Hoş geldin Uzun Antenli Teke Böceği

Bu böcek özellikle Fındık, akçaağaç, söğüt ve bazı süs bitkileri gibi bazı ağaçlar için büyük tehdit olarak görülüyor.

Hoş geldin Uzun Antenli Teke Böceği

Bu böcek özellikle Fındık, akçaağaç, söğüt ve bazı süs bitkileri gibi bazı ağaçlar için büyük tehdit olarak görülüyor.

Hoş geldin Uzun Antenli Teke Böceği
09 Şubat 2021 - 23:28

Hoş geldin Uzun Antenli Teke Böceği, 

 
Turunçgil uzun antenli teke böceği ilk önce 2014 yılında İstanbul’da bir fidanlıkta görülmüş, buraya ise çinden getirilen süs bitkileri ile geldiği tahmin ediliyor.  
 
Böcek ağaç ve dalları içine girip orada galeriler açıp yumurtalarını bırakıyor ve ardından ağaç bu duruma fazla dayanamadığı için kuruyor veya ölüyor.
 
Bu böcek özellikle Fındık, akçaağaç, söğüt ve bazı süs bitkileri gibi bazı ağaçlar için büyük tehdit olarak görülüyor. 
 
Hiç etki yapamadığı yada konukçu (yumurta bırakıp yaşamının bir kısmını geçirdiği) olamadığı bazı ağaç türleri var, bazı mazı türleri, bazı kızılcık türleri, Nar, Amerikan Sığla Ağacı, bazı kayın türleri, Manolya, Sigara Ağacı (catalpa), akasya gibi ağaçlarda etkisi olmadığı belirlenmiş. 
 
Bu ağaçlarda ne varda böcek bunlara gelmiyor araştırılmalı. 
 
Avrupa birliği ülkeleri bu böcek türü için sert önlemler almış, bazı ülkelerden tamamen ağaç ithalini yasaklamışlar. 
 
Trabzon, Maçka ilçesinde 2500 dekar alanda, özellikle fındık ağaçlarına büyük hasarlar vermiş, bundan dolayı 5 kasım 2020 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Kararı ile üreticilerin 4 yıl boyunca mahsül kayıplarına karşı destek verilmesi (yaklaşık 15 milyon TL) kararlaştırılmış.
 
 Devlet olmanın gereği olarak yapılan bu desteğin önemli olduğunu belirtmek isterim. 
 
Ayrıca zirai karantina bölgeleri ilan edilmiş ve ağaçların imha edilmesi kararı alınmış. 
 
Bahçesinde hastalık çıkan üretici o ağacı orada bırakır mı ? Alıp götürür odun niyetine sobada yakarım der ve hastalığı başka yere taşır. Asker mi dikeceksiniz başına. 
 
Yapılan karantina önlemlerinde hastalıklı ağaç olan bahçelere müdahale edilmiş bazı bahçeler yakılmış odunları yakılmış, bazı yerlerde ilaçlama yapılıyormuş, peki bunlar bir çözüm mü ?
 
Kısa vade de evet bir çözüm olabilir. Böceğin yayılma hızını engelleyebilir ancak devamlı uçup giden başka şehirlere bile taşınan, farklı ağaç türlerinde konukçu olabilen bir böceği bu şekilde yok etmeye çalışmak veya bundan umutlu olmak doğru değil. 
 
Bu ve buna benzer mücadele yöntemlerini Amerikan Beyaz Kelebeği, Vampir kelebek (ricanie japonica), tuta (domates güvesi ) için denediler çözüm olmadı bunlar sadece günü kurtarıyor uzun vadeli çözüm olmuyor, dünyada tam çözümü var mı bilmiyoruz ancak olmayabilir, çünkü tüm dünyada vahşi endüstriyel tarım ile biyolojik düzen alt üst oldu.  
 
Ne yapmalı ? 
 
Bu ülkenin onlarca üniversitesi o üniversitelerde entolomoloji ( böcek bilimi) uzmanları, Prof.Dr. ünvanlı hocaları var. Bir çok tarımsal araştırma enstitüsü var, yine üniversitelerde teknokentler var. 
 
(Not: Bu teknokentlerin bazılarında yabancı menşeili biyolojik mücadele şirketleri güçlü sermayalerine rağmen, özel desteklerle, vergi teşvikleriyle faaliyet gösteriyorlar, bakteri, mantar veya farklı böcek türlerini üretip üreticilerimize satıyorlar. )
 
Bu üniversite bölümleri, teknokentler, enstitüler, şirketler bir araya gelip bazı biyolojik ürünler , bakteri, mantar veya farklı böcek türleri araştırılmalı ve bunlar kullanılmalıdır. 
 
Zannediyorum ki, bu ülkede hocalar, girişimciler bunlara çözüm bulabilir yeter ki kendilerine engel çıkartılmasın. Bürokratik engeller, mevzuat engelleri, yönetmelik engelleri vs çıkartılmasın çözüm bulunur. 
 
Tüm bunlardan farklı olarak bu böcek ile mücadele edilse bile ilerleyen aylar, yıllarda farklı böcek türleri veya zararlılar mahsüllere zarar verecektir. 
 
Ot ilaçları (herbisit) kullanılan arazilerde farklı hastalık etmenlerinin daha hızlı yayıldığı, biyolojik döngünün bozulduğu, zararlıya rakip hayvanların yok edildiği bir ekolojik sistem sürekli hata verecektir. Sürekli daha fazla zehir , daha fazla doz isteyecektir. 
 
Sonra iflas olan topraklar. 
 
Ormanlara bakınız, insan müdahalesi olmayan ormanlarda hastalık olsa bile bir süre sonra sistem tekrar kendini toparlıyor, ayağa kalkıyor, yok olmuyor. 
 
Özetle, tam anlamıyla monokültür (tek tip üretim) devam ettiği sürece, ot ilaçlarını kullanıp topraklardaki bakteriler, mantarlar dahil yok ettiğimiz sürece, bu kadar hoyrat tüketim olduğu sürece bu düzen kendine gelemeyecek, dahada kötüye gidecektir. 
 
 Her zaman dile getiriyoruz, biyolojik çeşitlilik şarttır. Böcekler olmazsa tozlaşma olmaz, böcekler olmazsa kuşlar olmaz, kuşlar olmazsa daha büyük kuşlar yırtıcılar olmaz, yırtıcılar yok olursa belirli türler aşırı artar, belirli türlerin aşırı artması (mesela domuz gibi) sistemde hata verir, çünkü zinciri kopmuş olur. 
 
Zincir koparsa, sistem kopar, bizde koparız. 
 
Murat Yılmaz
Karadeniz Doğa Tarım ve Çevre Araştırmaları Derneği 

Bu haber 1591 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum