Reklam
Reklam

Bir Trabzonlu Olarak Sizinle Gurur Duyuyorum

Sn. Turhan Eyüboğlu beyin "Bir Trabzonlu Olarak Sizinle Gurur Duyuyorum" başlıklı bu ironik makalelerini siz değerli okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.

Bir Trabzonlu Olarak Sizinle Gurur Duyuyorum

Sn. Turhan Eyüboğlu beyin "Bir Trabzonlu Olarak Sizinle Gurur Duyuyorum" başlıklı bu ironik makalelerini siz değerli okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.

Bir Trabzonlu Olarak Sizinle Gurur Duyuyorum
23 Eylül 2022 - 13:14


Bir düşünün, gençliğinizde sahilde kayıkla gidip balık tuttuğunuz veya "Trabzon'u şöyle denizden bir göreyim!" dediğiniz yerde artık yürüyorsunuz. Ne muhteşem bir gelişme ve büyüme değil mi? Trabzon'da yaşayanlar artık daha ne ister? Bu Trabzonlu sizinle gurur duyuyor!

Şehirde anısı, geçmişi olmayan ancak şimdiki yaşamın etinden, sütünden, balından faydalanan ve yaşadığı seneleri Trabzon tarihi olarak gören zatı şahaneler bunu iyi olarak algılayabilirler. Hatta "Daha ne arıyorsun? Kayığa binmeden bunu yapıyorsun!" diyebilirler. Çünkü cehalet, bu zamanda en iyi yaşama şekli haline gelmiş. Anlayacağınız bilgisi yok; ama fikri ve cesareti çok! Ne güzel bir yaşam şekli değil mi? Şimdi Trabzonlu gurur duymasın da ne yapsın?

Biz eskiden denizi olmayan bir şehre gittiğimizde "Trabzonluyuz." dediğimizde insanlar "A ne kadar güzel! Sahilde yaşayan bir kentli olmanız ne kadar güzel!" diyordu. Şimdi o anılarımı hatırladığımda "Denizci kentinde yaşıyormuşuz o zamanlar!" diye aklımdan geçiriyorum. "O gün yaşadığım şehrin kıyısında denize girebiliyordum!" diyordum. Bugün ise bu kentin kıyısında yüzebilen bir vatandaşımız var mı? Helal olsun size! Trabzon sizinle gurur duyuyor!

Nedir bu şehrin ve denizinin sizden çektiği? Yol yapılacak, deniz dolduruluyor. Park yapılacak, deniz dolduruluyor. Stat yapılacak, deniz dolduruluyor. Hastane yapılacak, deniz dolduruluyor. Kardeşim birleşelim, güneyde olan ve benim gibi düşünenlerin görmediği ama sizin ısrarla "Orada büyük duvar var; orayı geçemeyiz!" dediğiniz duvarı yıkalım! Siz de bu zahmetten kurtulun; olmaz mı?

Öyle bir hale geldik ki gözümüz dönmüş gibi bir başka ülkenin toprağını görür gibi davranmaya başladık toprağımıza! Hızımızı alamadık, milyon yılda oluşan güzelim toprağı, düşmanı denize döker gibi o geleceğimizi acımasızca denize döküyoruz! Ve bunu yıllardır yapıyoruz. Bu nedenden dolayı bir Trabzonlu olarak sizinle gurur duyuyorum!

Son yirmi yılda yapılan acımasız, insan onurunu, çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceğini karanlığa gömen bu ihanet dolgusu sonucu Trabzon sahilinde derinlik neredeyse 20 ila 30 metreye ulaştı. Bundan sonra dolgunun akıl işi olmadığını görmeyecek kadar gözü kara bir zihniyet, otomatiğe bağlanmış devam ediyor. Bunu gören Trabzonlular sizinle gurur duymaz mı?

Bir robot zihniyetiyle çalışan bu ekip, yarın öbür gün doğu ve batı yönüne döndürülerek önümüze Çin Seddi şeklinde bir seti çekmeye devam ederse hiç şaşırmayın! Gerçi şaşıracak bir şey kalmadığını da biliyorum. Sözün gelişi yazdım; kusura bakmayın! Hepinizden özür dilerim!

Bakın bu konuda uzman hocamız, Karadeniz Teknik Üniversitesi Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi, Deniz Bilimleri ve Teknoloji Mühendisliği Bölümü öğretim görevlisi Yrd. Doç. Dr. Coşkun Erüz, yapılan dolgularla deniz eko sisteminin hiçbir şekilde önemsenmediğine dikkat çekti.  Ha diyeceksiniz ki "Dikkat çekti de ne oldu?" Bu dolgu işinden sorumlu olanlar uzman dikkatine, dikkat ederler mi? Cevap vereyim, hayır! Ancak yine de söylediklerini yazmak istiyorum. Hocam diyor ki:

"Bizim Trabzon'da denizin 0-5 metre derinliğini çoktan kaybettik. Şimdi 15-20 metrelere gidiyoruz. Karadeniz'de 100–150 metreden sonra yaşam yok. Orada bizim için balıkçılık diye bir şey söz konusu değil. Balıkçılığın yapıldığı yer ilk 30 metrelik kısım. İlk 30 metre de kıyıdan 1–2 km uzaklıkta. Doldurduğumuz yer aslında gelecekteki insanlarımızın besleneceği balık ve diğer deniz canlılarının yaşam alanını yok ederek insanlığın kendi geleceğine darbe vuruyor."

Yani hocam diyor ki "Hadi hanım bir balık yiyelim bu akşam!" diyordun ya "Hani buğulama mı yapalım, ekşili mi yapalım, kızartma mı yapalım!" diyordun da eşin "Kızartma yaparsak ev kokar!" diyordu ya, artık bunun için evde yorum yapmanıza gerek kalmayacak! Bu zihniyet, bu anlayış bu tartışmanızı ortadan kaldıracak! Büyük bir hizmeti bitirmek üzere, gözünüz aydın! Onun için Trabzonlular olarak bu zihniyetle gurur duyalım!

Hocamın dediğinden ben şunu anlıyorum. Bugün için ekonomik olarak mantıklı gelen şey, yarın için çok da ekolojik veya ekonomik sosyal bir yara haline gelecek. Yani bugünkü mantık, yarının geleceği olamayacağı gibi bir doğa felaketi olacaktır! Hani Trabzon'da balık yemek için Akçaabat'a veya her neresiyse gittiğin yer artık bir İzmir veya Antalya'da bir balıkçı gibi olacak! Trabzon balığı yiyemeyeceksin! İşte bunun için bu zihniyetle gurur duymalıyız!

Artık gözünüz aydın, Trabzon insanı kentte denizden uzak durmak zorunda. Sağlığı için bunu yapmak zorunda. Artık bu ihanet dolgusu Trabzonluları denize yaklaştırmıyor, uzaklaştırıyor. Bu şehirde hatıraları olmayan ama ne yazık ki söz sahibi olanlar, bu dolgularla şehrin denize yaklaştığını söyleme cesaretini göstersinler bakalım! Şehirde hatıraları olanlar bu şehrin denizden uzaklaştığını diyememe cesaretsizliklerine devam etsinler!

İşte bu şehir, bu hale geldi. Yaşasın cesaret gösterememe yeteneğimiz! Yaşasın şehrin yok oluşunu seyrederken kişisel çıkarlarımızın zarar görmemesi! Yaşasın denizden uzak durmamızı sağlayan zihniyet! Hepinizle gurur duyuyorum!

Not: Belediye Meclis üyesi iken verdiği önergeyle Trabzon'da çıkan toprağın bir alana dökülerek tekrar Trabzon'a kazandırılmasını düşünen Selahattin Ahıskalı abimin ellerinden öperim.

Bu haber 456 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum