Coşkun Kılıç 
 

Orijinal olarak fındık Çine ait bir ürün. Fındık, Çin kralları için özel olarak üretiliyordu. Üretim çok gizli ve gözlerden uzak çiftliklerde yapılıyordu. Fındık tarlalarına girmek ve fındık yemek özel izinle mümkün idi. İzin almayanların kellesi gidiyordu.

 

Cengiz Han Çini feth ettiği zaman doktoruna ''nasıl ölümsüz olurum'' diye sordu. Doktoru '' çok cocuk kazanırsanız, ölümsülüğü yenebilirsiniz'' diye cevap verdi. Cengiz Han bu tavsiyeye uydu ve cariyelerinden çocuk kaznamak üzere harekete geçti. Her milletten cariye topladı.

 

Ancak, önemli bir sorun ortaya çıktı. Pınardan gelmiyor, damardan geliyordu. İmdadına doktoru yetişti. Tavsiye ettiği yiyecek FINDIK idi.Cengiz Han, fındığı sofrasından eksik etmedi.  

 

Cengiz Han yaşamı boyunca, binlerce çocuk sahibi oldu. Bu gün yaşayan her 20 kişiden biri, Cengiz Han soyundan geliyor. Sırrı ise fındığa dayanıyor. 

 

Sırrı öğrenen Ermeni papazlar, kelleyi koltuğa alarak, Fındık tanelerini, değneklerin içine yerleştirdiler ve Ermenistana getirdiler. Çin dışında ilk fındık, Ermenistanda üretilmiş. Soğuk nedeniyle başarılı olunamamış

 

Fındık Ermenistandan, Karadenize taşınmış. Ordu'da yaşayan Ermeniler, sırrı biliyormuş ve fındığı özel olarak yetiştirmişler. Kültürel olarak birikimlerini kendi kuşaklarına aktarmışlar. Daha sonra Karadeniz Halkı, farkına varmadan fındık üreticisi olmuş.

 

Rahmetli Necmettin Erbakan Hoca, sırrı biliyordu. ''Bu fındık İsrailin elinde olsa eczanelerde satılır'' diyordu.

 

Türklerin elinde fındık, perişan oldu. Karadenizli ürününün değerini bilmiyor. Yabancılar üç kuruş paraya, müstahsilin elinden ürünü alıyor. Alırken bir de nazlanıyor.