Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığında son yıllarda vaka sayısında azalma görüldüğü ancak kenelerin neden olduğu bir başka bulaşıcı hastalık olan Lyme Hastalığı'nda ise önemli bir artış olduğu belirtildi.
Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyolojisi
Derneği Başkanı ve Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi
İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyolojisi Anabilim Dalı Başkanı
Prof. Dr. İftihar Köksal, KKKA Hastalığı'na neden olan keneye karşı son
yıllarda yapılan etkin eğitim çalışmalarının olumlu sonuçlar verdiğini
söyledi. Köksal, bu yıl kış mevsiminin uzun sürmesiyle daha önce Nisan,
Mayıs aylarında görülen kenelerin bu yıl Haziran ayında görülmeye
başladığını hatırlattı.
Kenelerden bulaşan hastalıklar konusunda özellikle 2004 yılından beri eğitim çalışmaları yaptıklarını kaydeden Köksal "Aradan geçen 10
yıl sürede çok yoğun etkin eğitim çalışmaları yapıldı. Bir kere hastalık artık herkes tarafından biliniyor. Bu hastalığı 'duymadım, görmedim,
nasıl korunduğunu bilmiyorum?' diyen yok. Ama buna rağmen hastalık hala
var. Geçen seneki bakanlık verilerine göre; hastalık sayısında gerçekten bir azalma var. Dolayısıyla bu azalma bölgemizde de hissedildi. Ancak
ilk yıllarda hastalık sadece bazı bölgelerde seyretmesine rağmen bugün
Türkiyenin her yerinde var. Yani bu keneler Türkiyenin her yerine
yayıldı" dedi.
LYME VAKALARINDA ARTIŞ
KKKA Hastalığı vakalarının azaldığını ancak Lyme Hastalığı'nda ciddi artış yaşandığına dikkat çeken Köksal, şunları söyledi:
"Keneler sadece Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı'nı
bulaştırmıyorlar, yine artan bir tehlike karşımızda. KKKA vakaları
yıllar içerisinde azalmasına rağmen keneler aracılığı ile bulaşan Lyme
Hastalığı'nda bir artış görüyoruz. Eski yıllara göre görmediğimiz kadar
vaka var. Bu vakaların nereden geliyor diye baktığımızda özellikle
Giresun ve Artvinin ormanlık yöresinden geldiğini görüyoruz. Peki bu
iki hastalık bulaşması bakımından fark var mı diye baktığımızda biz şunu görüyoruz. KKKA sahil kesiminde gelmiyor. Daha çok yüksek kesim,
yerleşim alanlarından denizden uzak yerlerdeki kenelerin ısırması ile
kan emmesiyle bulaşıyor. Fakat Lyme hastalığı böyle değil. Lyme
Hastalığı'na baktığınız zaman gelen vakaların daha sahil kesimlerine
yakın, ya da böyle bir ayırım yapmaksızın yaşayan yerlerdeki bireylerden bulaştığını görüyoruz. Bu da diğer önemli bir tehlike. Dolayısıyla
keneler bölgemizde var. Kene ile bulaşan hastalıklara karşı uyanık,
dikkatli olmamız lazım.
KENENİN ÜZERİNE SİGARA BASMAK, ALKOL, KOLONYA DÖKMEK ÇOK TEHLİKELİ
Kene ısırığına karşı yapılması gerekenler hakkında bilgi veren Köksal, şu tavsiyelerde bulundu:
Kişi vücudunda kene gördüğü zaman eğer kendisi
çıkaramayacağından şüphe ederse hemen bir sağlık kuruluşuna giderek
çıkartmasını tavsiye ediyoruz. Kenenin üzerine sigara basmak, alkol,
kolonya, ispirto, yağ dökmek gibi şeyler son derece tehlikeli. Çünkü
kene böyle bir olaya maruz kaldığı zaman kendini korumak amacıyla
kusuyor ve salgı çıkarıyor. Böylece bulaşması daha fazla oluyor. Kendisi zorlayarak keneyi çıkarmaya çalışırsa yine çok miktarda virüs
vantuzları aracılığı ile tutunduğu için salgılarını boşaltıyor. Bu da
çok tehlikeli. Eğer bir cımbız aracılığı ile bir tutuşla çekebiliyorsa
sorun yok. Bunların dışında hemen bir sağlık kuruluşuna başvurarak
çıkarmasını öneriyoruz. Keneden aslında korunmak aslında çok kolay.
Gezinti halinde pantolonun paçalarını çoraba sokmak. Tarımla,
hayvancılıkla uğraşanlar eline bir eldiven veya çorap geçirmek suretiyle keneden korunabilirler. Gömleğini pantolonun içine koyması, başına
şapka yada eşarp takmalarını öneriyoruz. Çünkü zaman zaman saçlı deriden çıkardığımız vakalar da var. Boynundan, kulak arkasından çıkardığımız
keneler var. Kene ağaca pek çıkmıyor, yerdeki otlarda oluyor.
Dolayısıyla yere yatıp uzananlarda yada hayvanını temizlemek için altına girenlerin başında, vücudunun farklı yerlerine kenenin bulunduğunu
görüyoruz. Bunun dışında vücudunun her yerinden kene çıkardığımız
vakalar var. Eve döndükleri zaman mutlaka bir yakınlarına kene kontrolü
yaptırsın. Çünkü kene ne kadar erken çıkartılırsa o kadar iyi. Vücutta
ne kadar kalırsa virüsü aktarmak için doyana kadar şişene kadar kan
emiyor. Kene çok aç olduğu için kan emme sırasında insana mutlaka virüsü bulaştırıyor. Kene zaten aç iken insana yapışıyor. Bazen üzerinde 4-5
gün kene kalıp da gelen vakalar var. Dolayısıyla bunlar şişman kene
oluyor, çok kan emdikleri için çok tehlikeli oluyor. Ne kadar vücutta
kalırsa o kadar çok tehlikeli.
KENENİN DÜŞMANI TAVUK
Kuş gribi yüzünden gereksiz yere tavukların telef edildiğini bunun da
doğal dengeyi bozduğunu ifade eden Köksal, açıklamaları şöyle sürdürdü:
Kenenin kökünün kazınması mümkün. Kuş gribi sebebiyle çok
gereksiz yere çok büyük tavuk itlafı yapıldı. Bu da doğal dengeyi bozdu. Bizim yaptığımız her yanlış doğal dengeyi bozuyor. Yani bir yerdeki
fare sayısını azaltmak için kedilerin olması gerekiyor. Eğer biz
kedileri öldürürsek fareler artar. Tavukları öldürdüğümüz zaman da kene
popülasyonunda gerçekten bir artış yaşandı. Bu benim işim değil
veterinerlerin işi ama biz gözlemledik. Kene artınca da elbetteki besin
kaynağı azalıyor. Besin kaynağı azalınca da başka yerlere saldırıyorlar. Yani beslenecek ortam bulamıyorlar. Popülasyon artıyor dolayısıyla
keneler insanlara saldırması daha fazla oluyor. Diğer canlılara da
saldırıp ısırıyor. Böyle bakıldığında ben şunu öneriyorum. Özellikle
kırsal kesimde ev tavukçuluğunu çok önemsiyoruz. Sadece çiftlik
tavukçuluğu değil, ev tavukçuluğunu teşvik etmemiz lazım. Eskiden
köylerde herkes kapısının önünde tavuk yetiştirirdi. Yine bunu
öneriyorum. Çünkü bunlar keneleri tüketiyorlar, yiyorlar. Böylece
ortalıktaki kene sayısı azalacaktır. Kene nüfusu azaldığı için de daha
az kene olacağından insanlara daha az kene saldıracaktır. Onun için bunu önemsiyorum. Bunu bir proje olarak ele alabiliriz. Bunu teşvik etmemiz
gerekiyor diye konuştu.
KIŞ MEVSİMİNİN UZUN SÜRMESİ VAKA SAYISINI DÜŞÜRDÜ
Vaka sayısındaki düşüşte bu yıl kış mevsiminin uzun sürmesinin de
etkili olduğunu ifade eden Prof. Dr. İftihar Köksal "Bu yıl kış mevsimi
ve soğuk uzun sürdü. Kenelerin canlanmasında bunun biraz etkisi oldu.
Biz vakalarımızı geçen sene Nisan, Mayıs ayında görürken, bu sene
Haziran ayının sonuna doğru vakaları görmeye başladık. Haziran sonunda
büyük bir artış olduğunu gözlemledik. Ama yine de geçen yıllara göre
oran azaldı. Bu kenelerdeki hastalıkların seyrini tamamlaması da etken
olabilir. İnfekte kene sayısının azalmış olması da etken ancak toplumun
bilinçlenmesinin bir etken olduğunu düşünüyorum. Vakaların klinik
seyirleri bakımından eski yıllara göre çok büyük bir fark yok. Bu
konuyla ilgili zaman içerisinde bir yandan hastalığın etkeni ,hastalık
yapma mekanizmaları hakkında Bilimsel bir çalışmalar yürütüldü. Bu
çalışmalar sırasında görüldü ki kenelerde bölgeden bölgeye farklılık
göstermekte, virüs de öyle. Kene arıcılığı ile insana bulaşan virüs
bölgelere göre bir takım genetik farklılıklar gösterdiği, bazılarının
hastalık yapma kapasitesinin bazılarına göre daha farklı olduğu görüldü. Örneğin Çorum, Tokat, Şebinkarahisar, yöresinde hastalık biraz daha
ağır seyretmekte. Muhtemeldir ki oradaki virüs tipi biraz daha hastalık
yapma kapasitesi yüksek olan virüsler. Gümüşhane, Kelkit ve Artvin
civarından gelen hastalarımızın kliniklerinin daha iyi olduğunu
görüyoruz. Muhtemelen bu farklılıktan ileri gelmektedir diye konuştu.
DOĞU KARADENİZ'DE KKKA VAKASI 40 CİVARINDA
Kene mevsiminin ilkbahardan sonbahar sonlarına kadar sürdüğüne dikkat
çeken İftihar Köksal, İlkbahardan sonbahar sonuna kadar olan mevsim
kene mevsimi. Bu mevsimlerde ısırık vakalarında dikkatli olmalıyız. Bize bu gelen vaka sayısı bu zamana kadar 17. Bu rakam geçen yıllara göre az bir vaka. Bu sayı sadece KTÜ Farabi Hastanesine gelen vaka, her KKKA
bize gelmiyor. Bunlar bir, iki ve üçüncü basamak olarak adlandırılırken, biz üçüncü basamak hastaneyiz. Bize gelen vakalar en ağır vakalar.
Bunların kan değerleri daha düşmüş, kanamaya meyilli, klinikleri biraz
daha ağır olan hastalar. Bize gelen 17 vaka ile birlikte diğer
hastanelere gelen vaka sayısı 20-25 civarında olduğunu düşünürsek
bölgemizdeki toplam sayı 40-50 civarında şeklinde konuştu.
KKKA HASTALIĞI'NDAN TEK ÖLÜM ŞEBİNKARAHİSAR'DAN
Bu yıl Giresun'un Şebinkarahisar ilçesinden gelen bir vakayı
kaybettiklerini belirten Köksal Bu yıl 1 vaka kaybettik. O da
Şebinkarahisar gelen bir vakaydı. Bize çok geç geldi. Yaklaşık 1 hafta
10 gün sonra gelen bir vakaydı. Onun dışında kendi bölgemizden
kaybettiğimiz vaka sayısı yok. Biz Türkiyede en az vaka kaybeden
merkeziz. Hem erken tanı hem de tedavi açısından yaklaşımımız
dolayısıyla gelen hastaların infekte ettiği kenelerin daha düşük
hastalandırma kapasitesi yada daha ölümcül olmasından kaynaklanan bir
sebep. Son 4 yılda kaybettiğimiz vaka sayısı 5 bilgisini verdi.
YORUMLAR