21. Asra
gelindiğinde yeryüzünün büyük bir bölümü komşuluğu unuttu. Ama biz unutanlardan
olmayalım. Bir selam, bir tebessüm, bir geçmiş olsun, bir tebrik, bir hediye
ile komşularımızı mutlu edelim.
Komşuluk hep var olmalı
Çünkü
komşuluk, kendini aşmışlığın, yüreğindekini başkalarıyla da paylaşmışlığın,
yani medenileşmenin en önemli göstergelerinden biri.
İnsan dünyevileştikçe, maddeyi esas alıp mânâyı bir yana ittikçe bencilleşti.
Bencil insan ise birçok güzellikle birlikte komşuluk ilişkilerini de âleminden
sildi.
Bir emniyet müdürü dostum anlatmıştı:
Adam, dükkânının üstündeki dairede oturuyor. Gece yarısı büyük bir gürültüyle
uyanıyor. Bir süre ne olduğunu anlamaya çalışıyor. Alt kattaki dükkânlardan
biri soyuluyor. Ama anladığı kadarıyla bu kendi dükkânı değildir. O halde
uğraşmaya, dert etmeye, polisi haberdar etmeye gerek yoktur. Çünkü soyulan
kendisinin dükkânı değil, komşusununkidir.
Ancak, sabahleyin soyulan dükkânın kendisininki olduğu ortaya çıkıyor.
Emniyet müdürü, "Kardeşim koca dükkânı boşaltmışlar; sen üst katta
hiçbir şey duymadın mı?" deyince, bu adamcağız, gayet pişkin şu cevabı
vermiş:
"Vallahi müdür bey, duydum gürültüyü de, ben komşunun dükkânını
soyuyorlar sandım!"
"İyi komşu aileden"
Daha kısa bir zaman önce bu ülkede, komşuyu aileden bilen bir anlayış vardı.
Rahmetli Alasonyalı Hacı Cemal Hoca'nın deyimiyle, "İyi komşu âileden,
kötü komşu gâiledendi."
"Komşu komşunun külüne muhtaç" derdi atalarımız. Birbirinin hem külüne,
hem de her zaman gönlüne muhtaçtı aileler. İyi günde, kötü günde birbirlerinin
yanında ve yakınında olurlar, uzak bir yerlere gidecekleri vakit anahtarı
komşuya bırakırlardı. Komşu hem evin çiçekleriyle birlikte, müthiş bir insani
güzelliği de sulayıp soldurmamış olurdu.
O insani güzellik, güven duygusuydu, birbirinden emin olmaktı. Çünkü onlar
"emin" olan Muhammed'in (s.a.v.) ümmetiydi. Ve komşusundan emin
olmak, Güzeller Güzeli'nin sünnetiydi
Buyurmuştu ki: "Komşusu açken, tok sabahlayan bizden değildir."
"Kim Allah'a ve ahiret gününe iman ederse, komşusuna iyilik etsin."
"Bir komşu, komşusunun şerrinden, kötülüğünden ve herhangi bir şekilde
vereceği zarardan emin değilse, orada Müslümanlık'tan söz edilebilir mi?"
Komşuya iyilik imandandır
Müslüman, Allah'a teslim olmuş, kendine Kur'ân'ı rehber, Hz. Muhammed'i örnek
almış olan insan demektir. Böyle olunca da komşusuna zarar vermesi asla mümkün
olamaz demektir. Zira kendine örnek aldığı insan şöyle demektedir:
"Komşuyu himaye imanın kemâlinden, komşuya zarar vermek büyük
günahlardandır."
"Zararlarından komşusu emin olmayan kimse, cennete giremez."
"Kim Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsa, komşusuna ihsanda (iyilikte)
bulunsun."
Bir başka defa da, Güzeller Güzeli, tam üç kere, "Allah'a yemin olsun
ki inanmamıştır" buyurmuş, "kim inanmamıştır, ey Allah'ın
Resulü?" diye sorulunca devam etmişti: "komşusu zararlarından emin
olmayan kimse
"
"Çorbandan komşuna gönder"
Günümüzde gördüğümüz acı manzaralar, bu anlayışın neresine sığar. Yalnız yaşayan
komşu vefat ediyor, aradan günler geçip ceset kokuşunca, komşular durumdan
haberdar oluyor.
Hele de, şahidi olduğum şu hatıra hâlâ andıkça içimi sızlatır:
Apartmanın üçüncü katında kına gecesi yapılıyor. Son katta ise bir cenaze var.
Cenazenin yakınları, üçüncü kattaki komşularına, oyuna ve eğlenceye iki saat
ara vermelerini rica ediyorlar. Ama komşu olamayan bu komşular, bu ricayı, hem
de kaba bir üslupla geri çeviriyorlar. Diyorlar ki:
"Tek evladımızın mürüvvetini görmek, bu münasebetle de biraz eğlenmek
istiyoruz. Ne yapalım yani, sizin baba da bugün ölmeseydi
"
Oysaki komşunun komşu üzerindeki haklarını Efendimiz (s.a.v.) ne kadar
ayrıntılı açıklar:
"Komşu senden borç isteyince vermen, yardım dileyince yardım etmen,
hastalanınca ziyaretine gitmen, muhtaç olunca ihtiyacını gidermen,
"Bir hayra kavuşunca tebrik etmen, musibete uğrayınca, taziyede (teselli)
bulunman, ölünce cenazesine katılman
"İzni olmadıkça, binanı onun binasından daha yüksek yapıp, rüzgârına mani
olmaman
"Çorbandan, az da olsa, ona da göndermek suretiyle, tencerenin kokusuyla
onu rahatsız etmemen
"Bir meyve satın alınca, ona da hediye etmen
Eğer bunu yapamıyorsan,
meyveyi evine göstermeden gizlice taşıman"...
Kimler komşudur?
Güzeller Güzeli'ne kimlerin komşu sayılacağı sorulduğu zaman da, "Sağa
sola, öne arkaya 40 ev komşudur" buyurmuştur.
Bir gün Hz. Ali'ye bir komşusu gelir ve bir miktar ödünç para ister. Allah'ın
Arslanı, hemen bu isteği yerine getirir ve arkasından da, "Ben kötü
komşu oldum, kötü komşu oldum" diyerek, büyük bir hüzünle gözyaşlarına
boğulur.
Cennet Hanımefendisi, Hz. Fatıma ise, "Ey Ali, neden kötü komşu olasın
ki
Komşu istedi, sen de hemen ihtiyacını verip onu sevindirdin" deyince,
şu cevabı verir:
"Ey Fatıma, ben kötü komşu oldum
Çünkü komşunun ihtiyacını anlayamadım
ve onu istemek zorunda bıraktım
"
Komşunun hali ile hallenmeyi ve daha o söylemeden derdini anlamayı bir yana
bırakın, aynı binada oturanların dahi birbirini tanımadığı bir dünyaya geldik
bizler. Bu sebeple yeniden ve bir daha komşuluk hususunda da özümüze ve
imanımızın gereğine dönmenin vaktidir.
Komşuluğu unutanlardan olmayalım
"Hz. Cebrail bana komşu hakkından o kadar aralıksız tavsiyede bulundu
ki, komşu komşuya mirasçı olacak sandım."
Güzeller Güzeli, "Komşudan geleni küçük görmeyin" buyurarak,
sevgi iletişimini daima sağlam ve sıcak tutmamızı tavsiye buyurmuştur.
Eğer komşudan gelmiyorsa, siz onu küçücük bir şeyle de olsa hatırlayınız
Zira
küçücük gördüğümüz vesilelerden büyük ve güzel neticeler çıkmaktadır. Mesela
bir selam, bir tebessüm, bir hal hatır soruş, bir geçmiş olsun, bir tebrik, bir
teşekkür, bir özür beyanı, bir minik hediye
Yeryüzünün büyük bir bölümü komşuluğu unuttu. Kendi varlığını esas alıp,
nefsaniyetinin çevresinde dönmeye başladı. Biz ise, şükürler olsun ki hâlâ,
komşuluktan bir parça haberdarız. Unutanlardan olmayalım. Unutanlar,
unutuluyor, un ufak olup dağılıyor ve bu dünyada yalnızlık ve sevgisizlik
denilen cehennemin azatsız cezalıları haline geliyor.
Siz
komşularınıza, komşularınız size mübarek olsun efendim.
Vehbi Vakkasoğlu
YORUMLAR