Oyucularınız yaka paça indirilse dahi lehinize karar vermezler. Hasbel kader verilen kararları tüm dünyanın gözü önünde iptal eder ve adeta dalga geçerler. Şimdi bu şartlarda oynanan oyunun adı futbol olabilir mi ?  uygulanan yönteme adil denilebilir mi ?  ve Ülke futbolunun bu şartlarda gelişmesi mümkünmüdür ?
Bakın arkadaşlar, bir gerçeğin adını koyalım. Trabzonspor bu ülkede bazı güç odakları tarafından çeşitli nedenlerle sevilmiyor. Bu eğilimden cesaret alan karaktersiz dalkavukların oluşturduğu olumsuz yansımaları ise, çoğu aleyhimizde gelişen hakem kararlarından gözlemci raporlarına kadar her alanda hissediyoruz. Bu tespitten sonra adını koymamız gereken ikinci bir gerçek daha var. Bu gerçekte, yıllardır futbol dünyamızda yaratılan istanbul sultasının hegomonyaya dönüştürülmesi ve bu durumun ülkenin her köşesinde kanıksanır hale getirilmesi olgusu. Yani, Türkiyenin neresinde yaşıyor olursa olsun futbola ilgi duyan bir kişi, kendi kentinin takımı olsun olmasın öncelikle bir istanbul takımına sempati duyar. Bir başka deyişle oluşturulan sistem onu bu eğilime mecbur bırakır. Doğal olarak Türkiyede yetişen spor yöneticileri ve hakemleri bu gerçeğin dışında turmak mümkün değildir. Bir an için hiç bir art niyet taşımadıklarını ve çıkar peşinde koşmadıklarını düşünsek bile büyük çoğunluğunun istanbul takımlarına karşı duydukları sempati ve bu sempatinin bir şekilde verilen kararlara yansıdığı hususlarını inkar edemeyiz. Bu hususlar göz göre göre Türk futbolunu kemirmekte ve 83 milyonluk bir ülkenin futbolda istenen seviyelere gelememesinin başlıca nedeni olarak kendini göstermektedir.
Yukarıda bahsedilen hususlardan başta istanbul dışında kalan ve anadolu takımları olarak tabir edilen kulüpler olmak üzere tüm futbol paydaşları muzdariptir. Öyleyse çözüm bulunmalıdır. Aslında çözüm bellidir. Türk futbolunda derhal yabancı hakem uygulamasına geçilmelidir. Sadece sınırımız olan komşu ülkelerde bile binlerce iyi yetişmiş hakem vardır. Dünya artık küresel bir köy gibidir. Ulaşım ve haberleşme imkanları geniştir. Türkiyedeki bir hakemin ülkemizin herhangi bir köşesine uçakla yapacağı seyahat ile komşumuz olan bir ülkedeki hakemin yapacağı seyahat arasında çok olsa yarım saat fark olur. Fazla teknik detaya girmek istemiyorum. Eğer gerekli irade ortaya konursa bu hakemlerin seçimi, maçlarda görevlendirilmesi ve maç sonrasına ilişkin kararların verilmesi gibi teknik, idari ve mali olarak her türlü çözüm geliştirilir. Yeterki irade olsun.
İşte bu itibarla Trabzonspor kendini ortaya koymalı ve samimi olan diğer anadolu takımlarınıda yanına alarak bu öneriyi adeta dayatmalıdır. Eğer birliktelik sağlanır ve ligleri boykot etme yaptırımı dahil gerekli adımlar atılırsa sonuç verebilir ve Türk futbolu biraz olsun rahatlatılabilir.
Fakat dertler bununla bitmez, yol uzundur ve atılacak daha çok adım vardır...