BIRAKIN NOEL’İ,ÖZ BABANIZI
SEVİN
Baba sevgisi, bana göre dünyanın en güzel, en doyumsuz ve en anlamlı sevgilerinden biridir…
Baba sevgisinin kıymetini, baba ocağından uzak bir yerde olduğumuzda, ya da o ulu çınar bu dünyadan göçüp gittiğinde daha iyi anlayabiliyoruz…babalarımızın kıymetini sağlığında ve yanımızda olduklarıda daha iyi anlamalıyız ve sevgimizle de gönüllerini fethedebilmeliyiz… İşte o zaman babaların yüzlerinde tatlı bir gülümseme ve kalplerinde de sevgi dolu sımsıcak duygular oluşmasına şahit olabiliriz…
Söz babalardan açılmışken, haydi geliniz onların hiç unutulmadıklarını ve daima hatırlandıklarını ifade eden şu güzel sözlerle yazımıza devam edelim…
-Baba çınar gibidir… Meyvesi olmasa da gölgesi yeter…
Bazıları babasının kıymetini bilmez, bazıları da kıymet bilecek bir baba bulamaz.
-Bir baba yüz evlada bakar da, yüz evlat bir babaya bakamaz.
Haydi şimdi geliniz yazımızı, baba sevgisinin en güzel örneğini yansıtan ve toplum olarak ders alınması gereken bir öyküyle tamamlayalım:
“Yaşlı bir baba, kuzu etinden imal edilmiş yaprak döneri çok severmiş…Bir gün canı yaprak döneri çok çekmiş. Babasının isteğini fark eden oğlu, almış babasını ve güzel bir lokantaya götürmüş… Baba, yemeği önce kendisi yemek istemiş… Ancak; yaşlılığın verdiği zayıflık sonucu elleri titrediği için lokmayı ağzına götürmek istediği her seferinde üzerine dökmüş, yağı sakalına damlamış… Lokantadaki insanların bakışları da pürdikkat onların üzerindeymiş… Aşağılayıcı bakışlar, alaycı tavırlar, surat ekşitmelerle arada bir yaşlı babaya bakıyorlarmış. Bir süre sonra oğlu sabır ve itina ile lokmaları babasının ağzına koymaya başlamış… Nihayet yemek bitmiş ve oğlu babasını alıp lavaboya götürmüş, elini-yüzünü iyice yıkamış, üstünü-başını silip temizlemiş, saçını-sakalını düzeltip taramış, gözlüklerini silip gözüne takmış, ardından da koluna girip dışarı çıkartmış… Lokantada bulunanların hakaretamiz bakışları hâlâ onların üzerinde… Hiçbir bakışı umursamayan çocuğun ise yüzünde hep tebessüm varmış, babası çok sevdiği yemekten yiyip lezzet aldığı için… Yemek parasını ödeyip çıkıyorlardı ki, arkalardan yaşlı bir amca seslenmiş:
– Hey evlat, burada bir şey bıraktığını unutmadın mı?
Az düşündükten sonra çocuk cevap vermiş:
– Hayır, masada bir şey bıraktığımı sanmıyorum!
Yaşlı amca:
– Hayır evlat, yanılıyorsun. Sen burada çok değerli bir şey bırakıp gidiyorsun!
Şaşkınlık içinde:
– Ne bırakmışım ki amca?!
– Sen burada, her evlat için bir ders ve her baba için bir umut bırakıp da gidiyorsun!…
Tam bir sessizlik hâkim olmuştu salona… Herkes yaptığından, düşündüğünden utanç duyuyordu… Unutmuşlardı bir an, her sıkıntıda babalarına sığındıklarını:
– Baba! Şunu istiyorum.
– Baba! Bana şunu al.
– Baba! Şu okulda, şu üniversitede okumak istiyorum, şu kadar harç gerekiyor.
– Baba! Okul masrafları için şu kadar para lazım.
– Baba! Falan şehre gezmeye gitmek istiyorum, para ver.
– Baba! Doğum günümde bana ne aldın?
– Baba!…
– Baba!…
Ama bir defa olsun dememişlerdi sanki:
– Yanımdasın ya baba, benim için her şeye değer ve yeter!…
– Babam! Senin yanında olmak benim için bir dünyadır…
Hep sahip olmak istediklerimizden söylenip durduk, yokluklarımızdan sitem edip şikâyetçi olduk…
Ama belki de hiç sormadık ona:
– Baba! Senin benden bir isteğin var mı..?
Çoğumuza sormuşlardır kesin çocukluğumuzda, ‘Anneni mi çok seviyorsun, babanı mı?’ diye.
İlk başta ‘Her ikisini.’ desek de az ısrar sonucu utanarak, sıkılarak kısık sesle, ‘Annemi.’ diyorduk; buna rağmen baba içindeki acıyı bize hissettirmeden tebessüm ediyordu.
Kim bilir, belki de herkesin yanında utanıyordu…
Ama bir gün gelir de kayıp giderse elinden, aile fertlerinin güzel yaşaması için ne tür zahmetlere katlandığını işte o zaman anlarsın… Cennet ayaklarının altında olmasa da, baba sevgisi bütün sevgilerin temelidir her şeyin üstündedir. Bir baba yüz öğretmene bedeldir.
Daha nice sağlıklı, mutlu, huzurlu ve başarılı günler dileğiyle…
Hoşça kalınız… Dostça kalınız…
Araştırmacı ve ilahiyatçı yazar Hüseyin DENİZ
Yorumlar
Kalan Karakter: