İZMİR DEPREMİ VE YAZAMADIKLARIMIZ

Bu hafta İzmir’de meydana gelen depremle alakalı bir şeyler yazmak istedim. Ama belki 10 kere yazdığım yazıyı çöpe attım…
Biz millet olarak çok ama çok yanlış yerde dolaşıyoruz. Dini konular zaten yüz yıllardır bozulmaya devam ediyordu. Sonunda birbirine düşman ama özde Müslüman bir toplum haline geldik.
Ölen de Allah diyor öldüren de Allah diyor.
Ölen kendine yakınsa iyi, değilse kötü oluyor.
Artık midem kaldırmıyor bu konularda bir şey söylemeyi de yazmayı da.
2020 Dünya da felaketleri dizi dizi devam ettiriyor. Ama benim şahsi kanaatim, hiç kimse bu felaketlerden ders almamış durumda. Almaya da niyeti yok. Fakiri de zengini de orta hallisi de, dindarı da dindar olmayanı da, hristiyanı da musevisi de putperesti de… Dünya bundan ders almadı ve alacağı da benzemiyor.
Bize bakan yönü ile 2020 sezon finalini İstanbul ile yaparsa şaşırmam…
Dünyaya bakan yönü ise bir başka kitlesel savaş olurmu? Kestiremiyorum ama olursa da neden, nasıl oldu diye de hayrete düşmem.
Tekrar İzmir depremine dönersek, bu konuda söylenebilecek sözü MÖ 1760 civarında yazılan HAMMURABİ KANUNLARININ 229. MADDESİ de yazmışlar…
Bir inşaatçı herhangi bir kişi için bir bina inşa eder ve bu binayı uygun bir şekilde yapmazsa ve onun inşa ettiği bina yıkılıp sahibini öldürürse, inşaatı yapan kişi öldürülür.
Sözün bittiği yerdeyiz.
İddia ediyorum. Eğer beklenen İstanbul depremi söylendiği gibi 7,5 üzerinde olursa 1 milyondan fazla insan ölür. Şehrin büyük bir kısmı da yıkılır.
Kim yapıyor bunları? Nasıl yapılıyor…
Yapan razı, yaptıran da razı gördüğüm kadarıyla. O zaman devlet de bu karşılıklı rızayı hoş görüyor.
O zaman bekleyip göreceğiz.
Allah felaketlerden korusun.
 
[email protected]