Yunus Nadi Kural 'ın Kaleminden : "1950'li yıllarda Samsun....

Samsun nüfusunun hemen hemen tamamı Doğu Karadeniz, Kafkasya ve Rumeli göçmenidir.

Yunus Nadi Kural 'ın Kaleminden : "1950'li yıllarda Samsun....

Samsun nüfusunun hemen hemen tamamı Doğu Karadeniz, Kafkasya ve Rumeli göçmenidir.

Yunus Nadi Kural 'ın Kaleminden :
14 Mart 2021 - 22:49

Yunus Nadi Kural 'ın Kaleminden :

"1950'li yıllarda Samsun....
        Samsun nüfusunun hemen hemen tamamı Doğu Karadeniz, Kafkasya ve Rumeli göçmenidir. 1890 ve 1915 Rus işgalinden kaçan Doğu Karadeniz halkı Osmanlı hükümeti tarafından Samsun ve ilçelerine yerleştirilmiştir. Özellikle Çarşamba İlçesi 1900 lü yıllarda sivrisinek yuvası olduğundan burada nüfus yoğunluğu çok azmış. O tarihlerde Çarşamba denilince akla sıtma gelirmiş. Bunu zihinlerde şekillendirmek için rahmetli babam Hamdi Kural’ın anılarından bir pasaj metne ekleyeceğim. 1915 te Ruslar’ın Trabzon’a kadar işgal ettiği yıllara köyünü terk edip kaçanlar arasında ailemiz de varmış. Babam ve ailesi kendilerine ait tekne ile kaçmışlar. O tarihte babam henüz onbeş yaşındaymış:
       “Tekne ile Yeşilırmağa girdik, teknemizde eşyamız ve satmak üzere getirdiğimiz mısır çuvalları vardı. Bir anda yelken bezlerimizin simsiyah olduğunu fark ettim. Ne olduğunu anlayamamıştım. Meğer yöredeki sivrisinekler yelken bezine konmuşlar. Biraz sonra rüzgar çıktı ve yelken bezleri eski rengini aldı.”
       Savaş sona erince çekirdek ailemiz köyümüze geri dönmüş ama ailenin bir kısmı Çarşamba’da kalmayı tercih etmiş ve soyadı kanunu çıkınca da “Tümer” soyadı almışlar.
      1945 yılında babam da Samsun’a göç kararı aldı. Artvin’deki evimizi kapatıp Samsun’a göç ettik.”Galiba babam çok akıllı bir karar almış”
      Özetle, Ermeni tehciri ve Samsun’da yaşayan Rumların Yunanistan’a göç etmeleri sonucu şehir nüfusu çok azalmış. Bunların yerini ise Mübadele ile Türkiye’ye göç eden Batı Trakyalı Türkler ile Doğu Karadeniz ve Kafkasya’dan göç edenler almıştır.
       1960 lı yıllara kadar Samsun Türkiye’nin en modern şehirlerinden biriydi. Bütün sokakları denize ve birbirine paralel veya dikti. Şehirdeki evlerin tamamı en çok iki veya üç katlı idi ve bahçeliydi. Özellikle Rumlardan ve Ermenilerden kalan evlerin her biri birer sanat eseriydi. Çoğu evlerin bahçeleri kaliteli çiçekler ve meyve ağaçları ile doluydu. O tarihlerde Anadolu’nun bir çok şehri toprak damlı kerpiç evler dolu iken Samsun’da bir tane dahi toprak damlı ev yoktu.
      1948 Yılında ilk okula başladığımda öğretmenim bize Samsun’un nüfusunun 28 bin kişi olduğunu öğretmişti. Bu gün için bazı beldelerin nüfusu bile belki daha fazladır. Özetle biz erik, dut, incir, yenidünya, armut ağaçlarının çok bol olduğu, kokulu siyah üzüm asmalarının binalara tırmandığı bir şehirde büyüdük. Benim yaşımda olup da, çocukken hiç ağaca tırmanmadım, bahçelerden erik hırsızlığı yapmadım diyen olmaz. Sokaklar çocuklarındı. Her yere yürüyerek gidilirdi. Biraz hali vakti yerinde olanların ise bisikletleri olurdu. Mahalle aralarında kiralık bisikletçiler olurdu. Zaten kıt olan harçlığımızı da bisiklet kiralayanlara verirdik. Anneler babalar çocuklarının sokakta oynamasından hiç rahatsız olmazlardı. Çünkü sokaklarda hiç motorlu araç olmazdı. Eşya taşımaları at arabaları ve el arabaları ile yapılırdı. Ailece uzak bir yere gidilecekse fayton kiralanırdı.
      Bizim kuşak Atatürk Türkiye’sini yaşadı. Yoksulduk ama onurluyduk. 10 Kasımda Atatürk’ü anma etkinliklerinde konuşmacı öğretmenlerimizin gözlerinden yaşlar süzülürdü.
     Cumhuriyet Bayramının nasıl bir coşku ile kutlandığını bilemezsiniz. Katana atlarla çekilen top arabalarının da süvarilerin olduğu resmi geçit bittikten sonra meydan halka kalırdı. Bayram için bayramlık kıyafetleri ile şehre gelen çevre köylülerle birlikte Cumhuriyet ve Saathane meydanlarında davul zurna eşliğinde halaylar çekilir geceleri ise fener alayları düzenlenirdi.
     Düşünüyorum, galiba 1950 li yıllarda Samsun’lular ve özellikle Samsun’lu çocuklar daha mutluyduk" 

Bu haber 1733 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum