Bir Zamanlar Gölköy… Kalbimizin Derinlerine Saklanan Bir Zamanın...
Hasan Taş

Hasan Taş

Kıbrıs Platformu Başkanı

Bir Zamanlar Gölköy… Kalbimizin Derinlerine Saklanan Bir Zamanın Hikâyesi

17 Ekim 2025 - 23:54



Hasan Taş

Anılara dalmışım…
Sanki Melet Irmağı’nın o huzur veren şırıltısı yeniden kulağımda. Hüzünlü bulutlar kaplamış Gölköy’ümün tepelerini. Köprü başında esen rüzgâr saçlarıma dokunuyor, geçmişten bir selam getiriyor gibi. Bir an sessizlik çöker… Hatıralar yavaşça kapıyı aralar. Ve ben, çocukluğumun kokusunu, o sade ama derin günleri yeniden hissederim.
Bir ses, bir koku, bir rüzgâr… her şey o günlere götürür insanı.

O Yıllar, O İnsanlar…

Bazen insanın yüreği geçmişe düşer.
Bir rüzgâr eser içerden; geçmişin sesini, çocukluğun saf kokusunu taşır. O yıllar gelir akla — saf, sade ama bir o kadar da derin… Dargın ahu gözlerin ağladığı, çocuk kalbimizin her şeye rağmen umutla çarptığı o güzel günler… Ne zaman düşünsem, içimde hem bir sıcaklık hem de tarifsiz bir sızı belirir.
Çünkü Gölköy, yiğitlerin, mertlerin, sözüne sadık insanların memleketiydi.
Sesi gür çıkan, haksızlığa boyun eğmeyen insanların ilçesiydi.

Sokaklarında kravatlı, şapkalı, beyaz takım elbiseli beyefendiler yürürdü.
İnsanların yüzünde vakar, dilinde edep, kalbinde sevgi vardı.
Erdem Sineması’nın önünden geçerken vizyondaki filmin heyecanı sarardı herkesi. Kadınlarımız da sinemaya giderdi — ne büyük incelikti, ne güzel bir kültürdü o… Yağmur sonrası toprağın kokusu bile başka kokardı Gölköy’de; sanki her damlasında bir umut yeşerirdi.

Cumartesinin Bereketi, Çarşının Kalabalığı

Kırk, elli yıl geçmiş olabilir ama bana sorarsan, dün gibidir o günler. Hele cumartesi olunca!
Gölköy’ün çarşı günüydü o!
İğne atsan yere düşmezdi. Her köyden insanlar ellerinde filelerle, gönüllerinde muhabbetle akın akın gelirdi.
Her köşede bir köyün insanı toplanır, “bizimkiler oradadır” derdik. Kimi pazarlık eder, kimi selam verir, kimi bir dostuyla kahvede buluşurdu.
Mal pazarı cıvıl cıvıldı; insan sesleriyle hayvan sesleri birbirine karışır, o kalabalığın içinde bile bir huzur, bir kardeşlik soluğu vardı.

Ve o eski kitapçılar… Hamdi Çakır’ın, İsmet Hoca’nın dükkânları…
Gazete kokusu, yeni çıkan dergilere uzanan meraklı eller…
Bir sayfa açılırdı da, bütün Gölköy’ün kalbi o satırlarda atardı sanki.

Fındık Mevsiminin Çocukları

Hele fındık zamanı…
Toplama bitince biz çocuklar yeniden bahçelere koşardık. Başak toplar, on-on beş kilo biriktirir, satar, okul harçlığımızı çıkarırdık.
Öğle tatilinde fırınlara koşar, çeyrek ekmek alırdık. Paramız yeterse arasına biraz helva koyardık — o an dünyanın en zengin çocukları biz olurduk.
Kazancımız küçük, mutluluğumuz büyük, yüreğimiz dopdoluydu.

Gölün Sessizliği, Kalenin Gölgesi

Gök Gölü o zamanlar kavak ağaçlarıyla çevriliydi.
Suyun sessizliğinde kendimizi dinlerdik. Tarihi kalenin tepesine çıktığımızda, Gölköy bütün zarafetiyle bize gülümserdi. Evimiz kalenin dibindeydi; taşına, gölgesine kadar ezberimdedir hâlâ.

Ayrı Düşünenlerin Aynı Yürekle Buluştuğu İlçe: Gölköy

Sağcısı da solcusu da bir başkaydı Gölköy’ün…
Herkesin bir fikri vardı ama herkesin bir vicdanı da vardı. Haksızlığa karşı durmuş, mazlumun yanında yer almış bir halktı bu.
Bunun en güzel örneğidir 1968 yerel seçimleri. Ağalara karşı bağımsız aday Belgüzer Bulut’un etrafında birleşip onu başkan yapmışlardı.
O günün sağcısı da solcusu da bugün hâlâ Gölköy’ün büyük değeri, aydını olarak anılıyor.

Zaman Uzaklaştı Ama Ruh Hâlâ Orada

Şimdi dönüp bakıyorum da… o günlerin çoğu artık sadece hatıralarda yaşıyor.
Ama o insanların samimiyetini, o günlerin masumiyetini, o sokakların sesini unutmak mümkün mü?
Bir yanım hâlâ o eski Gölköy’de kalmış gibi.
Çocukluğumun geçtiği o topraklarda, her taşında, her evinde, her sokağında biraz ben varım… biraz biz varız.
Ne kadar uzaklaşsak da Gölköy hep içimizde — yüreğimizin tam orta yerinde yaşamaya devam ediyor.
Hasan Taş
17.10.2025

Bu yazı 435 defa okunmuştur .

YORUMLAR

  • 0 Yorum