EN BÜYÜK ZAAFIMIZ HIRSA YENİK DÜŞMEKTİR
Bu dünya fani ,ahiret ise bakidir.
İnsan bir ömür çalışır mücadele eder bir anda hırsına yenik düşer her şeyini kaybedebilir.
Gerek dünya malı olsun, gerekse bütün yapmış olduğu bütün hayır hasenatları ve ibadetleri yok olup gider.
İnsan kanaatkar sahibi olmalı her haline rıza gösterip şükretmelidir.
Elindekiler ile yetinmesini bilen kimse sıkıntı çekmez. Aksi halde kanaatsiz kişiler çok varlıklı olduklarında bile hep daha fazlasını istedikleri için mutsuz olurlar. Aşırı hırs ve aç gözlülük insanı mutsuz eder, kişiyi yasa dışı, yanlış yollara itebilir.
Elbette ki bir şeyi başarmada mutlaka hırslı olmak azim ve çalışkanlıkla beraber başarıyı getirir. Fakat her şeyin fazlası gibi hırsın fazlası da insana zarar verir. Tutkularımız tutuklar zaaflarımız ise bizi esir edebilir. Duygularda da aşırılık insana zarar verir. Doğada hayvanları avlamak için onların en çok sevdiği besinleri onlara yem olarak kullanılır. İnsanlara gelince kişinin zaafları ve hırsları başına bela açar.
“Harese nedir desem bilirmisiniz?
Bütün hırs, haris, ihtiras, muhteris sözleri buradan türemiştir.
Harese diğer bir şekliyle develere
çöl gemileri derler, bu mübarek hayvan üç hafta hiç bir şey yemeden içmeden, aç susuz çölde yürür de yürür buna dayanmayı dayanırlar lakin ama bunların çölde çok sevdikleri bir diken vardır onu gördüklerinde dayamazlar ve hemen o dikeni koparır yerken keskin diken devenin ağzında yaralar açar, o yaralardan kan akmaya başlar.
Tuzlu kan dikenle karışınca bu tat devenin daha çok hoşuna gider.
Böylece yedikçe kanar, kanadıkça yer, deve bir türlü o ağzındaki kana doyamaz ve buna engel olunmazsa kan kaybından ölür.
İşte devenin bu hırslı halinin adı haresedir.
Demin de söyledim, hırs, ihtiras, haris gibi kelimeler buradan gelir.
Asya’da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır: Bir Hindistan cevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır. Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir yiyecek konur. Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı büyüklüktedir. Yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramaz. Maymun tatlının kokusunu alır, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar, ama yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması olanaksızdır. Sıkıca yumruk yapılmış el, bu yarıktan dışarı çıkmaz. Avcılar geldiğinde maymun çılgına döner, ama kaçamaz. Aslında bu maymunu tutsak eden hiçbir şey yoktur. Yapması gereken tek şey, elini açıp yiyeceği bırakmaktır. Onu sadece, kendi bağımlılığının gücü ve hırsı tutsak etmiştir.
Malum, balıklar su içinde, diğer kendinden daha büyük balıklar haricinde, yaşamından eminlerdir. Ancak ne zaman ki, suyun üstünden uzatılan oltadaki yeme tamah ederler, onları diğer balıklardan önce kapma telaşına kapılırlar, işte o zaman, hapı da, zokayı da yutmuş olurlar. Nice balıklar vardır ki, su içinde her şeyden eminken boğazının hırsı yüzünden oltaya tutulmuştur. Karga denizden balık yakalamak için balığın sevdiği yemi veya ekmek parçasını deniz kıyısına atıyor bekliyor.
Balık ekmek almak için ekmeğe hücum edince karga balığı yakalayıp afiyetle mideye indiriyor.
İşte bu yüzden zaafları hırsları ihtirasları tarafından yönetilen insan kontrolsüz insandır. Nasıl ki kontrolden çıkmış arabanın en sonunda varacağı yer ya bir başka arabayla çarpışmak ya da şarampole yuvarlanmak ise, zaaflarının kontrolüne girmiş bir insanın varacağı yer de aynıdır.
Her ferdi, hatta her topluluğu hoşlandığı yem ile avlarlar. Önemli Olan böyle oltalara gelmeyecek kadar toplumu eğitmektir.
Günümüzün egoist insanlarının
İktidar hırsı, vicdan ve aklı devreden çıkarırsa o ülke ve insanları en büyük acılar çeker. Tarihin bize öğrettiği tam da budur: bitmek bilmeyen iktidar hırsı er ya da geç yenilgiye mahkûmdur.
Hırs yola çıkınca, akıl firar eylermiş.
Hırsla kalkan zararla oturur,Hırs atına binenler, çoğu kez ne vakit düştüklerini anlayamazlar.
Araştırmacı ve ilahiyatçı yazar Hüseyin DENİZ
YORUMLAR