VAMPİR KELEBEK YA DA JAPON KELEBEĞİ
Reklam
Reklam
Necdet TOPÇUOĞLU

Necdet TOPÇUOĞLU

ŞİMAL YILDIZI

VAMPİR KELEBEK YA DA JAPON KELEBEĞİ

03 Eylül 2020 - 00:04

Halk arasında "Vampir kelebek" ya da bilimsel adıyla ‘’Ricania Simulans’’ olarak bilinen kelebek Asya kökenlidir. Japon kelebeği olarak da adlandırılan bu canlı zararlı bir böcek türüdür. Her ne kadar kelebeğe benzediği için, kelebek olarak adlandırılsa bile esasen çekirge ailesindendir. Bilim insanları bu zararlının Japonya, Çin veya Kore'den geldiğini tahmin etmektedirler. Uzak doğudan bitki nakilleri ile Rusya’ya gelmiştir. 2007 yılında ise Gürcistan üzerinden Arhavi’ye geldiği tespit edilmiştir.
 
Japon kelebekleri yumurtalarını suyunu emerek kuruttukları sürgünlerin kabuklarının altına bırakmaktadırlar. Kış mevsimini bu kabukların altında geçirmektedirler. Ağustos ayında yumurtadan çıkmaya başlayan zararlı böcekler, Temmuz ayında zarar vermeye başlamaktadırlar. Aktif zarar verme süreci Eylül ayı sonuna kadar devam etmektedir. Bu zararlı böcekler, meyveden sebzeye, çalılardan süs bitkilerine kadar bütün bitkilere yapışarak öz suyunu emmektedirler.
 
 Doğu Karadeniz Bölgesinde ekonomik değere sahip, iki temel ürün yetiştirilmektedir. Bunlar çay ve fındıktır. Özellikle çay üretiminde kimyasal gübrenin dışında herhangi bir kimyasal mücadele ilacı kullanılmamaktadır. Fındık üretiminde ise sorun daha geniş boyutludur. Fındık yetiştiriciliğinde zararı tespit edilen 150 adet böcek türünden ancak on tanesine karşı mücadele yapılmaktadır. Zarar verme boyutu ekonomik zarar eşiğine gelmeden yapılan kimyasal ilaç uygulamaları doğadaki biyolojik dengeyi bozmaktadır.
 
Ordu, Giresun ve Trabzon İllerinin sahil kesimlerinde yapmış olduğum incelemelerde, Japon kelebeğinin incir, kivi, çay, fındık, fasulye, mısır, salatalık gibi ürünlerde oldukça zararlı olduğunu, meyve ve sebzelerin dışında orman ağaçlarına da zarar verdiğini tespit ettim. Bu böcekten zarar gören bitkiler öncelikle verimsizleşmektedirler. Zararlının topluca saldırdığı bitkiler ise kuruma ve ölümle karşı karşıya kalmaktadır. Bu sebeple bir çok incir ağacı kurumaktadır.
 
Üniversiteler ve resmi kurumlar Japon kelebeğine karşı kimyasal mücadele yöntemi tavsiye etmemektedirler. Zaten etkili bir kimyasal ilaç da bulunmuş değildir. Daha çok kültürel tedbirler ve biyolojik mücadele üzerinde durulmaktadır. Yumurtaların kışı kuru dal ve sürgünler üzerinde geçirdiği bilindiğinden,  kuru dal ve sürgün temizliğinin faydalı olacağı düşünülmektedir. Ürünlerin karışık ekilmesi, birbirinin hastalık ve zararlılarından etkilenmesine neden olmaktadır. Özellikle çay bölgesinde arazi yetersiz olduğundan, çaylıkların arasında mısır ve fasulye yetiştirilmektedir. Bu durum mücadeleyi de zorlaştırmaktadır. Karışık ürün yetiştirmekten kaçınılmalıdır.
 
Diğer yandan fındık bahçelerinin kenarlarında sıralar halinde akasya ağaçları bulunmaktadır. Akasya ağacı fındık kurdu ve Japon kelebeğinin ara konaklama yeridir. Fındığın ilaçlanması haşereyi öldürmek için değil, kabuk sertleşinceye kadar kurdun zarar verme faaliyetinin geciktirilmesi içindir. Fındık ilaçlandığı zaman fındık kurdu bu dönemi akasya çiçeklerinde geçirmektedir. Aslında akasya çiçeklerinin de ilaçlanması gerekmektedir. Ayrıca ilaçlama uygulamaları ferdi değil, havza ve bölge genelinde topluca yapılmalıdır. Bu zamana kadar yapılmıyor olması büyük eksikliktir.
 
Her zararlı böcek, doğadaki biyolojik dengenin bozulması sonucu ortaya çıkmaktadır. Yıllarca çay bölgesinde yaptığım denetimler sırasında, Japon kelebeklerinin arı kuşları ve halk arasında yusufçuk olarak bilinen helikopter böcekleri tarafından tüketildiklerini görmüştüm. Ancak son yıllarda helikopter böcekleri yok oldular. Bölge de çok sayıda yapılan HES’ler sebebiyle dereler ve tatlı su alanları kurumuştur. Halbuki tatlı su alanları bu böceklerinin yumurtalarını bıraktıkları üreme mekanlarıdır. Bilgiden uzak, bilinçsizce sadece rant amaçlı yapılan yatırımların başımıza daha ne sorunlar açacağı henüz bilinmemektedir. Fındıktaki külleme denilen mantar hastalığının da iklim bozulmasından ileri geldiği düşünülmektedir.
 
Bu makalede söz konusu Doğu Karadeniz Bölgesi olduğu için, başta Japon kelebeği ve fındık zararlıları konusunda, Bölgedeki araştırma kuruluşlarının Üniversiteler ile işbirliği yapmaları zorunludur. Mücadeleye çok yönlü araştırmalar yapılarak karar verilmelidir. Bir yeri yaparken, bir başka yeri yıkmanın adı mücadele değildir. Rakımı 300 metreden yüksek olan yerlerde kırmızı karıncalar da Japon kelebeği larvalarını tüketmektedirler. Biyolojik mücadelede göz önünde bulundurulması gereken bir husus olarak değerlendirilmelidir.
 
Sonuç itibarıyla, Bölgenin ekonomisinde çok öneli yeri olan, başta çay ve fındık olmak üzere bütün tarım ürünlerinin hastalık ve haşerelere karşı korunması için kültürel tedbirler ve biyolojik mücadeleye önem verilmelidir. Arı kuşları, helikopter böceği ve kırmızı karıncanın sayısı artırılmalıdır. Kuru dal ve sürgün temizliği başta olmak üzere bahçe temizlikleri yapılmalıdır. Doğayı ve biyolojik dengeyi bozacak yatırımlardan kaçınılmalıdır.
 

Bu yazı 1084 defa okunmuştur .