Futbolcular makine olmadığına göre sahaya çıkacak futbolcuların hepsinin kendini “ virüse bulaşma rizikosundan arınmış olarak sahada futbol oynamaya yönlendirmeleri mümkün mü?
Biri dahi virüse bulaşma korkusundan tam performansını veremezse alınacak sonuç oynadığı takım adına adaletli olur mu?
Gücünü taraftarından alan bir takım taraftarsız oynamaya alışmış bir takım karşısında maçlar seyircisiz oynanırsa lig başına göre dengesiz bir durum oluşmaz mı?
Verilecek cevaplarda insan faktörü unutulmamalı!
Ligin sonucunu eşit şartlarda oynanan 26 maçın sonucu değil de olağanüstü şartlarda oynatılmak istenene 8 maçın sonucunun belirlemesi istenmesi ne kadar adaletli olur?
İllaki de kalan 8 maç oynatılmak isteniyorsa aynı 26 maçın oynandığı şartlarda olursa tamam. Fakat aynı şartlarda olamayacağı belli olan bu maçların birbirleri ile aynı sayılmasını nasıl mantıklı olabilir?
Bir yerde elma ile armutun karşılaştırılması gibi olmaz mı?
Bu iki bölümüm bir biri ile futbol ismi dışında hiç ortak yönü olmazken sonuçları aynı nasıl kabul edilebilinir?
Önerim;
İlla kalan maçlar oynatılmak isteniyorsa o Türk futbolunu yönetenler iki bölümü ayrı değerlendirmeliler?
Nasıl olabileceğini bulmak onların görevleri olmalı.
Kendi adıma oynatılması gereken son 8 maçta Trabzonspor dahi en başarılı takım olsa ve bundan dolayı ödüllendirilirse asıl bunu kabullenmede rahatsızlık duyacağım.
Zira lig oynanırken bir yerde şartlar, kurallar değişmiş oldu. Ve belki bu değişen kuralları Trabzonspor daha iyi değerlendirdi.
O zaman ne suçu var değişmeyen kurallara, şartlara kendilerini adapte edebilen takımların?
Konuya nereden yaklaşılırsa yaklaşılsın illa sonuca lehte ve aleyhte olanlar olacaktır.
Bundan dolayıdır en mantıklı,adaletli durum aynı şartlarda oynanan lig bölümlerinin tamammış gibi görülmüş olarak derecelendirilmelidir diye düşünüyorum.
İlk bölüm şampiyonluk için ikinci bölüm ise paranın ön plandaki durum zaten öyle olduğu bir derecelendirme ile sonuçlandırılabilinir.
Fakat ikisinin toplanıp buna göre sonuç verme asla doğru olmaz diye düşünüyorum.