HIRS,HARASET VE İHTİRAS NEDİR?
Öncelikle “Hırs” kelimesi Arapça kökenlidir. Bildiğimiz gibi “sonu bulunmayan istek” ve arzular anlamına gelmektedir. Buradaki istek kişinin kendine dönük “sahip olma” isteğidir. Aynı kökten gelen “haris” kelimesi “hırslı”, “açgözlü”, “aşırı düşkün” gibi karşılıklarla özdeştir.
“İhtiras” kelimesine gelince buda yine Arapça kökenli olup sözlük karşılığı “şiddetli arzu ve istek” “bir eğilimin bir amaca sürekli ve güçlü olarak yönelmesi” şeklindedir.
Sonuç olarak bunların her ikisi arzu, hırs ve ihtiras kelimeleri yalın istek kelimesinin ifade ettği anlamın değişik dozlarını vermektedir.
İstek doz arttıkça sırasıyla arzuya, hırsa ve sonunda da önü alınmayacak şekilde ihtirasa dönüşebilmektedir.
Normal de düşünüldüğünde bir insan isteksiz, arzusuz ve tutkusuz olması düşünülemez. Arzu ve tutkular elbetteki kişileri üretkenliğine ve başarıya götürür. Bu, saptanması gereken bir olgudur. Ancak saptanması gerekli diğer olgu da, bu istek, arzu ve tutkuların bir sınırının olduğudur.
Bu üç kelime arasındaki kaymalar bilimsel yaşamda çok büyük başarılardan, kitlesel felaketlere kadar tüm evreni ilgilendiren sonuçlara neden olmaktadır.
İstek ile ihtiras uç noktaları arasında tampon bölge “hırs”tır. Bilim dünyası belli bir yere kadar hırsları hoş görürken ihtirası hoş görmez. Akıl ve irade kişideki sevgi duygusu ile birleştiğinde ihtirasın neden olabileceği hatalar azalır, itidal yani “ölçü” başlar.
Hırslı bilim insanı amaç edindiği nesneye, kişiye, düşünceye ruhsal yaşantısı içinde büyük bir yer ve değer verir. Bu amaca erişmek kişiye yaşama gücü ve canlılık kazandırır.
Bilimsel hırs normalde insanları motive eden, onları harekete geçiren ve daha iyi şeyler yapmaya yönlendiren pozitif bir duygudur. Bilimsel başarıya giden yolda temel unsurlardan biridir.
Ancak hırsın derecesi, kullanılış şekli ve amacı büyük önem taşır. Her şeyde olduğu gibi hırsın da fazlası zararlı olabilir. Gözünü hırs bürümüş ve hayatına bu hırsla yön veren bir bilimsellik, bütün değer yargılarını bir tarafa bırakarak etik dışı yollarla hedefine ulaşmaya çalışır. Bu yüzden bilimsel hırs bilimin yapıldığı ortamların önemli zaaflarından biridir. Bilimsel hırsın diğer özellikleri bencillik ve insanlara karşı sevgi, saygı ve acıma duygusu taşımamasıdır.
Mesleğinde en iyi yerde olmak, hatta zirvede olmak insanın doğasında yatan bir hedeftir. Mesleğinde başarılı olabilmek, daha iyi hizmet verebilmek ve bulunduğu mevkiyi koruyabilmek veya yükselebilmek için her insanda aşırıya kaçmayan, ölçülü bir hırs bulunması doğaldır. Ancak, hırs iradenin kontrolünden çıkıp, kontrol eden ve yönlendiren bir konuma geçtiğinde, içinde bulunulan camiada kabul edilemeyecek tablolar yaşanır.
Mesela: Bu saydıklarımızın hepsi bugün İslam mülklerinde ve liderlerinde maalesef çok acı bir şekilde baş göstermektedir.
İktidar hırsı, yönetme, otoriteye sahip olma isteği,Kariyer, bilimsel liyakat gibi özellikleri bugün kesinlikle dikkate alınmıyor. Gücü yeten gücü yetene ezmekte adeta altta kalanın canı çıksın dercesine vurun abalıye şeklinde devam etmektedir.Haksız ve zalimlerin yanında yer almak suretiyle güç kullanarak, entrikalar organize ederek iktidarda kalma peşindeler.
Bana ne,bana değmeyen yılan bin yıl yaşasın dercesine bugün dünyadaki mağdur ve mazlum Müslümanları adeta tek başına bırakmışlardır.
İşte gerçek Filistin Gazze doğu Türkistan kırımdaki yaşantı içler acısıdır.
Mevki hırsı ile bir yere ulaşmak isteyenler dedikodu yapmaktan da çekinmezler. Dedikodular yalanları getirir. Yalan ise insanlar arasında birliği bozar. Mevki hırsı ile dolu kişiler güçsüz anlarında, mevkileri elinden gitmesin diye kolayca yalan söylerler. Bu insanlar için yalan güçsüzlüğün güç karşısındaki silahıdır.
Bütün dinlerin, inanışların ve ifade edilen tüm felsefelerin, bütün terbiyelerin esasında, derece derece hırstan kurtulma gayreti vardır.
“Bizler bugün mutlaka Hırsımızı muhakememiz ile yenmeye çalışmalıyız. Hırs deyip geçmeyin, du dünyada büyük olarak ne yapılırsa onun sayesinde yapılır.
Bütün insanların benliğinde değişik ölçülerde bulunan hırs çevresine zarar vermediği, amaca hizmet ettiği sürece faydalı olmaktadır.
His olaylara hâkim olduğunda,ihtiras biçimine dönüşür ki bu durumda olaylara hâkim olunamaz bir durum ortaya çıkar.
Sohbetimizin başında yer verdiğimiz hırs haris ihtiras kelimeleri genelde her herese kökünden türetilmiş bir kelimedir.
Herkese nedir
Harese şudur: develere çöl gemileri derler, bu mübarek hayvan üç hafta yemeden içmeden, aç susuz çölde yürürüyebilir. Çok dayanıklı bir hayvandır. Ama bunların çölde çok sevdikleri bir diken vardır ve gördükleri yerde o dikeni koparır çiğnemeye başlarlar.
Keskin diken devenin ağzında yaralar açar, o yaralardan kan akmaya başlar. Tuzlu kan dikenle karışınca bu tad devenin daha çok hoşuna gider. Böylece yedikçe kanar, kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz ve engel olunmazsa deve kan kaybından ölebilir. Bunun adı haresedir.
İşte belirtilen, hırs, ihtiras, haris gibi kelimeler buradan gelir. Bütün ortadoğu’nun âdeti budur, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz. Kendi kanının tadından sarhoş olur.
Bugünün Müslümanları da aynen dede ve diken gibi Müslüman kanını içmekten sarhoş oldular .
Araştırmacı ve ilahiyat yazarlar Hüseyin DENİZ
YORUMLAR