Reklam
Reklam

ORGANİZE İŞLER...

Organize suç örgütü lideri evvelsi gün bir tweet paylaştı .”Ordunun Ünye ilçesinde gazetecilik yapan Cihan Çakır’ın söyledikleri doğrudur. Kendisine bir dostumu yollayarak akp belediye başkanı ve diğer yetkililerle ilgili yazı yazmaması için uyardım. Samimi ikrar yapıyorum. Bu konuyuda araştırın kardeşlerim, buradan çok suç çıkar.

ORGANİZE İŞLER...

Organize suç örgütü lideri evvelsi gün bir tweet paylaştı .”Ordunun Ünye ilçesinde gazetecilik yapan Cihan Çakır’ın söyledikleri doğrudur. Kendisine bir dostumu yollayarak akp belediye başkanı ve diğer yetkililerle ilgili yazı yazmaması için uyardım. Samimi ikrar yapıyorum. Bu konuyuda araştırın kardeşlerim, buradan çok suç çıkar.

ORGANİZE İŞLER...
15 Haziran 2021 - 14:10

Hüseyin Ağaoğlu

Konunun sebebi kişiler olsada sonucu itibariyle mevzunun dönüp dolaşıp geldiği yer suç örgütleri, suç örgütlerinin iktisatlı olduğu siyaset ve bu ikilemde ortaya çıkan çarpık ilişkilerin doğurduğu olaylar.
Ve bu olaylar karşısında her türlü zorluk ve zorbalıkla mücadele etmek zorunda kalan meslek onurunu korumaya çalışan gazetecilerin,
cesaretiyle bilenmiş kararlılıklarıyla karanlık olayların üzerinde gitmeleri bu haliyle makamını mevkisini ve ikbalini düşünen siyasilerin kurdukları o şiret düzene çomak sokmalarından dolayı hedef tahtası haline gelmektedirler.
Kendisini yakinen tanıdığım eski dostum gazeteci Cihan Çakır;
çektiği ipin,çektikçe sökülen ilmeğinin ardındaki gayri meşru ilişkiler ağının taraflarının da içinde bulunduğu yüz kızartıcı olayların ortaya dökülmesinin verdiği rahatsızlığın asıl sebebi olarak orta yerde durmaktadır.
Ayrım yapmadan taraf tutmadan konuların üzerine giderek yazan çizen aklı bu bilinçle hareket eden halkın doğru haber alma hakkını savunan basın emekçilerinin önüne çıkan her türlü baskı ve tehdit karşısında da sesini yükseltmekten asla geri durmadığı gerçeği bu beyanla açıkça ortadır. Bu durum karşısında
Rahatsızlık yaratan iç içe geçmiş karmaşık ilişkiler ağı,
doğrular karşısında susturulmak istenense kamu vicdanıdır.
Devleti idare eden idarecilerin bu durumdan rahatsızlık duymaları haber değeri taşıyan yazıları yayından kaldırma çabaları aslında onlara göre şer olarak kabul edilen bu iddaların ne kadar da yerinde olduğunun bir kanıtıdır.
İç güvenlikten sorumlu bir kurum olan
iç işleri bakanlığının konunun takibini titizlikle yapması gerekirken organize suç örgütü lideriyle bakanlığın arasındaki çarpık ilişkiler yumağını ortaya çıkaran bu olayları ısrarla görmezden gelme çabası aslında tüm iddaların kaynağının hukuk önünde haklı bir karşılığının olmadığını açıkça bize göstermektedir.
İktidarın her fırsatta darbe söylentileri üzerinden siyasi bir mağduriyet yaratmasının ve dış güçler algısıyla beka sorununu gündemde tutmaya çalışmasının altında yatan nedenler organize suç örgütü liderinin itiraflarıyla gündem olmaya devam etmekteydi....
ülke bekasını tehdit eden asıl tehlike iktidarla suç örgütlerinin kurduğu gayri meşru bu ilişkilerin doğuracağı sonuçlardır.
Ordu'nun Ünye ilçesinde gazetecilik yapan Cihan Çakırın,mafya lideri Sedat Peker’in kendisine ulaşarak Ünye belediyesiyle ilgili yaptığı haberlerin bakanlıktaki dostlarını rahatsız ettiği gerekçesiyle yayından kaldırılmasını istediğini iddia etmesi Organize suç örgütü liderinin attığı bir tweetle Cihan Çakır'ın açıklamalarını doğrulayarak "Ordu’nun Ünye ilçesinde gazetecilik yapan Cihan Çakır’ın söyledikleri doğrudur.
Kendisine bir dostumu yollayarak AKP belediye başkanı ve diğer yetkililerle ilgili yazı yazmaması için uyardım” demesi aslında ülkenin içinde bulunduğu durumu tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermekteydi...
içişleri bakanlığının adının karıştığı bu olayların sonrasında,iç işleri bakanının “Sedat Peker’den ayda 10 bin dolar maaş alan siyasetçi var.” İddası aslında bütün bu olayları açık ve net bir şekilde yorumlamamızı sağlayan bir itiraf niteliğindeydi.
Peki en üst düzeyde ifade edilen bu iddiaların ardından Hukuk devleti olan bir ülkede bir sonraki hamle ne olmalıydı?
Elbette bu iddalar karşısında gücünü ve yetkisini anayasadan alan Cumhuriyet savcıları harekete geçerek idda sahibi olan iç işleri bakanını ifade vermesi için ivedilikle çağırmaları gerekirdi.
iç işleri bakanına konuyla ilgili sorulan soru üzerine “savcılık çağırsa ifade vermeye giderim”diyordu ve konu kapanıyordu.
Elbette geçmiş iktidarlar bu tür yapıları ülkenin bekasını tehdit eden saldırılara karşı kullanmıştı....
1975 ve 1994 yılları arasında, Türkiye dahil 16 farklı ülkede Türk ve diğer sivil, mülki ve diplomatik hedeflere karşı bombalı ve silahlı eylemlerde bulunmuş solcu ve aşırı milliyetçi Ermeni kökenli silahlı örgüt olan Asalanın bitirilmesi buna bir örnekti.
Bugünse organize suç örgütü liderinin içinde olduğu karanlık ilişkiler ağının baş aktörü olması çektiği videolarda anlattıkları suç örgütünün iktidarla olan çarpık ilişkilerini gözler önüne seriyordu.
Ünye deki yerel gazetenin iktidar Belediyesi için yaptığı haberlerin yayından kaldırılması için suç örgütü liderinin ilgili gazeteciyi arayarak bu haberlerin “bakanlıktaki dostlarını rahatsız ettiği”iddası iç işleri bakanlığındaki o dostların kim olduğu sorusunu akıllara getiriyordu.
Bir suç örgütü liderinin içişleri bakanlığıyla olan samimi ve yakın ilişkisinin kaynağı ne olabilirdi?
İç işleri bakanlığından imtiyazlı ve bakanlığın emrinde hareket eden suç örgütü liderinin adının siyasilerle anıldığı siyasilerle olan bağlantılarının ortalığa saçıldığı bir yerde bu konuyla ilgili savcılık tarafından herhangi bir soruşturma açılmamış olması kafaları karıştırıyordu.
Bu keşmekeşlikte bile elindeki kalemiyle dilindeki kelami ile namuslu gazetecilerin doğruları kamuoyuna duyurma çabaları hayati bir önem taşıyordu.
Aslında bütün bu iddalar Cumhuriyet Savcıları açısından açık bir ihbar niteliği taşımaktaydı.
Bu durum bana İtalya’daki asrın yolsuzluk hikayesini sona erdiren temiz eller operasyonunu yürüten savcıları aklıma getiriyordu.
İtalyan halkı bu davanın adeta fedaisi gibi davranıyordu.
İtalyada siyasetin ve devletin bütün kurumlarının karıştığı yolsuzlukların sorumlularını ve suçluları Adaletin önüne çıkararak temiz bir toplum adına hukuk için, adalet için,kanun namına korkmadan hesap soran İtalyan savcıları yolsuzluğa karışmış kim varsa yargı önüne çıkartıyor ve cezalandırılmalarını sağlıyordu böylelikle kamu vicdanına rahat bir nefes aldırıyorlardı.
Ünye’nin yerel gazetecisi Cihan Çakır anlatıyor...
Tarih 19 Ocak saat 20:00' AKP'nin Ünye Belediye başkan adayları için karar verilecekti. Adem Atik isimin seçilmesi kesin gibiyken son dakikada şimdiki Ünye Belediye Başkanı Hüseyin Tavlı seçildi. Ben de diğer gazeteci arkadaşlarım gibi bu duruma anlam veremedim ve bu haberi 'Hüseyin Tavlı oturmak için mi geldi?'başlıkla manşete taşıyan Hüseyin Tavlı'nın cemaatlerle şaibeli ilişkileri olduğuna dair haberler yazmış Bu olaylarıda fotoğraflarıyla da belgelemişti.O dönemde belediye başkan adayları GBT'ye girmek zorundaydı. Belediye başkan adaylığındaki bu hızlı değişikliğin sebebinin bu şaibeler daha önceden ortaya çıkmasın diye yapıldığını düşünmüştüm. Acaba Hüseyin Tavlı'yı GBT'ye sokmamak için mi bu kadar aceleci davranılmıştı?"sorularını soran Gazeteci Cihan Çakırın çektiği ip belkide ülkemizde temiz eller operasyonunun başlangıcı olacaktı.
#milletbiziçağırıyor
#iyipartimeralakşener
İyi parti strateji ve toplumsal Politikalardan sorumlu Ordu il başk. yardımcısı
HÜSEYİN AĞAOĞLU 

Bu haber 564 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum