çubuklardan el-ayak yapar, başın beyaz yemeni bağlar elimize tutuştururlardı.
Bütün köy çocukları toplanır kapı kapı dolanır, yağmur yağması için hep bir ağızdan aynı tekerlemeyi söyledik:
“Çömçeli gelin ne ister? Bir kaşıcık yağ ister. Yağ olmazsa bal olsun, benim ustam sağ olsun.”

Evleri bir bir dolaşırdık. Çocukları sevinçle karşılarlardı. Kimisi para kimisi de yumurta veya başka yiyeceklerinden verirlerdi. Ama hiç kimse boş göndermezdi. Gönüllerinden ne koparsa elimizdeki torbalara koyarlardık. Hatta bulgur, un, yağ gibi erzak dahi verilirdi.

Bizler o evlerden ayrılırken de arkamızdan su serperlerdi. Biz çocuklar da “Yağmur yağıyor kaç, kaç, kaç....” diye koşar, bütün köyü dolaşırdık ki bir an evvel yağmur yağsın diye. Çocukların düşleri, hayalleri, kendileri kadar özgürdü. Kimse korkmazdı bir birilerinden.
Olsa da o günlerin korkuları bugünkülerine benzemezdi.
Elbete vardı korkular...
Gök gürüleyip de şakır şakır yağınca yağmur, toprak mis gibi kokar, “Elim Sende” oynardık yağmurun altında. Islanırdı saçlarımız yağmur sularından. Islanan saçlarımız daha çok uzayacağına ve gür olacağına inanırdık.
Bahar geldi ya tohum toprağa düşer ya toprak yeniden canlanır yeniden yeşerirdi her yan ya...
Yeter ki çocuklar oyun oynaya bilsinler özgürce, korkmadan...
Çömçeli gelin meselâ!..
Bu resim için alternatif metin açıklaması yok


 
Yavuz ŞEN

Bu haber 1009 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum