Reklam
Reklam

SATIR ARALARINI OKUMAK

Sn. Necdet Topçuoğlu beyin "SATIR ARALARINI OKUMAK" başlıklı makalelerini siz değerli okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.

SATIR ARALARINI OKUMAK

Sn. Necdet Topçuoğlu beyin "SATIR ARALARINI OKUMAK" başlıklı makalelerini siz değerli okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.

SATIR ARALARINI OKUMAK
04 Mart 2023 - 23:14



Necdet Topçuoğlu

Benim bürokrasi ömrümün büyük bir bölümü, bildiri yazmak, okuduğum bildirilerin satır aralarında nelerin ifade edildiğini değerlendirmekle geçmiştir. Bu konuda hiç isabetsizliğe düştüğümü hatırlamıyorum. Sayın Akşener’in Genel İdare Kurulu toplantısı sonrasında yapmış olduğu konuşmayı hem dinledim, hem de birkaç defa okudum. Bu konuşmanın satır aralarında verdiği mesajlar öyle bir toplantıda ortaya çıkabilecek mesajlar değildir. Daha önceden düşünüldüğü ve hazırlık yapıldığı çok net olarak anlaşılmaktadır. Masaya teamüden suikast yapılmıştır.

Bilindiği gibi seçimler iki bölümden oluşmaktadır. Birincisi Cumhurbaşkanlığı, ikincisi ise Milletvekilliği Genel seçimleridir. Altılı Masanın daha önce yaptığı bütün toplantılardan sonra yapılan açıklamalarda, ‘’biz bütün ayrıntılarda ortak mutabakatı sağlayacağız, kimin Cumhurbaşkanı olacağı teferruat olacaktır’’ denilmiştir. Hazır ortak mutabakat metni yayımlanmışken, Cumhurbaşkanı adayının tespitinde masayı terk edecek kadar derin bir sorun olmaması gerekirdi. Diyelim ki derin görüş ayrılığı ortaya çıktı. Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda anlaşamadık, şimdi Milletvekilliği seçimlerine geçelim denilmemiştir. Bu durum, görüşmelerin bitirileceğinin önceden planlandığı hakkında ipucu vermektedir.

Konuşma metninde ne noter, nede kumar masasında olmayız denilmektedir. Diğer paydaşlar menfaat paylaşımı ile suçlanmışlardır. Bu ifadeler nezaketle bağdaşmadığı gibi, kavga da bile kullanılmaması gereken ifadelerdir. Bunun adı ben gemileri yaktım bir daha geri dönmem anlamı taşımaktadır. Masadan ayrılmak ilk deprem kadar hasar vermişse, masaya dönmek, güçlü bir artçı deprem kadar hasar verecektir. Güven çok hassas bir duygudur. Bir defa sarsılırsa, tekrar eski durumuna dönmesi mümkün değildir. Bazlama kırılmıştır, tekrar birleşemez. Olay daha çok yenidir, tarafların şoku atlatamadıkları görülmektedir. Cumhur ittifakı ise, planları gerçekleştiği için, zaten biliyorduk sessizliğine gömülmüşlerdir.

Altı siyasi parti, demokratik Parlamenter Sisteme dönmek için bir araya gelmişlerdi. Bunun için Cumhurbaşkanlığı ve Mecliste nitelikli çoğunluğun alınması gerekiyordu. Sayın Akşener daha başlangıçta ben Cumhurbaşkanlığına aday değilim, Başbakan olmak istiyorum demişti. Bunun için İyi Parti’nin birinci parti olması gerekiyordu. Birinci parti olmanın yolu, CHP’yi Ankara ve İstanbul Belediye Başkanları üzerinden bölmekten geçiyordu. Akşener bir yandan seçilebilecek aday sözleriyle Sayın Kılçdaroğlu’nu zayıflatırken, diğer yandan da iki Belediye Başkanını pohpohlayarak amacına ulaşmaya çalışıyordu. Masadan ayrılmakla bunu başaracağını sanmıştı. Ancak yanıldığını ağır bir bedel ödeyerek görmüş oldu. Başbakan olarak yola çıkmıştı, şimdi Genel Başkanlığı bile tehlikeye girmiş oldu. Yani Akşener masanın altında kalmıştır. Dönüp bakmak zaman kaybıdır.

Deprem felaketinin ağır sonuçlarının yaşandığı şu günlerde, Altılı Masada Akşener krizinin konuşulması çok berbat bir durumdur. Hele de Erdoğan gibi felaketleri fırsata çeviren bir siyasetçi için bulunmaz bir nimet olmuştur. Zaten hemen ilk hamleyi yapmıştır. ‘’Bakın biz can derdiyle uğraşıyoruz, onlar koltuk derdiyle uğraşıyorlar’’ demiştir. Bu nedenle Bay Kemal, adaylığını derhal ilan edip, yarın sabah deprem bölgesinde bir çadıra yerleşmelidir. Millet İttifakına geçmiş olsun. Akşener gibi taşınması gereksiz olan bir yükü sırtından atmıştır. Şimdi sıra onun neden ‘’beşli çete’’nin operasyonuna alet olduğunu, derin devletin buradaki rolünü açığa çıkarıp, halka anlatmaya gelmiştir. Bunu yapmaz sessiz kalırsa, bu hata seçimleri olumsuz etkiler. Eksik cesaret olmaz, cesaret ya tam vardır, yoksa gerisi korkaklıktır.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığına Akşener karşı değildir.  Karşı olanlar, Türkiye Hazinesi’nin 418 Miyar Dolarını yürüten Oligarklardır. Akşener bu Türk Oligarklarının yıkım taşeronluğunu yapmıştır. Maalesef yıktığı enkazın altında kalmış, hurda olarak tarih olmuştur. Muhalefete düşen bunun ayrıntılarını ortaya çıkarmaktır. Bay Kemal ABD, İngiltere ve Almanya seyahatlerinden sonra çalınan 418 Milyar Doların adresini tespit etmiş, Türkiye’ye getirme güvencesini almıştır. Bu olağanüstü başarı Putin’i kudurtmuş, Türkiye’nin doğal gaz borcunu bir yıl erteleyerek iktidara destek mesajı vermiştir. Bay Kemal’in cesurca girişimini önlemek için Oligarklar her yolu deneyeceklerdir. Bu konuda çok tedbirli olunması gerekli görülmektedir. Akşener kullanılıp atılmıştır. Şimdi sıra (B) planındadır.

Bir zincir en zayıf halkası kadar güçlüdür. Altılı Masanın yumuşak karnı ve zayıf halkası Akşener idi ve koptu. Bunda Akar-Fidan etkisi varmıdır, yokmudur muhalefet bunu açıklamalıdır. İktidar susuz kalmış fidan gibi strese girmişken, Akşener’in can suyu olmasının sebebi nedir? Seçim çalışmalarının ana ekseni 418 Milyar Doların geri getirilmesi üzerine kurulmalıdır. Bunu istiyorsak Bay Kemal’e destek vermek zorundayız. Yok eğer, yiyin için afiyet olsun diyorsak ezilmeye devam edeceğiz. Akşener gitti diye seçmenler de gitmiyor. İyi Parti, Şehit Sinan Ateş cinayetinin MHP’ye verdiği üye kaybından çok fazlasını bir gece de yaşamıştır. Daha da devamı gelecektir. Sonuç olarak tuzağa düşmeyen Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nu tebrik ederim. Yıkıma amigo olarak destek veren Ümit Özdağ’ı da kınıyorum. Pazar günü Ankara Belediyesine çay içmeye gidebilir. Tabi ikram edilirse.

(4, Mart, 2023-Ankara)

Bu haber 919 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum