Her neyse biz, birbirimizi kovalamaktan hoşlanırız...

Her neyse biz, birbirimizi kovalamaktan hoşlanırız...

Her neyse biz, birbirimizi kovalamaktan hoşlanırız...

Her neyse biz, birbirimizi kovalamaktan hoşlanırız...

Her neyse biz, birbirimizi kovalamaktan hoşlanırız...
21 Nisan 2020 - 20:15

Kadıköy vapurunun kalkmasına on dakika var. Ben de Cağaloğlu’ndayım. Akşam saati, otomobil bulmama imkân yok. Sıkı koşarsam belki yetişebilirim vapura. Başladım yokuş aşağı koşmaya. Arkamdan ayak sesleri geldi. Derken sesler çoğaldı. Bağırmalar başladı:
— Tutun!
— Kaçıyor!
Yakalayın!
— Allahını seven yakalasın!
Acı patlıcan yemedim ki karnım ağrısın. Herhalde bana değil diye vapura yetişmek için, ha babam koşuyorum.
Derken, kovalayanların sesleri, kazan kaldıran Yeniçeri nâralarına döndü, kıyamet kopuyor.
— Tutun bre!
— Yakalayın kaatili!
— Poliiiis! Kaçıyor...
— Adam çiğnedi, kaçıyor!
— Önüne geçin!
— Hırsız kaçıyor!
— Evimi soydu!
— Hain!
— Üç cana kıydı!
— Çelme takın!
— Paramı çarptı!
— Yankesici be!
Sirkeci’ye gelince, ne oluyor diye arkama baktım. Bir de ne göreyim, bir ordu kalabalık üstüme yürüyor. Bir ellerine geçersem namuslu yurttaş olduğumu anlatana kadar toz edecekler beni. Kaç babam kaç... Can kaygısı bu. Kimi önüme geçip çelme takıyor, kimi ayaklarımın arasına sopa atıyor, ben atlaya sıçraya koşuyorum.
Bir insan İstanbul’un bir başından koşmaya başlasa, öbür başına kadar, bütün İstanbul halkı arkasına düşer de koca şehir bomboş kalır.
Neyse, Köprü’ye geldim, vapur kalkmak üzere. Ben iskeleden geçtim, iskelenin demir kapıları kapandı. Kovalayanlar demir parmaklıklardan atlamaya başladılar. Bereket vapur hemen açıldı da canımı kurtardım.
Ötedenberi, ruhumuzdaki bu kovalama ateşinin nedenini merak ederim. Bunu, bilgisine güvendiklerime danıştım. Kimi tarih yoluyla açıkladı, kimisi de toplumsal görüşle yorumladı. İçimizdeki bu kovalama isteğini tarih sebebine bağlayanlar şöyle diyor: «Biz, tarihimiz boyunca hep kovalamışız. Atalarımız; at üstünde tâ Orta Asya’dan, Viyana kapılarına kadar önlerine kim çıkarsa kovalamış. Bizim kanımızda, atalarımızdan miras kalan kovalama ateşi var. Önümüzde koşan birini gördük mü kanımızdaki tarihsel ateş yanıyor, kendimizi artık tutamıyoruz. «Tutun bre! Urun bre!» diye naralar atarak, önümüzde koşan kim olursa olsun kovalamaya başlıyoruz.»
Bu merakımızı toplumsal görüşle açıklayanlar da şöyle diyor: «Biz dertli kişileriz. Hepimizin bir acısı vardır. Kimimizin malı çalınmış, hırsız tutulmamıştır. Dolandırılmışızdır, dolandırıcı bulunamamıştır. Hepimizin bir derdi vardır. Önümüzden biri kaçtı mı; kim olursa olsun hemen aklımıza bizi kazıklayanlar geliyor, arkasından koşmaya, kovalamaya başlıyoruz. Biri yakalansın, tutulsun da kim olursa olsun.»
Başka bir psikolojik ve bireyci açıklamaya göre de, «Aman beni kovalamıyorlar, beni tutmuyorlar, yakalamıyorlar» diye sevinç duyar, ondan başkalarını kovalarmışız. Başkası kovalanınca kendimiz temize çıkıyor, kurtuluyormu- şuz.
Her neyse biz, birbirimizi kovalamaktan hoşlanırız...

-aziz nesin'in "deliler boşandı" kitabından

Bu haber 815 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum