İBADETTE RİYA VE GÖSTERİŞ OLMAMALI
Hiç bir din, kendisine inananları, iki yüzlü ve samimiyetsiz bir davranış içinde görmek istemez. Aslında dindarlık, samimiyeti gerektirir. Samimiyet yalnız Allah'a kulluk yapmakla başlar ve insanın gönlünde yer tutar.
Hak teala Kur’an-ı Kerim ‘ de şöyle buyurur: ”Ey iman edenler! Allah'a ve âhiret gününe inanmadığı halde malını gösteriş için harcayan kimse gibi, başa kakmak ve gönül yıkmak suretiyle hayırlarınızı boşa çıkarmayın.(Bakara 264) Temelinde ciddî ve samimî bir iman bulunmayan harcamalar, gösteriş veya birilerine duyurma (riyâ ve süm'a) niyetiyle yapılmış hayır ve iyilikler, yatırımlar bir hiç uğruna hebâ edilmiş mesâî ve imkânlardır. Bu tür davranışlar, genellikle iki yüzlü, samimiyetsiz kişilerin tavırları olarak tanıtılmaktadır. Müslümanların böyle olmamaları, her şeyden önce imanlarının gereğidir.
İbadet ve hayır hasenat yapılırken
Yalnız ve sadece Allah rızası için yapılmalı ve kesinlikle rüyadan gösterişten uzak durulması gerekir
Riya ve gösteriş yapanları yüce Allah Kur’an-ı Kerim‘in bir çok ayetlerinde kınmıştır “VEYL’ onlara yazıklar olsun diye buyurmuşlar.
Camide zengin bir adamla bir derviş yan yana namaz kılıyorlardı.
Birbirlerine olan yakınlıklarından dolayı ne okuduklarını ve ne dua ettiklerini duyuyorlardı.
Derviş namazdan sonra ellerini açtı:
– ”Ya Rabbi! Karnım çok aç beni şu yemek ve şu tatlılarla rızıklandır,” diye dua etti.
Dervişin duasını duyan zengin adam, içinden şöyle geçirdi:
– ” Bana duyurmak için sesli dua ediyor.
Böyle yapmaktansa doğrudan gelip para isteseydi verirdim. Şimdi ona bir şey vermem.”
Zengin adam böyle düşünürken derviş caminin bir kenarına çekilmiş ve uykuya dalmıştı.
Az sonra camiye elinde tepsiyle bir adam geldi.
Doğruca, uyuyan dervişin yanına giderek dervişi uyandırdı ve elindeki tepsiyi dervişe verdi. Derviş tepsinin üzerini açtı. Zengin adam geriden bu hadiseyi takip ediyordu.
Tepside dervişin az önce duada istediği yiyecekler vardı.
Derviş yemekleri yedikten sonra tepsinin üzerini örterek adama geri verdi.
Bu işe hayret eden zengin adam merakla yemekleri getiren kişiye sordu:
– Arkadaş sen kimsin?
– Ben hamallık yapan biriyim.
– Bu adamı tanıyor musun?
– Hayır.
– Bu yemekleri kim gönderdi?
– Kimse göndermedi, ben getirdim.
– Peki tanımıyorsun da niye getirdin?
– Anlatayım: ”Ben fakir biriyim. Hamallık yaparak geçimimi sağlamaya çalışıyorum.
Yükünü taşıdığım zengin biri bana fazlaca para vermişti.
Hazır elime geçmişken eşimin ve çocuklarımın istediği yiyecekleri yapmak için gereken malzemeleri alıp eve gittim.
Eşim yemekleri yaparken ben uyuya kalmışım.
Rüyamda Peygamber Efendimizi (s.a.v.) gördüm.
Buyurdular ki: “– Şu camide bir veli var.
Onun canı bu yiyecekleri istedi.
O yemeği ona götür.
Yiyebildiği kadar yesin.
Kalanını da siz yiyin.
Allah (c.c.) size bereket verir.
Bunu yaparsan senin cennete girmene ben kefil olurum.” Uyanır uyanmaz hemen tepsiyi buraya getirdim.
Gerisini siz de gördünüz.”
Zengin adam bu durum karşısında hayretler içinde kaldı ve hamala sordu:
– Bu yemekler için ne kadar masraf ettin?
– Şu kadar para.
– Sana yaptığın masrafın on mislini vereyim, bana kazandığın sevabın bir kısmını ver.
– Olmaz.
– Yirmi mislini vereyim.
– Olmaz.
– Elli mislini vereyim.
– Yok… Yok…
– Yüz mislini vereyim.
– Boşuna uğraşma. Ne verirsen ver yine de vermem. Bunun karşılığında Peygamber Efendimiz (s.a.v.) benim cennete girmeme kefil oldu.
Bütün dünyayı versen yine de vermem.
Eğer senin bu sevaptan nasibin olsaydı, bu iş sana nasip olurdu. Yan yana namaz kılmışsınız ama, senin paran nasip olmamış,kaldı ki sen bundan nasiplenememişsin
Ey benim güzel kardeşlerim, etrafınızda bulunan aç,susuz, yetim, yoksul, evsiz,barksız kişileri mutlaka görün ve onları dikkate alın.
Çünkü senin Amelin, İşin, Edebîn, Hayrın, Namazın, Zikrin, Samimi İhlâslı olur,Âlemlerin Rabbine teslimiyetin sağlam, düzgün olursa, Allah (c.c) Seni yardımsız sahipsiz,kimsesiz bırakır mı?.
Müminler ancak Allah'a güvenir ve Ona teslim olurlar..!
Allah bizleri riya ve gösterişten muhafaza eylesin.
Araştırmacı ve ilahiyatçı yazar Hüseyin DENİZ
YORUMLAR