Reklam

EĞİTİMİMİZİN DÜNÜ ve BU GÜNÜ...

Sn. Turan Ateş Bey'in "EĞİTİMİMİZİN DÜNÜ ve BU GÜNÜ..." başlıklı makalelerini siz değerli okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.

EĞİTİMİMİZİN DÜNÜ ve BU GÜNÜ...

Sn. Turan Ateş Bey'in "EĞİTİMİMİZİN DÜNÜ ve BU GÜNÜ..." başlıklı makalelerini siz değerli okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.

EĞİTİMİMİZİN DÜNÜ ve BU GÜNÜ...
21 Eylül 2022 - 19:44

KAMUOYUNA......



       Mustafa Kemal ve Arkadaşları Kurtuluş Savaşı sonrası Cumhuriyetin ilanı sonrası; Ülkedeki Eğitimi ele almışlar....
      Atatürk kara tahtanın başına geçerek Latin Harflerini tanıtmış....Şehir merkezlerinde yeni harflere göre hızlı bir eğitim başlatılmış....
      Ama....Kırsal Bölgeler.....Hiç eğitim verilmemiş....Askerliğini  Çavuş olarak yapanlardan seçmeler yapılarak, belirli bir süre Eğitilerek EĞİTMENLER yetiştirilip, köylere Okuma-Yazma öğretmeleri için gönderilmiş....Köylerde Halkevleri ve Halkmektepleri açılmış....
    Ama ...Yine yeterli olmamış....Merhum Hasan ALİ YÜCEL Milli Eğitim Bakanı-Maarif Vekili- olmuş...Almanyada beraber eğitim gördükleri arkadaşı Merhum İsmail HAKKI TONGUÇ'u İlköğretim Genel Müdürü yapmış...
    TONGUÇ'a Anadolu Köyleri Eğitimsiz...Eğitimini üstlendirmiş...
TONGUÇ, önce köye gidecek EĞİTİMCİYİ yetiştirmeyi hedeflemiş....KÖY ENSTÜTÜLERİNİ Bölgesel olarak açmış...Ve Köylerden kız-erkek öğrenci toplatmış...Okulları Şehir merkezi dışında -köylerde açmış...
    Bu çocuklara 5 yıl Enstütülerde Bilimsel ve pratiğe dayanan eğitim verdirmiş....Kars GÖLE Köy Enstütüsünde okuyan çocuk; hayvancılığı....Sütten yoğurt,peynir ve yağ yapmayı...Trabzon BEŞİKDÜZÜ'ndeki çocuk Balıkçılığı ve konserve yapmayı....Aydın ORTAKLARDA okuyan çocuk,zeytinciliği ve z.yağı üretmeyi ögrenmiş...
     Bu ENSTÜTÜLERDE ÇOCUKLAR; " YAPARAK,YAŞAYARAK EĞİTİM GÖRMÜŞLER..."
     Sonrada köylere gönderilmişler....
    xxxxxxxxxxxxxxxxx
    15 Ağustos Marmara Depreminde SAKARYA Hakimi ve Adalet Komisyon Başkanı olarak görev yapıyorum...Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreter Yardımcısı bir Tümgeneralin başkanlığında bir Askeri Heyet 15-20 gün Sakarya'da çalışma yaptılar....Vali kendilerine gidecekleri zaman bir yemek verdi....Paşa; yemekte şu sözleri söyledi....                                                                              
              " Ben İlkokulu Köyenstütüsü bir öğretmenden okudum....Kendisnden pratik olarak çok şeyler öğrendim...Her gittiğim görev bölgemde Köy Enstütülerinin binalarını gezdim...Köyden gelen o çocuklar,planı-projeyi nereden bulmuşlar...O binaları ve işlikleri nasıl yapmışlar?....
       Türkiye Köyenstütülerini kapatmamış olsaydı 1970 li yıllarda Avrupa Birliğine girmiştik..." dedi....
    Ben fırladım ve ayağa kalktım..."Paşam, Ordunun bir üst düzey subayından bunu duymak beni heyecalandırdı ve şaşırttı..." dedim...
      xxxxxxxxx
    1967 li yıllar...Kırşehir İlköğretmen Okulunda öğrenciyim....Şubat Tatilinde köyüme gittim...Köy odaları dikdörtgen şeklinde olur...Köşe kısımları hatırlı kişilerin oturduğu yer...Duvara halı yastıklar ve yere minderler serilir....Oturma işleri böyledir....
     O sıralarda Apollolar Aya iniş turları yapıyorlar....Astronotlar; UZAY BOŞLUĞUNDA GEZİYORLAR...Tabi ki halkın çoğu bu olguya inanmıyor...
    Bana "Turan Efendi....Bunlar bu uzayda nasıl geziyorlar? Bize şunu bir anlat..." dediler....Ben nasıl anlatacağım ve onları nasıl inandıracağım?....Köyümüzde eski bir EĞİTMEN vardı....Onu Atatürkçü olması ve açık sözlü olması nedeni ile 1950 yılları sonrası tasfiye etmişler...
   Anlatmaya başladı....                                                                    
  " Odanın iki köşesine aynı radyodan iki radyo koyalım...Aynı istasyon ve ses ayarını açalım....Köşegen olarak; tam odanın ortasını bulursak ve orada durusak iki radyonun sesini de net duymayız....Birazcık radyonun birisinin olduğu tarafa yaklaşırsak o radyonun sesini duyarız...Öbür radyonun sesini duymayız...Bu kezde  öbür radyoya yaklaşsak; o radyonun sesini duyarız...Öbür radyonun sesini duymayız....İşte AY ile DÜNYA arasındaki UZAY BOŞLUĞUNDA BÖYLE BİR YER VAR....ASTRONOTLAR ORADAN GEZİYOR...O BOŞLUKTAN ÇIKP DÜNYAYA DOĞRU GELİRLERSE DÜNYAYA DÜŞERLER...AYA DOĞRUOLAN BOŞLUĞA GİRERLERSE AYA DÜŞERLER....ÇÜNKÜ DÜNYANIN ve AYIN ÇEKİM KUVVETİ VAR..." dedi...
      Evet o insanlara bu şekilde bir anlatım...Akranları takılarak kızdırdılar...Merhum Eğitmen de; "SİZE BU DERSİ ÜNİVERSİTEDE ANLATAMAZLAR..." dedi...Çok DOĞRU....
    Tabi o zamanlar Köylerde Din adamları " AY ALLAHIN  bir NURUDUR..." gibi düşüncelerle beyin yıkamaktalar...
       xxxxxx
     KÖY ENSTÜTÜLERİ;  Siyasal İktidarlarca  kapatıldı...Yerini İlköğretmen Okullarına bıraktı....Bu Okullar İlkokuldan sonra 5 yılllık...Ortaokuldan sonra ise 3 yıllık olarak eğitim verdiler...Mezunları köylere Öğretmen olarak gönderildiler-Gönderildik...Eski Köy Enstütüleri 6 yıllık ilköğretmen okulu olarak kaldı....
    Ben Kırşehir İlköğretmen Okulunda eğitimimi tamamladım....İlköğretmen Okulu tüm sosyal etkinlikleri ile Kırşehir'in çehresini değiştirdi...
   Bizler  arkadaşlar olarak önce üretmeyi ve paylaşmayı öğrendik....Karavanalardaki yemeklerimizi yiyebileceğimiz kadar paylaşmayı ve çamaşırlarımızı paylaşarak giymeyi öğrendik...
     Apollolarla Astromtlar ve kozmonatlar Uzayda dolaşıp Aya ulaşmaya çalışırken;Biz Madenlerin Devletleştirilmesini savunduk...Sömürüyü önlemenin Bilimsel yöntemlerini tartıştık....
    "Nuhun Ankara MAKARNASI....Öğretmen Okullarının BAŞBELASI...."   
 espirisi ile beslendik....İki ışık lambasından birisini kapattık...Boş akan muslukları kapattık...Böyle bir sorumluluk üstlenerek eğitim gördük....
    xxxxxxx
   Aynı zamanda; Kırsal bölgelerimizdeki zeki ve başarılı yoksul aile çocukları için Yatılı İlkokullar,Ortaokullar ve Liseler açılmıştı....
   Eğitim ve Eğitimin Hedefi ATATÜRK'ün İlkeleri doğultusunda ÇAĞDAŞ UYGARLIK ve BİLİM idi...Bilimsel Öğretilerle yetiştiriliyorduk....BİAT etmeyi değil; Araştırmayı öğreniyorduk...
   "ALNIMIZDA BİLGİLERLE NURA DOĞRU KOŞAN TÜRK GENÇLERİYDİK..."
  Din Dersimizde zorunluydu...Din Kültürümüzü bilimsel olarak alıyorduk...HURAFEYİ; Din Kuralları içinde ayıklıyorduk....
    Kaman İlçesinin bir Köyünde-MEŞE KÖY-öğretmen iken Cuma Namazı öncesi Kürsüde Cemaate VAAZ verdim...Cemaati Vaazım ile  duygulandırıp ağlattım...Herkes abdets yeniledi...
    Biz Halkımıza " BALIK VERMEYİ DEĞİL; BALIK TUTMAYI ÖĞRETMEYE ÖZEN GÖSTERİYORDUK..."
    xxxxxx
     Uzun bir süredir Ülkemdeki Eğitimcileri-Öğretmenleri- izliyorum.....Giyim-kuşamları çağdışı çoklarının....Çünkü SEÇİM KURULLARINDA; Öğretmenlerimize hep görev verdim...Seçimleri Onlarla beraber yaptım...İçlerinde İdaelist Öğretmenlerimiz çoğunluktaydı...Ama hep üzerlerindeki siyasi baskılardan endişe duyuyorlardı...Ekonomik yönden oldukçada yoksuldular....Çokları mesai sonraları gecenin geç saatlerine kadar ek işler yapıyorlardı...
     Doğu ve Güney Doğu Bölgelerimizde Görev yapanların Can Güvenlikleri de ayrı bir sorun....
     xxxxxxx
    Ben Öğretmen Okulunda öürenci iken; METOT ve UYGULAMA isimli bir Dersimiz vardı...Bu derste Dünyadaki Eğitim Sistemlerini incelerdik...Ülkemizdeki Eğitim sistemi ile karşılaştırma yapardık....
    O zamanlar Orta Öğretime Öğretmen yetiştiren Anakara Gazi Eğitim Enstütüsü Öğretmenlerinden  ünlü EĞİTİMCİ merhum Orhan ÇAPLI Kırşehir'e geldi...İki konferans verdi....
     Konferansında Türkiye'deki uygulanan Eğitimi eleştirdi...
Ve... Ankara Fen Fakültesinde bir akşam toplantısında olduğunu....Elektiriklerin kesildiğini...Toplantıda da  iki Fizik Prf.nün olduğunu ve Onlar da ; " Siz Ülkeye Elektirik Mühendisi yetiştiren Hocalarsınız....Bu arızayı giderin..." dediğini...Gideremediklerini ve pratikte tesisat yapan bir kişinin tamiratı gerçekleştirerek; elektitiğe kavuştuklarını anlattı...
    İşte  O " YAPARAK,YAŞIYARAK EĞİTİM..." uygulanmıyordu...
    AMAZON Nehrinin saniyede 70 bin metreküp su akıttığı-kim ölçüyse- öğretiliyordu...
      Ama bu gün Eğitim; Bilimsel olmaktan uzaklaşıyor...
       xxxxxxx
     Orta Doğu Ülkeleri; eğitimsizliğin ve yanlış eğitimin sıkıntılarını çekmektedirler....Çünkü; Eğitim sistemleri  ve öğretileri DİN KURALLARIDIR....
    1967 Ağustos ayında 50 milyon ARAP ÜLKELERİ; 1,5 milyon İSRAİL Karşısında dağıldılar....Bunun nedeni Çağdaş bir eğitim verilmemesi; Arap ülkelerine....
        Bu Savaş sonrası; İsrail Savunma Bakanı MAUŞA DAYN şu tarihi sözü söyledi....                                                                                                                 
           " ARAPLARI YENDİK...KILICIMIZI KINIMIZA SOKMAYALIM...ONLARDA TÜRKLER GİBİ; BİR ATATÜRK YETİŞTİREBİLİRLER..."
      ATATÜRK; Laik ve Çağdaş bilimsel eğitimi hedef göstermiştir....
      Eğitim sistemiz nereye doğru yol alıyor?....Çocuklarımızın eğitimi kimlere emanet?...
     Bu sorulara cevap arıyorum ve bulamıyorum...
     Saygı ile....

Bu haber 558 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum