Reklam

GERÇEKTEN HARİKA BİR ALINTI... MEHMET ERDOĞAN YAZMIŞ...

Bazen konuşuluyor, bu değirmenin suyu diye... O sulardan bahseden bir yazı. Ne sularmış meğer! Güzel insanların bağrından çıkan, başka güzel insanların suyuyla buluşup gönüllerde çoğalan bir su... Okumadan geçmeyin diyoruz ama siz bilirsiniz...

GERÇEKTEN HARİKA BİR ALINTI... MEHMET ERDOĞAN YAZMIŞ...

Bazen konuşuluyor, bu değirmenin suyu diye... O sulardan bahseden bir yazı. Ne sularmış meğer! Güzel insanların bağrından çıkan, başka güzel insanların suyuyla buluşup gönüllerde çoğalan bir su... Okumadan geçmeyin diyoruz ama siz bilirsiniz...

GERÇEKTEN HARİKA BİR ALINTI... MEHMET ERDOĞAN YAZMIŞ...
17 Ağustos 2023 - 12:38

Hey gidi Günler

Adapazarı'nda öğretmenim. Yurt yapılacak. Para yok. Eşraftan toplananlar temel atsa da duvarları çıkmak ayrı bir bütçe gerektiriyor. Haydi bakalım köy köy dolaşıp fındık toplamaya. Bazen bir kaç gün eve gelmediğimiz olurdu. O zamanlar Kuyu Dibi-Tekeler'de İkinci Endüstri Meslek lisesinde edebiyat hocasıyım .. Her ne ise dağ bayır tırmanıyoruz. Fındıkları bahçelerine sermiş olan köylüleri ziyaret ediyoruz. Onlara kısaca durumu anlatıyoruz. Bazıları anlıyor derdimizi, bazıları anlamıyor. Kimi bir iki teneke veriyor bir kısmı hiç bir şey...
Dilenmenin ne kadar zor bir şey olduğunu o zaman çok iyi anladım. Hele bir seferinde bir evin avlu kapısından girdik. Baktık tonlarca fındık serilmiş bir bahçe. Sevindik tabii. Ne kadar fındığı fazla ise o kadar çok fındık verir insanlar. Öyle değil dostlar. Bazıları az olsa da fındığı çok veriyor. Adamın gönlü zengin. İşte bu çok fındığı olan bahçede de bizi bir yaşlı kadın karşıladı. Durumu anlattık . Kadın bastonu kaptığı gibi üzerimize bir yürüdü ki Ali Bayram hoca ve bizler bir kaçıyoruz anlatamam. Yani dayaktan zor kurulduk. Kadın defolun hazır yiyiciler, diye bizi epey kovaladı..
İşte bu günlerde tabii evden uzak kalırdık. Eşimiz ve çocuklar bizi özlerdi elbet. Bir seferinde bu fındık toplama işinden dönmüştüm. Rahmetli eşim beni görünce boynuma sarıldı. Bu gece seni rüyamda gördüm, dedi. Hayır rüya da değildi bu. Uykudan senin sesinle uyandım. Sen salonda Kur'an okuyordun. Ben senin geldiğini sandım. Sonra kalktım. Salona gittim baktım. Kimsecikler yoktu. Şaşırdım..
O gün anladım ki Allah rızası için hizmete çıkan kişi evde Kur'an okuyan ibadet eden insana denktir.
O zamanlar sevgi de ayrı bir sevgiydi. Lillah içindi.. Rahmetli eşim derdi, sen evden uzak olduğun günlerde senin elbiselerini kokluyorum.
Din kokusunu ciğerlerime çekiyorum. Mis gibi koku alıyorum.
Aşk vardı heyecan vardı. Hizmet edeceğim, diye kendini yiyip bitirme vardı. Hareket vardı, aksiyon vardı ...
Millet için köy köy kasaba kasaba dolaşma vardı. Çileye izdıraba katlanma vardı...
Hey gidi günler, diyor insan. O günlerin ayrı bir tadı vardı. Hey gidi günler.

Bu haber 247 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum