Ordu’nun merkezi yaylası olan Çambaşı Yaylası, 2000 rakımda, bulutların ve sislerin içinde adeta bir kültür felaketine sahne oluyor.
Bu yaylaların sesi, eskiden beri kemençeydi. Bugün yine kemençe var; yanına Karadeniz müzik enstrümanlarından tulum eklendi, davul-zurna ve yöresel klarnet de bu coğrafyanın sesi olmaya devam ediyor.
Her ilçenin kendi ezgisi, kendi tavrı, kendi horon adımı vardı.
Peki bugün yaylada ne var?
Bugün yaylada, şehir eğlencelerinden farksız mekanik müzik sistemleri, alakasız sanatçılar, popüler kültür dayatması var.
Erik Dalı çalıyorlar!
Karadeniz’in en yüksek zirvesinde bile artık horon değil, kollar havaya kaldırılarak dönen "çarkı" oynanıyor.
Bu bir şaka değil, bir kültür cinayetidir!
KARADENİZ YAYLASINA TÜRKÜ BAR KÜLTÜRÜ POMPALAMAK İHANETTİR!
Karadeniz’in yaylasında horon unutulmuş, şehirlerin, metropol kentlerin türkü bar eğlence kültürü yaylalara pompalanmışsa, bu kültürü yok etmektir.
Bu bir ihanet, bu bir teslimiyettir.
Yazık… Çok yazık!
BİR ADIM YANIMIZDA GİRESUN VAR,
BİR DE ORDU'YA BAKIN!
Hemen yanı başımızda Giresun var.
Bir bakın nasıl kültürüne sahip çıkıyorlar!
Kemençeyi, horonu, klarneti, davul-zurnayı nasıl yaşatıyorlar?
Köy köy, mahalle mahalle kültür dernekleri kuruyor, folklor ekipleri oluşturuyorlar.
Çocuklara küçük yaşta kemençe, zurna ve horon öğretiyorlar.
Sahneye Karadeniz’in dilini, ağzını bilmeyen kimseyi çıkarmıyorlar.
Peki Ordu ne yapıyor?
Ordu, bugün kültür hazinesinden yoksun bırakılmış durumda.
Gürcü kültürüyle özdeşleştirilmiş, kendi öz Karadeniz kimliğini yitirmiş bir şehir görüntüsü veriyor.
Ve bunun en büyük sebebi, belediye başkanlarının siyasi şımarıklığıdır!
Her işi ben bilirim mantığıyla hareket eden, kültürden anlamayan, bilmediği her şeye burnunu sokan bu zihniyet yüzünden Ordu’da kültür erimiştir.
Belediyeler, dernekler, vakıflar eliyle dışardan kültür pompalanıyor, şehir eğlenceleri yaylalara taşınıyor.
ÇAMBAŞI'NIN TARİHİNDEN Bİ HABER OLANLAR!
Çambaşı derken aklınıza ne geliyor?
Bilmeyenlere hatırlatalım:
13 Mayıs 1919 yılında Çambaşı Yaylası’nda büyük bir yangın çıktı.
O yangın, Rum Timiyos’un kahvesinden çıktı.
Yangın sonrası, Trabzonlu Rum kemençeci Petridis, bu acı olayı türkü yaptı.
"Oy Çambaşı" türküsü, hem Rumca olarak Yunanistan’da hem de Türkçe olarak bugün Türkiye’de hâlâ büyük üstatlar tarafından söyleniyor.
Bu türkü, Çambaşı Yaylası’nın tarihidir, hafızasıdır.
Böyle geniş bir kültür hazinesi yok edilemez, edilmemeli!
Ama ne yazık ki bugün sahnelerde ne var?
Yaylaya çıkıp Karadeniz ağzını bilmeyen, horon adımını bilmeyen, kemençenin yayına dokunmamış sanatçılar getiriliyor.
Mekanlar türkü bar mantığıyla donatılıyor.
Bir coğrafyanın kültürü göz göre göre yok ediliyor.
BAŞKANLARA ÇAĞRI!
Bir belediye başkanı, “Ben her şeyden anlarım” diyorsa bilin ki o toplum bitmiş demektir.
Bir başkan her şeyden anlamaz! Anlamamalı!
Kültürün ehli olur, mühendisin mühendisi olur, sanatın sanatçısı olur.
Ama bizde iş farklı:
Her işi bilirim, ben yaparım, ben karar veririm zihniyetiyle bir coğrafya yok ediliyor.
Bu iş böyle gitmez!
YA KÜLTÜRÜNÜZE SAHİP ÇIKACAKSINIZ
YA DA BU COĞRAFYAYI KÜLTÜRSÜZ BIRAKACAKSINIZ!
ORTASI YOK!
KARADENİZ’İN ZİRVESİNDE KÜLTÜR KATLİAMI: ÇAMBAŞI’NDA YÖRESEL KÜLTÜR YOK EDİLİYOR!
Mesudiye sevdalıları sayfasından alınmıştır;

20 Temmuz 2025 - 18:15
Bu haber 40 defa okunmuştur.
YORUMLAR