Şenol Anşin yazdı :

Hemen hemen hepimizin hayatında anıları, izlenimleri olan bir doğa harikası. Benim çocukluğum bu güzelliği izleyerek geçmiştir mesela.
Perşembe halkına hiç bir bilgi verilmeden, adeta gizlenerek buraya bir şeyler yapmaya başladılar.
Haberimiz olduğu andan itibaren bu doğa harikası yerin tahrip edilmemesini, yapılacak tesisin küçük teraslamalarla, doğal dokuyu bozmadan yapılmasını söyledik.
Tabiki dinletemedik. Ne bizleri dinlediler, ne de yaşanan doğa intikamından ders aldılar. Rant uğruna, bu güzelim doğaya hiç acımadılar.
En çok üzüldüğüm de, burada yapılan tahribat ilçemizin adıyla kurulmuş bir sayfada yayınlandığında, bunu doğru bulmadığım konusunda yaptığım bir yorum nedeniyle, sayfa yöneticileri de dahil bazı isimlerin şahsıma karşı taarruza geçip, bu yapılanı körü körüne savunmalarıydı.
Tabiki kuru gürültüye papuç bırakmak, benim fıtratımda olmadığından, doğruları söylemeye devam ettim. Üzüldüm, ama hep içime attım. Oysa ben onların hakkını savunuyordum. 
Ve bugün, doğanın verdiğini er veya geç geri aldığını, kendine karşı yapılan fiili saldırıya er veya geç karşılık verdiğini ne yazıkki yaşayarak görüyoruz.
Burada da, bütün yeşilliği yok etmenin, toprağı tutan ağaç köklerini kesmenin, topoğrafik yapıyı bozmanın bedelini, daha tamamlanmadan, duvar temellerinin uçmasıyla yaşıyoruz. Daha da yaşayacağız.
Ha “bundan ders alıp, doğru söyleyenleri dinlerler mi” diye sorarsanız! Hiç zannetmiyorum.