TÜRKİYE’nin en kaliteli fındığının üretildiği Giresun’dayız. Karadeniz’in doğası muhteşem kentlerinden biri. Dağlarda, yaylalarda küçük güzel konutların yanında kentin merkezi ne yazık ki çok katlı kimliksiz yapılarla dolu. Hatta dağlara doğru gökdelenler bile uç vermeye başlamış. Kentin plansız bir büyüme içinde olduğu çok açık.
Mutfak Dostları Derneği’nin davetiyle Fındık Hasatı Gezisi için geldiğimiz Giresun’da turizm için yeni yeni hareketlenme var. Kalkınma Ajansı’nın katkısı ile kurulan ekolojik köylerden Piraziz Şeyhli’de köylü kadınların ürünleriyle hazırlanan kahvaltıyla başlıyoruz geziye.
Hasat zamanı olunca tüm kentin tek konusu var fındık. Sadece Giresun değil tüm Karadeniz’de bugünlerde gündemde fındık var tabii ki.
Türkiye’nin dünyada tekel olduğu tarım ürünlerinin başında geliyor fındık. Dünya tüketiminin yüzde 60’ına yakını Türkiye’den yetişiyor. Üretim miktarında lideriz ama politika belirleme de ne yazık ki söz sahibi olamadık bir türlü.
Yıllardır izlediğim bir ürün fındık. Tartışma konuları hiç değişmiyor. Bu yıl da gelenek bozulmamış. Resmi olarak açıklanmasa da Tarım Bakanlığı’na göre rekolte 560 bin ton, ihracatçılara göre ise 643 bin ton olacak. Rekoltenin az veya fazla olması verilecek fiyatı doğrudan etkiliyor tabii ki.
Fiskobirlik’in etkisini kaybettiği, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin sadece kısıtlı etkisinin olduğu bölgede piyasa yapıcısı bir kurum yok. Bu da tartışmaların ana merkezini oluşturuyor.Üreticiye göre maliyeti 10 TL’den az olmadığı için alım fiyatı 15 TL’den az olmamak zorunda. İhracatçı ise deklare etmese de 11.5 TL civarında fiyat istiyor.
Bölgede tüm aktörlerin gözü ise 5 yıldan beri bölgede en büyük alımı Oltan Gıda ile yapan Ferrero’da. Fındıkta durumu Giresun Ticaret Borsası Başkanı Yaşar İbaş’a sordum. Bu yıl Giresun fındığının 15 TL’den aşağı satılmaması gerektiğini söylüyor İbaş. Gerekçeleri şöyle:
“Üretici bu fiyatı istemekte haklı. Çünkü maliyet 10 TL’den aşağı değil. Ayrıca dolar tarafından bakarsak bu yıl 15 TL 3 dolar civarında. Enflasyon farkı konmasa geçen yıldan daha bile düşük. Alıcı dolar, Euro kazanıyor.”
“Fındık sahipsiz. Ne üretim politikalarında ne pazarlamada politika oluşturamadık. Kurtuluş lisanslı depoda. Fiyatın istikrarlı olması üreticinin de alıcının da yararına. Çok geç kaldık.”
KURTULUŞ LİSANSLI DEPODA
Fındıkta tekeliz ama politika belirlemekte neden yetersiz kaldığımızı soruyorum İbaş’a şunları söylüyor:
Bu arada Türk fındığının yanlış ilaçlama ve hastalıklar nedeniyle dünyada algısının bozulduğunu ve tartışıldığını hatırlatıyorum ve ne yapılması gerektiğini soruyorum. İbaş’ın önerileri şöyle:
“Biz üretici, tüccar, ihracatçı olarak sadece günü kurtarıyoruz. Doğru tarım politikalarımız yok. Üretici bahçesine bakmıyor. Külleme gibi hastalıklara çözüm getirilmiyor. Tarım Bakanlığı’nın bu konuda artık el atması gerekiyor. Yoksa Türk fındığı için kötü günler kapıda.”
COĞRAFİ İŞARET BAŞVURUSU YAPTIK
ASLINDA Türkiye’de tüm tarım sektörünün en büyük sorunu sahipsizlik. Katma değerli ürünlerin yetersizliği. Fındıkta da bölge İtalyan Ferrero’ya kızıyor ama alternatif yaratamadığı için mahkum. İbaş, Giresun fındığı için coğrafi işaret başvurusunda bulunduklarını söylüyor. Üretimin profesyonelce yapılması, Ar-Ge çalışmaları konusunda adımlar atılacağını anlatıyor. Tüm bölgeye de hem uyarı hem de öneride bulunuyor: “Çiftçi de tüccar da ihracatçı da bu ürüne sahip çıksın. Üzerine düşen görevi üstlensin.” Bu arada tüketici olarak kavrulmuş olarak 35 TL’ye İstanbul’a gelen fındığın 80-90 TL’ye tüketiciye ulaşması da tüketim açısından önemli sorun. Bu konuda da e-ticaret sitesi kurduklarını anlatan İbaş “35 TL’ye fındık satacağız. İç tüketimin artması da bizim için önemli “ diyor.
YORUMLAR