1
İSLÂM YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DİNİDİR-1
Yüce dinimiz bölüşme, paylaşma ve yardımlaşma dinidir. İslam toplumda sosyal adaletin sağlanması, sosyal refahın yaygınlaşarak yükseltilmesini sağlamak, toplumda hiç kimsenin aç ve açıkta, çaresiz ve kimsesiz kalmaması için Müslümanlara kesin emirler veren bir dindir. Birlik ve beraberliğimizin, kardeşliğimizin temeli huzur ve güvendir.
Bunun temeli de bölüşüm ve paylaşımdır. Bunu sağlamanın yolu ise önce insanlara iş vererek, toplumsal istihdamı sağlamak gereklidir. İkincisi, yoksul, yaşlı, hasta, çalışamayan, öğrenci, işini kaybetmiş, dara düşmüş ve zora girmiş, aile yuvaları dağılmış olan ihtiyaç sahiplerine başta zekat, sadaka ve bağış veya borç vererek onların bu sıkıntılarını gidermek devletin ve milletin, yani Müslümanların boynunun borcudur.
Müslüman olan hiç bir mümin bu görevden kaçınamaz. Dayanışma ya da yardımlaşmak, toplum fertlerinin, kişilerin ortak çıkarlarının sağlanması, bütünlüğün korunması için karşılıklı olarak birbirlerine bağlılık göstermeleri, birbirlerine dayanıp çeşitli alanlarda yardımlaşarak birbirini tamamlamalarıdır.
Sosyal dayanışma, çalışma güç ve kudretinde olmayan ya da çalışmakla ihtiyaçlarını tamamen karşılayamayan fakir ve yetimlerin, muhtaç ve düşkünlerin temel ihtiyaçlarının toplum tarafından karşılanmasıdır. Kısaca sosyal dayanışma; toplumdaki her bir ferdin, kendi üzerinde topluma karşı yerine getirilmesi gerekli olan bir takım görev ve sorumluluklarının olduğunu bilmesi, hissetmesi ve bu uğurda üzerine düşen görevi yapması demektir.
Çünkü bu konudaki ihmal ve kusurlar cemiyet binasının çöküşüyle sonuçlanır ki, bundan o toplumun bütün fertleri zarar görürler. İslâm dini bu konuya o kadar önem vermiştir ki, kefaretleri bile sosyal dayanışma ve yardımlaşmanın sağlanması için değerlendirmiştir. Keffaretlerle, bir yandan içinde bulunduğu durum sebebiyle psikolojik eziklik içinde kıvranan Müslüman’a hatalarını telafi imkânı verilirken; diğer taraftan ödediği meblağla hem günahlarından arındırılması hem de bu arada toplumun fakir kesimlerine gelir transferinin yapılması sağlanmış olmaktadır. Kısaca İslâm, mü’minler arasında dayanışmanın oluşmasına ve sürdürülmesine büyük önem vermiş, dayanışmayı sağlayacak ilkeler, vasıtalar ve müesseseler koymuş, yardımlaşma ve dayanışmayı engelleyen her türlü negatif/olumsuz davranışları yasaklamıştır.
Bu nedenle eğitim ve öğretimin başlamasıyla, ister ilköğretim olsun lise veya üniversite olsun,
Buralarda eğitim göden ihtiyaç sahibi fakir öğrencilerimize yardım ellerimizi uzatmamız gerekir
hayırda yarışmak, Allah yolunda harcamada bulunmak ve toplumdaki kimsesiz, fakir ve düşkünlere yardım elini uzatmak, Kur’ân-ı Kerim’in en çok üzerinde durduğu ve teşvik ettiği hususlardandır.
Birçok âyet ve hadis, kalıcı olanın, bu tür dayanışma ve yardımlaşmalar olduğunu bildirmektedir. Kur'ân-ı kerim’de şöyle buyrulmaktadır: "Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir."(Al-i İmran3/92)
Hayırda yarışın” (Bakara, 2/ 148;
Bu örnekleme olarak verdiğimiz ayetler biz Müslümanların ne kadar büyük bir ilahi lütuf elde etmiş olacaklarını haber vermektedir
İslam dini yardımlaşmanın dayanışmanın ve paylaşmanın yerinin ne kadar önemli olduğunu bir çok ayetlerinde anlatmaktadır.
İslâm dini insanların hayırlarda ve meşru işlerde yarışıp yardımlaşmalarını istemiş, günah ve düşmanlık üzere dayanışma ve yardımlaşma içerisinde olmalarını ise yasaklamıştır. Yüce Allah Mâide sûresinde bu konuda şöyle buyuruyor: “İyilik ve takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Allah'a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah’ın cezası çok şiddetlidir. ” (Mâide, 5/2)
Hazreti Resulullah komşusu açken kendi tok yatan bizden değildir şeklinde buyurmaktadır.
Rabbim bizleri ikram edenlerden eylesin
Araştırmacı ve ilahiyat yazarlar Hüseyin DENİZ
YORUMLAR